Deniz-Mahir-İbrahim

Türkiye devrimci-Komünist hareketinin tarihi büyük yenilgiler, ayağa kalkışlar, isyan ve inadın ve kafa tutmanın tarihidir. Özelikle THKO, THKP-C ve TKP/ML...

Türkiye devrimci-Komünist hareketinin tarihi büyük yenilgiler, ayağa kalkışlar, isyan ve inadın ve kafa tutmanın tarihidir. Özelikle THKO, THKP-C ve TKP/ML ortaya çıkışı tarihsel bir momemtumu işaretler Bu momemtum, Mustafa Suphi sonrası harekete egemen olmuş revizyonist ablukanın dağıtılmasıdır.her şeyden önce Marksizmin bir sınıf teorisi olarak kavranması, ve bu teorinin, toplumsal maddi bir güce dönüşmesi yönünde atılımın, cüret ve kararlılığındadır.

Dönem küresel düzeyde bir tarafta bürokratik donmuşluk, ama obir yanda Çin Devrimi’nin sarsıntısının sürdüğü, Küba Devriminin zaferi ve Ho Amcanın ve vietnamın ABD emperyalizmini dize getirişinin yarattığı muhteşem bir auronın olduğu dönemdi.

THKO, THKP-C, TKP/ML böylesi bir küresel ortamda doğdu. Her hareket kendi göbek bağını kendi kesti. Bu üç hareketinde ontolojisi ihtilalcilik üzerinde kuruldu. Üç harekette ihtilalin ruhuyla kuşandı. Aşağıda okuyacağınız metinler dokü ruhun ifadesidir. Türkiye Devrimci Komünist hareketinin etkilemiş ve şekillendirmiş metinlerin kısa özet halidir. Kaypakkaya’nın sistemin bütün varoluşu sarsdığından paramparça edelirek işkencede öldürülmesi, Mahirin kızılderede sakınmadan namluya mermi sürmesi, Deniz haykırarak idam sehpasına tekme vurması, ihtilalın oğulları olmalarından dolayıdır.

Yeni kuşakların, bu önderleri ve düşüncelerini ilk elden tanımalarının önemli olduğunu düşünüyorum. Metinler bir ilk okuma olarak görülüp yeni kuşakları araştırmaya itmesi temel amacımızdır.Yeni nesil devrimci saflarını belirlerken birilerinin etkisinde kalarak değil, doğruları görerek, kavrayarak saflarını belirlemede, araştırmada önemli olduğunu düşündüğüm üç önderin görüşlerini 2011 de bölümler halinde yayınlamıştım. sizlerden gelen istek üzereni 13 başlık altında hiç yorum yapmadan tekrar paylaşıyorum.

1. Faşizm değerlendirmesi.

2. Kemalizm değerlendirmesi.

3. Ulusal Sorun değerlendirmesi.

4. Sosyo Ekonomik Yapısı değerlendirmesi.

5. Halk savaşı değerlendirmesi.

6. Parti Ordu Cephe değerlendirmesi.

7. 27 mayıs ve 1961 anayasa değerlendirmesi.

8. Devletin yapısı ve hakim sınıfları değerlendirmesi.

9. Devrimci hareketleri değerlendirmesi.

10. Devrimin niteliği değerlendirmesi.

11. Osmanlı devletinin değerlendirmesi.

12. Sosyal emperyalizm değerlendirmesi.

13. Çağ tespiti değerlendşrmesi.

1. FAŞİZM DEĞRLENDİRMESİ

İbrahim Kaypakkaya TKP/ML’nin Faşizm değerlendirmesi.

‘‘Türkiye’de ve Türkiye gibi yarı-sömürge, yarı-feodal ülkelerde faşizim, komprador büyük burjuvazi ve toprak ağalarının diktatörlüğüdür.’’ (age sf.234) (ac.İ.K.) ‘‘Ülkemizin bugünkü şartlarında özü toprak devrimi olan demokratik halk devrimi mücadelesi, aynı zamanda anti-faşist bir karakter taşır.

