Milli Eğitim Bakanlığı'nın müfredatına göre öğrenciler, "düşmanla işbirliğine giren azınlık toplumları" imajıyla ilköğretim 8. sınıfta, "İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük Kitabı"nda tanışıyor.
Serdar Korucu’nun Radikal’de yer alan haberine göre, okulların 28 Eylül’de açılması beklenirken, 2015-2016 yılının ders kitapları yine tartışma yaratacak içerikte. Tarih kitaplarında bu sene de Ermeniler için “hain” iması yer alıyor. Tehcir kararı ile Ermeni halkının da can güvenliğinin sağlandığı savunulurken “Ermenilerin Türkleri katlettiği” tezi de işleniyor. Ayrıca “Millî varlığa düşman cemiyetler” arasında gösterilen “Kürt Teali Cemiyeti”nin Türkler tarafından kurulduğu öne sürülüyor!
Milli Eğitim Bakanlığı’nın müfredatına göre öğrenciler, “düşmanla işbirliğine giren azınlık toplumları” imajıyla ilköğretim 8. sınıfta, “İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük Kitabı”nda tanışıyor.
14 Ağustos 2014 tarih ve 75 sayılı kararıyla beş yıl süreyle ders kitabı olarak kabul edilen Tuna Matbaacılık tarafından basılan kitabın 34. sayfasında “Türklere yönelik saldırılar” anlatılıyor:
“Mondros Ateşkes Antlaşması’nı izleyen günlerde galip devletlerin işgallerinden cesaret alan Rumlar ve Ermeniler gibi azınlık grupları kendi devletlerini kurmak amacıyla Türklere karşı saldırıya geçtiler.”
KÜRT TEALİ CEMİYETİ’Nİ TÜRKLER KURMUŞ!
“Millî varlığa düşman cemiyetler” bölümünde Rumlar ve Ermenilere geniş bir bölüm ayrılırken, azınlık olmayanlar tarafından kurulanlardan da bahsediliyor. Kitapta, “Hürriyet ve İtilaf Fırkası”, “İngiliz Muhipleri Cemiyeti”, “İslam Teali Cemiyeti” gibi, bağımsız bir Kürt devleti kurmayı amaçlayan “Kürt Teali Cemiyeti”nin de Türkler tarafından kurulduğu öne sürülüyor!
“Millî varlığa düşman cemiyetler arasında azınlıkların yanı sıra Türkler tarafından kurulan cemiyetler de vardır. Genellikle 1919 yılı başlarında kurulmuş olan bu cemiyetlerin belli başlıları şunlardır:
Kürt Teali Cemiyeti: İstanbul ’da kurulan bu cemiyetin amacı, başta İngiltere olmak üzere İtilaf Devletlerinin desteğini alarak Doğu Anadolu’da bağımsız bir Kürt devleti kurmaktı.”
“ERMENİLER ORDUMUZU ARKADAN VURDU”
Öğrenciler kitabın ikinci ünitesinde, “Milli Uyanışa Tepkiler” bölümündeyse Ermeniler ile tanışıyor. 28. sayfadaki “Kafkas Cephesi” bölümünde Ermeniler, Başkomutan Vekili Enver Paşa’nın ordusunu “arkadan vuran” bir toplum olarak anılıyor:
“(…)bölgedeki Ermenilerin Ruslarla iş birliği yaparak ordumuzu arkadan vurması, salgın hastalıklar, açlık ve dondurucu soğuk nedeniyle başarıya ulaşamadı. Büyük can kayıplarının yaşandığı bu cephedeki mücadeleler bazı Doğu illerimizin işgaliyle sonuçlandı.”