Feodalizm ve emperyalizme birlikte faşizminde kökünü kazıyacak olan mücadele poloreterya önderliğinde, temel gücünü köylülerin teşkil edeceği silahlı halk savaşıdır’’ (age sf.238-239)

‘‘Türkiye’de anti-feodal, anti-emperyalist cephesinin sınıf muhtevasıyla anti-faşist cephenin sınıf muhtevası aynıdır. İşçiler, köylüler, şehir küçük burjuvasisinin milli burjuvazinin devrimci kanadı (ac İ.K.) Bu sınıflar arasında birleşik cepheyi gercekleştirme mücadelesi aynı zamanda bizim şartlarımızda anti-faşist cepheyi gerçekleştirme mücadelesidir. ... Türkiye’de anti-faşist iktidar mücadelesi aynı zamanda anti-emperyalist ve anti-feodal iktidar mücadelesidir. (age sf.231)

Mahir Çayan THKP-THKC’nın Faşizm değerlendirmesi.

Bizim gibi ülkelerdeki oligarşik yönetim rahatlıkla işçi ve emekçi kitlelerin demokratik hak ve özgürlüklerin olmadığı tam bir dikta yönetimi ile ülkeyi yönetebilmektedir. Buna sömürge tipi faşizmde diyebiliriz. Bu yönetim ya klasik burjuva demokrasisi ile uzaktan yakından ilişkisi olmayan ‘‘temsili demokrasi’’ ile icra edilir, (gizli faşizm) yada, sandıksal demokrasiye itibar edilmeden açıkca icra edilir. Ancak acık icrası sürekli değildir. Genellikle ipin ucunu kaçırdığı zaman başvurduğu bir yönetimdir.’’ (age sf.335-336) (ac M.Ç)

Deniz Gezmiş THKO’nın Faşizm değerlendirmesi.

‘‘Silahlı mücadele veren THKO’nun politikasında faşizmin gürültüsüne göre strateji değişikliği olmayacaktır.’’ (TDY/agd sf.22 ‘‘Faşist iktidarlar tarafından sürdürülen terörist egemenliğe’’... (program/ agd sf.32) ...‘‘mücadele birliği ülkü ocakları ve emniyet teşkilatına mensup gericiler tarafından...’’ (O.savunma /age sf.556) ‘‘ülkü ocaklarına bağlı faşistler aynı yıl faşistler... faşistler yine pusu kurmuş (O.savunma /age sf.556-557) ‘‘Balıkesir öğrenci yurduna faşistlerin yaptığı baskında’’(O.savunma /age sf.557) (a12)

Not: 1975’ten sonra THKO geleneğini devam ettirenler Deniz Gezmiş’in faşizm tahlilinde değişikliğe gitmişlerdir. Aynen şöyledir.

‘‘Tırmanan faşizme karşı örgütlenmemizi sağlamlaştıralım. Kitle mücadelesini yükseltelim.’’ (Yoldaş, sf.12, Yoldaş sf.4’den alıntı / agd, sf 38) ‘‘Ülkemizdeki en kudurgan gericilerin esas eğilimi, yükselen halk hareketini faşist bir diktatörlükle bastırma yönündedir. Faşizim emperyalizimin iş birlikçisi hakim sınıfların en gericilerinin açıktan açığa yıldırıcı diktatörlüğüdür.’’ (Yoldaş sf.12, Yoldaş sf. 4’den alıntı / agd, sf.41)

‘‘İkinci olarak emperyalizimin sömürü ve tahakkümü altındaki Türkiye’de burjuva demokrasisi geçerli değildir. Dönem dönem şekli demokrasi- örtülü faşizim- ve açık askeri faşist diktatörlük biçimlerine bürünen faşizim sürekli yürürlüktedir.’’ (Türkiyede ML parti meselesi üzerine sf. 58)

‘‘Bugün merkezi görevimiz demokrasi halkasını kavrayarak emperyalitlerin denetimindeki komprodor burjuvazi ve toprak ağalarının faşist- feodal diktatörlüğünü yıkmaktır. Bunun yolu demokrasi güçlerini proleteryanın devrimci komünist partisinin önderliği altında birleştirmek ve demokrasi mücadelesini geliştirmekten geçer.’’ (THKO Konferans belgeleri / agd, sf. 22)

2. KEMALİZM DEĞERLENDİRMESİ

İbrahim Kaypakkaya TKP/ML’nin Kemalizm değerlendirmesi.

Kemalist devrim Türk ticaret burjuvazisinin, toprak ağalarının, tefecilerin az miktardaki sanayi burjuvazisinin bunların üst kesiminin bir devrimidir. Yani devrimin önderleri Türk komprador büyük burjuvazisi ve toprak ağalarının sınıfıdır. Devrimde, milli hareketledeki orta burjuvazi önder güç olarak değil yedek güç olarak yer almıştır.

Kemalist hareketin sonucunun Türkiye’nin sömürge,yarı sömürge,ve yarı-feodal yapısı yine yarı-sömürge, yarı-feodal yapı ile yer değiştirmiştir yani yarı sömürge ve yarı-feodal iktisadi yapı devam etmiştir. (age, sf.119) Kemalist iktidar siyasi bakımdan bağımsız bir milli burjuva diktatörlüğü değil komprador nitelikteki Türk büyük burjuvazisinin ve toprak ağalarının bir kesiminin emperyalizme yarı-bağımlı diktatörlüğüdür. (ac-İ.K.) (age, sf.132)

Deniz Gezmiş THKO’nın Kemalizm değerlendirmesi.

Türkiye emperyalizme karşı ilk kurtuluş savaşı veren ve onu dize getiren ülkedir. Bütün ezilen uluslara ışık tutan ve kurtuluş bayrağını dalgalandıran Türkiye halkı. (O.savunması / age sf.394) ‘‘Kurtuluş Savaşı subay ve aydınlar öncülüğünde, köylüler, işçiler, esnaf ve sanatkarların omuz omuza yürütükleri bir mücadeledir’’ (O.savunması / age sf.429)

‘‘MustafaKemal’in politikası, ne pahasına olursa olsun Kurtuluş Savaşı’nı yürütmek ve hiç bir ülkenin himayesini kabul etmeden ülkenin bağımsızlığını elde etmektedir’’ (O.savunması / age sf.421) ‘‘Bu memlekette Mustafa Kemal’e gerçekten sahip çıkanlar varsa onlarda bizleriz. Onun istiklali tam Türkiye idealini yanlızca biz devam ettiriyoruz. ’’(Deniz Gezmiş, age sf.322) Türkiye emperyalizme karşı mücadele ederek bağımsızlığını kazanan ilk ülkedir. Fakat bu bağımsızlık askeri alanda oldu ve düşmanlar yurttan atıldı. Buna teorik anlamda Türkiye bağımsız oldu diyebiliriz. Sonrası askeri alanda kazanılan bağımsızlığın iktisadi reform girişimlerle devam etirilmesiydi. (O.savunması / age sf.13)

Not: 1975’ten sonra THKO geleneğini devam ettirenler Deniz Gezmiş’in Kemalizm tahlilinde değişikliğe gitmişlerdir. Aynen şöyledir.

‘‘THKO savunmasında Kemalizmin milli kurtuluşcu yönü abartılırken onun burjuva karekteri, toprak ağalığıyla iç içeliği emperyalizimle uzlaşıcı niteliği, Kürt ulusuna uyguladığı şoven baskılar göz ardı edilmiştir.’’ (YOLDAŞ, sf.1, sf.23) ‘‘Bir taraftan komprodor burjuvazi ile ve işgalden yana olan merkezi feodallerle ve işgalci güçlerle mücadeleye giren milli burjuvazi emperyalist işgale karşı feodallerle ittifak kurar ve halk kitlelerini peşinden sürükleyerek milli devrime önderlik edebildi.’’ (Türkiye’de ML Parti meselesi üzerine sf.11)