Murat Bardakçı’nın yayımladığı Talat Paşa’nın “Evrak-ı Metruke”si Ermenilerin geniş bir bölgeden tehcir edildiğini ortaya koysa da, kitap tüm süreçte sadece Kafkas Cephesi’ne yakın bölgelerde yaşayan Ermenilerin göç ettirildiğini öne sürüyor:
“Rus işgalinden sonra Ermenilerin Doğu Anadolu’daki isyanlarını arttırması üzerine Osmanlı Hükûmeti, hem bölge halkının hem de Kafkas Cephesi’ndeki birliklerin güvenliğini sağlamak için harekete geçti. Hükûmet bu amaçla 27 Mayıs 1915’te Tehcir (Göç) Kanunu adıyla bilinen “Sevk ve İskân Kanunu”nu çıkardı. Ardından da cepheye yakın bölgelerde yaşayan Ermenileri ülkenin daha güvenli yerleri olan Suriye ve Irak’ın kuzeyindeki bölgelere göç ettirdi.”
“ERMENİLER İŞGAL ETTİKLERİ YERDE KATLİAM YAPTI”
“Ermenilerin çoğu güvenli bölgelere yerleştirildi. Az sayıdaki Ermeni ise yol şartlarının ağırlığı ve hastalık gibi nedenlerle hayatını kaybetti” ifadeleri kullanılırken çok daha tartışmalı ifadeler 10. sınıftaki MEB’in tarih kitabında bulunuyor.
“Osmanlı Devleti’nin I. Dünya Savaşı’na girmesi Ermeniler tarafından büyük bir fırsat olarak görüldü” denilen kitabın 210. sayfasında bölgede katliam yapan taraf olarak Ermeniler işaret ediliyor:
“Ruslar; Van, Muş, Bitlis, Erzincan ve Trabzon’u işgal ettiler. Bu bölgedeki Ermeniler de Ruslarla birlikte hareket ederek işgal ettikleri yerlerde katliam yaptılar. Bugün Ermenilerin dünya kamuoyuna duyurmaya çalıştıkları 1915 olayları bu esnada yaşandı. Osmanlı Devleti Ermenilerin Ruslarla iş birliğini önlemek ve katliamlarını durdurmak için Ermeni terör örgütleri olan ve cemiyetlerini kapattı. Ayrıca savaş bölgesinde yaşayan Ermenilerin geçici olarak Suriye’ye göç etmelerini sağladı.”
TEHCİR ERMENİ HALKININ DA CAN GÜVENLİĞİ SAĞLAMIŞ!
Kitabın 212. sayfasındaysa tehcir kararının soykırım için değil bilakis Ermenilerin kendi iyiliği için alındığı öne sürülüyor:
“Bu kanunla, bölgedeki Ermenilerden sadece isyan hareketine karışanlar savaş bölgesinden alınıp ülkenin güvenli bölgelerine göç ve yerleşime tabi tutuldular. Bu uygulama aynı zamanda Ermeni halkın can güvenliğini de sağladı. Çünkü bu çeteler terör eylemine ve isyana katılmayan Ermenileri de öldürüyorlardı. Tehcir Kanunu’na göre göç ettirilen 702 bin 900 Ermeni için uygun görülen bölge bugünkü Güneydoğu Anadolu’nun güneyi ile Kuzey Suriye arasında kalan bölge idi.”
Tarih kitabında Ermenilerin soykırımı 1965’ten bu yana dünya genelinde andıkları 24 Nisan tarihi için de açıklama bulunuyor. Kitabın 211. sayfasında göre bu tarih bir tutuklama sürecinin başlangıcı. Ancak İstanbul’daki Ermeni toplumunun önde gelenlerinin değil, elebaşlarının tutuklanması…
“Osmanlı Devleti Ermeni komitelerinin desteği ile isyanların büyüdüğünü görünce bir takım önlemler almaya başladı. Osmanlı Dahiliye Nezareti 24 Nisan 1915’te Ermeni komite merkezlerinin kapatılması, belgelerine el konulması ve komite elebaşlarının tutuklanmasını bir genelge yayımlayarak ilgili merkezlere bildirdi. (…) Bu genelge üzerine İstanbul’da Hınçak ve Taşnak Ermeni komitelerinin elebaşılığını yapan 2345 kişi tutuklandı.”