‘‘TKP’nin kavrayamadığı Kemalist burjuvazinin karekteri 1930’ları sonuna doğru Türkiye’yi kaçınılmaz ve doğal sonucuna götürdü. Kemalist burjuvazinin iyice palazlanan kesimi kurtuluş savaşı öncesi komprador kalıntıları ile bütünleşerek emperyalist burjuvazi ile uzlaşmasını işbirliğine kadar geliştirdi. Artık emperyalizm ve emperyalizmin güdümünde kapitalist ilişkiler ve iş birlikçi tekelci burjuvazi Türkiye toplumunda hakim yön durumuna geldi. Yarı sömürgeleşme bir sıçrama yaparak ve burjuvazinin millici yönünü ikinci plana iterek hızlanmaya başladı. Artık emperyalizm tayin edici duruma gelmiştir.’’ (agy. sf. 16)

Mahir Çayan THKP-THKC’nın Kemalizm değerlendirmesi.

‘‘Kemalizm, emperyalizmin işgali altındaki bir ülkenin devrimci milliyetcilerinin (ac.M.Ç.) bir milli kurtuluş bayrağıdır. Kemalizimin özü emperyalizme karşı tavır alıştır. Kemalizm, küçük burjuvazinin en sol, en radikal kesimin milliyetçilik tabanında anti-emperyalist bir tavır alışıdır. (ac.M.Ç.)

Bu yüzden, Kemalizm soldur, milli kurtuluşculuktur. Kemalistler için ülkemizdeki asker-sivil aydın zümrenin jakobenleri diyebiliriz. ”(age sf.351-353) ‘‘1923 devrimi önder sınıfın karekterini yansıtan bir milli devrimdir. Emperyalist işgal, kırılmış, komprador-burjuvazi tasfiye edilmiş, yabancı sermayeye tanınan bazı imtiyazlara rağmen genellikle emperyalist istismar bertaraf edilmiş, feodalizmin ideolojik ve politik gücü kırılmıştır’’ (age sf.353)

‘‘1923’de kurulan, milli, laik Türkiye Cumhuriyeti’nde yönetim, hiyeraşik tabanın üst kademesinde Kemalistler olmak üzere, küçük-burjuvazinin vede burjuvazinin bütün faraksiyonlarının ortak yönetimidir. Kısaca özetlersek, feodal-koprador devlet mekanizması parçalanmış yerine, tek parti yönetimi altında küçük burjuvazinin diktatörlüğü egemen kılınmıştır.’’ (age sf.553-554) (Mahir Çayan)

3. ULUSAL SORUN DEĞERLENDİRMESİ

İbrahim Kaypakkaya TKP/ML’nın ’nın Ulusal Soruna Bakış Açısı

Türkiye'de yalnız Türk ulusu değil, Kürt ulusu ve azınlık milliyetler de yaşamaktadır. (Marksist-Leninist-Maoistler) MLM'ler, Türk hakim sınıflarının Kürt milleti ve azınlık milliyetlere uyguladığı ulusal baskının en kararlı ve en amansız düşmanıdırlar. Ulusal imtiyazlara, diller üzerinde ki baskıya, ulusal baskılara karşı MLM'ler en önde mücadele eder.

Türk burjuva ve toprak ağaları tarafından ezilen Kürt ulusunun, "kendi kaderini tayin hakkı", yani ayrılma, bağımsız bir devlet kurma hakkı her dönemde ve kayıtsız, koşulsuz savunduğumuz, desteklediğimiz bir konudur. Devlet kurma ayrıcağılı egemen ulus burjuvazisinin tekelinde olamaz. MLM'ler, devlet kurma hakkı konusunda ki ayrıcalığa karşıdır. Nerede zora dayanan bağlar görürse, MLM'ler buna tavır alırlar.

Ulusların "kendi kaderini tayin hakkı", yani ayrılma özgürlüğü hakkı, bir ulusun ayrılmasının gerekliliği ile karıştırılmamalıdır. Yani bundan, ulusal kaderi belirlemeyi amaç edinen her isteği, her özgül durumu kayıtsız-koşulsuz MLM'lerin destekleyeceği sonucu çıkartılamaz. Ayrılma sorunu somut olarak ele alınmalıdır. Bu sorun MLM'lerce bir bütün olarak sosyal gelişmenin ve sosyalizm için proletaryanın sınıf mücadelesinin menfaatleri açısından yargılanır. Ne var ki, MLM'ler tasvip etmedikleri bir ayrılığın karşısına zor kullanarak, engel çıkarma yoluna asla gitmezler.

MLM'ler Kürt milletinin milli baskılara, zulme ve imtiyazlara karşı yönelmiş mücadelesini kesinlikle destekler. Milli harekette ki bu demokratik muhtevayı kesinlikle destekleyeceklerdir.Kürt burjuva milliyetçiliğini güçlendirmeyi amaç edinen, Kürt burjuva milliyetçiliği lehine ayrıcalıklar sağlayan milliyetçi hareketi asla desteklemeyeceklerdir.

MLM'ler, türdeş olmayan bir devlette ki çeşitli ulusal topluluktan işçi sınıfı ve diğer emekçilerin komprador, patron-ağa devleti yıkmayı amaçlayan, demokratik halk devrimi yolunda birleşik örgütlerde kaynaştırılmasını savunur. Bu anlamda, MLM'lerin demokratik halk diktatörlüğü sisteminde ulusal soruna getireceği çözüm şöyle olacaktır. Bütün milletlerin ve dillerin tam eşitliği garanti edilecek. Hiç bir zorunlu dil olmayacaktır. Halka, bütün yerli dillerin öğretildiği okullar açılacaktır. Ulusal azınlıkların hakları tam olarak güvence altına alınıp korunacaktır. Her ulusa “kendi kaderini tayin etme hakkı” tanınacaktır. İktisadi, kültürel ve başka esaslar da dikkate alınarak, ulus bazında saptanacak bölgeler için “bölgesel özerklik”, aynı bölgeler için “tam demokratik öz-yönetim” işlerliği esas alınacaktır.

Bu özerk bölgelerin sınırları, bölgenin iktisadi-toplumsal koşulları, nüfusun ulusal yapısı çerçevesinde bizzat mahalli nüfus tarafından saptanacaktır. Bunlar, demokratik bir yasayla da güvence altına alınacaktır.Ulusal sorun da ki temel şiar ise “bütün uluslar için tam hak eşitliği, ulusların kendi kaderlerini tayin hakkı, bütün ülkelerin işçileri ve ezilen halkların birleşmesi” olacaktır.

Kürt isyanlarının yeni Türk devleti tarafından vahşice bastırılmasını ve peşinden yapılan kitle katliamlarını feodalizme karşı yönelmiş “ilerici” “devrimci” bir hareket diye alkışlayanlar, sadece ve sadece iflah olmaz hakim ulus milliyetçileridir. Age. sf.219

Eğer kominist haretket Kürt ulusunun ayrılmasının proleteryanın sınıf menfaatleri açısından faydalı olacağına karar verirse, mesele ayrılma halinde Kürt bölgesinde devrim imkanı artacaksa o takdirde bizzat ayrılmayı savunurdu. Hem Türk işçi ve emekcileri arasında, hem de Kürt işçi ve emekcileri arasında ayrılmanın propagandasını yapardı. Her iki halde de Türk işçi emekcileriyle, Kürt işçi emekcileri arasında sıcak ve samimi bağlar doğardı. Kürt halkı, Türk halkına ve komünistlere büyük bir güven ve dostluk duygusu beslerdi. Halkların birliği pekişir. Devrimin başarısı daha da kolaylaşırdı. Age. sf.221

İngiliz emperyalizminin Şeyh Sait hareketinde parmağı olduğunu iddia ederek Türk hükümetinin Kürt ulusunun kendi kaderini tayin hakkını çiğnemesini, kitle katliamlarına girişmesini vs. haklı ve ilerici göstermeye çalışanlar bir kere daha tekrarlayalım iflah olmaz Türk şovenistleridir. Age. sf.221

Kürt milleti ayrılmaya karar verirse sınıf bilinçli Türkiye proleteryası nasıl davranacaktır. Ayrılma halinde iki durum söz konusu olabilir.

Birincisi. Ayrılmanın, yukarda belirttigimiz gibi devrimin gelişmesini olumlu yönde etkilemesi durumudur ki, bu taktirde mesele basittir. Her milliyetten sınıf bilinçli Türkiye proleteryası, ayrılmayı kesinlikle savunur ve destekler. Age sf.248

İkincisi, ayrılmanın, devrimin gelişmesini olumsuz yönde etkilemesi durumudur. Böyle bir durum varsa ve buna rağmen Kürt milleti ayrılmak istiyorsa, sınıf bilinçli Türkiye proleteryası ne yapacaktır? Sözlü tartışmalarda bu soruya şafak revizyonistlerinin verdiği cevap şudur. Zor kullanmak dahil, her metoda başvurarak ayrılmayı engellemek. Aynı soruya hareketimizin verdiği cevap şudur.

Komünistler böyle bir durumda zor kullanmayı kesinlikle redderler. Kürt işçileri ve emekçileri arasında “birleşme” lehinde propaganda yürütmekle birlikte, ayrılma isteğinin önüne asla zor cıkarmazlar. “Milletlerin kendi kaderlerini tayin hakkı”nı tanımak, bir millet bu hakkı kullanmak,yani ayrılmak istediği zaman, onun karşısına asla engel ve güçlük cıkarmamak demektir. Komünistler, Kürt milletinin ayrı bir devlet kurup kurmiyacağı kararını tamamen ve kesinlikle Kürt milletine bırakır.

Kürt milleti isterse ayrı bir devlet kurar. İstemezse kurmaz.buna karar verecek olan başkaları değil, kürt milletidir. Komünistler, bir milletin ayrılma isteğinin önüne kendileri asla engel çıkarmayacağı gibi, burjuva ve toprak ağalarının hükümetinin engel çıkarma, zor kullanma girişimleriyle de aktif olarak mücadele eder. Her türlü dış müdahaleye karşı mücadele eder.

Eğer Kürt proleteryası ve emekçileri ayrılmanın devrimi zayıflatacağının bilincinde ise, o zaten birleşmek yolunda elinden geleni yapacaktır; bilincinde değilse, onun adına dışarıdan müdahaleye kimsenin hakkı yoktur. Dışarıdan müdahale, zor kullanma ayrılma isteğinin önüne engel çıkarma hangi gerekçe ile olursa olsun “ulusların kendi kaderini tayin hakkı” na bir tecavüzdür. Böyle bir tecavüz işçilerin ve emekçilerin birliğini baltalar bir birine güvenini sarsar, milli düşmanlıkları körükler. Sonuç olarak uzun vadede proleteryanın davasına büyük zarar verir. Age. sf.248-249

Sovyetler Birliği’nde devrim başarıya ulaştıktan sonra Finler’in ayrılamak istemesi üzerine Bolşevikler, hiç tereddüt etmeden ayrılamya razı olmuşlardır. Eğer Finler ayrılmasaydı ve Filandiya SSCB içinde bir halk cumhuriyeti olarak örgütlenseydi bu elbette daha iyi bir şeydi. Ama Fin ulusu ayrılmak istiyordu. Bu durumda ya ayrılmaya razı olmak, yada isteği zorla bastırmak gibi son derece zararlı bir yol tutmak gerektiriyordu. Bolşevikler ayrılmaya razı oldular, ayrılma isteğinin önüne en küçük ölçüde bile olsa hiç bir engel çıkarmadılar. Bu tutum gerek Fin halkının gerekse Sovyetler Birliği’nde ki devrimin menfatine olmuştur. Bu tutum, Fin işçi ve köylülerinin Sovyet Proleteryesına güvenini sağlamlaştırmıştır. Sovyetler Birliği’nde iç savaşın devam ettiği 1918-1920 yılında emperyalistlerin, Sovyetler Birliği’ne Filandiya üzerinden saldıma planları Fin halkının direnişi ile karşılaşmıştır. Eğer Fin ulusunun ayrılma isteğine rağmen ayrılma engellenseydi, bu tutum, iki ülke halkı arasıda köklü bir düşmanlık doğururdu sadece.

Lenin yoldaşın Fin meselesindeki tutumu son derece öğretci bir örnektir. Şafak revizyonistlerinin tutumu Lenin yoldaşın tutumuna taban tabana zıttır. Bizim tutumumuz Lenin yoldaşın tutumuyla tam bir uygunluk halindedir. Age. sf.250

Not: Mahir Çayan’ın ve Deniz Gezmiş’in ulusal sorun noktasında görüş belirtmemişlerdir.

4. SOSYO EKONOMİK YAPI DEĞERLENDİRMESİ

İbrahim Kaypakaya TKP/ML’nın sosyo ekonomik yapı değerlendirmesi.

Ülkemiz, yarı sömürge ve yarı feodal bir ülkedir. Emperyalizmin, kapitalizmi geliştirdiği ve feodalizmi çözdüğü yolundaki revizyonist- Troçkist iddialardan kendimiz kesin ve kalın çizgilerle ayırmalı emperyalizmin geri kalmış ülkelerde asıl rolün, ülkeleri sömürgeleştirmek, köleleştirmek, bütün varlığını talan etmek siyasi bakımdan komprodor burjuvazinin ve toprak ağalarının gerici diktatörlüğünü pekiştirmek, desteklemek ve sağlamlaştırmak emekçi köylüleri daha da mülksüzleştirerek sefaletin kucağına atmak. Yönünde işlediğini belirtmeliyiz (age sf. 50-51) Komprador kapitalizm (aç İ.K.) dediğimiz emperyalizme bağlı kapitalizmdir. (age sf. 49)

Deniz Gezmiş THKO’nın sosyo ekonomik yapı değerlendirmesi.

2. Emperyalizmin hegomanyası altında yarı bağımlı, az gelişmiş kapitalist bir ekonomiye sahip. Olan Türkiyemiz (THKO’nun 1972 deki programı Aydınlık sf. 67-29) Emperyalizmin sömürüsü altında bulunan yurdumuz (ekomomik, politik, askeri, kültürel) yarı bağımlı durumda olup farklı üretim biçimlerini bağrında taşımaktadır. Türkiye’de kapitalist (genel yapısı ile az gelişmiş kapitalizm) feodal ve yarı feodal üretim ilişkileri bir arada yaşamakta. (THKO-Türkiye Devrimin Yolu, Aydınlık sf. 68 sf.20) Yarı bağımlı durumdadır. Dünyanın ve orta doğunun en eski devletlerinden biri olan Türkiye hala kalkınmamış olup yarı bağımlı durumdadır. (THKO ortak savunması 1. THKO davası sf. 395 yöntem yayınları)

Not: 1975’ten sonra THKO geleneğini devam ettirenler Deniz Gezmiş’in sosyo ekonomik yapı tahlilinde değişikliğe gitmişlerdir. Değişiklik aynen şöyledir.

‘Türkiye ABD emperyalizminin hegomanyası ve Sovyet Sosyal emperyalizminin yayılmasının olduğu geri bir ülkedir.’’(Yoldaş, bugün demokratik devrim görevleri öncelik taşır / Aydınlık sf.64, sf. ‘‘Bizimki gibi yarı sömürge, yarı-feodal ülkekerdi’’ (THKO konferans belgeleri/ parti bayrağı, sf.9, sf.20)

Mahir Çayan THKP-THKC’nın sosyo ekonomik yapı değerlendirmesi

.

Türkiye gibi yarı sömürge ve az gelişmiş kapitalist ve feodal ilişkilerin yan yana bulunduğu bir ülke. (M.Ç. bütün yazılar sayfa 10) Ülkemiz öteki emperyalist işgal altındaki geri bıraktırılmış ülkelerin çoğuna göre yüzde yüz bağımlıda olsa daha güçlü orta ve hafif sanayiye sahip bir ülkedir. Emperyalizm 3. Bunalım döneminde ise bizim gibi ülkelerde ise toplumsal süreç feodal süreç değildir. Emperyalizmde sadece dışsal bir olgu değildir. Emperyalist üretim ilişkilerinin ülkenin ta en hücre köşelerine kadar uzanması, emperyalizmi aynı zamanda içsel bir olgu haline getirmiştir. Zayıf, feodal, mahalli oteritecikler yerini, bizat emperyalizminde içinde yer aldığı güçlü oligarşik devlet oteritesine bırakmıştır. (age,sf 372,373)

5. HALK SAVAŞI DEĞERLENDİRMESİ

İbrahim Kaypakkaya TKP/ML’nın Halk savaşı değerlendirmesi.

‘‘Demokratik halk devriminin özüdür. Toprak devrimi, ploreterya önderliğinde halk savaşıyla başarıya ulaşır. Halk savaşı özünde bir köylü savaşıdır” ( age sf.215) ‘‘gerilla savaşı zayıf bir gücün kendisinden üstün bir düşmana karşı mücadele biçmidir. Aynı zamanda köylü gerilla savaşı köylülerin sınıf mücadelesinin tabii sonucu ve en yüksek şeklidir. Yürütülüdüğü bölgede köylülerin ayaklanmaya hazırlamamın da bir vasıtasıdır.

Gerilla savaşı nihai zafer kazanılamaz. Düşmana nihai darbeyi düzenli ordu indirecektir. Gerilla savaşı aynı zamanda düzenli orduya geçiş vasıtasıdır. ’’ (age sf.289) ‘‘ülkemizde, silahlı mücadele esas olarak köylük bölgelerde mahalli ve merkezi otoritenin yıkılması, yerine ploreterya önderliğinde köylü hakimiyetinin kurulması hedefine yönelmelidir.

Bugünkü aşamada bu mücadelenin biçimi köylülerin gerilla savaşıdır. Gerilla faliyeti toprak ağalarının halk düşmanı bürokratlarının, ihbarcıların, faizcilerin imhasını, çeşitli şekillerde cezalandırılmalarını, paralarına, silahlarına el konulmasını, karakolların basılmasını ve silahlara el konmasını, canlı ve cansız bir yığın hedefe saldırıyı içerir. Fakat bütün saldırıların bir ortak hedefi vardır. Oda gerici oteriteyi zayıflatmak parçalamak ve giderek yıkmak yerine devrimci oteriteyi geçirmek...’’(age sf.294)

Deniz Gezmiş THKO’nın Halk savaşı değerlendirmesi.

‘‘Türkiye’mizde politik mücadelenin şiddet politikasını politik mücadele yöntemlerinin en yüksek düzeyi temel yöntem olan silahlı mücadeleye devam etmek” (program/agd sf.29) ‘‘ politik mücadele yöntemlerinin en üst düzeyine şiddet politikasının temel yöntem olduğu politik mücadeleye de silahlı mücadele diyoruz’’ (TDY/agd sf.22) ‘‘ THKO kırsal alanları ve şiddet politikasını temel alan politik mücadelesine devam edecektir.’’ (TDY/agd sf.22) ‘‘devrimciler! Barışcıl şartlar içinde mücadele metotlarını bırakınız. Halk kitlelerini kurtuluşa götürecek olan şiddet politikasını temel alan silahlı mücadeleye THKO’nun saflarına katılınız” (şubat 1971 çağrısı/agd sf.17) “bir taraftan halk savaşını verecek silahlı bir gücün oluşturulmasından kaçaksın. Peşinden Marksizm-Lenizim adına halk savaşının savunucusu olarak bizleri maceracılıkla suçlayacaksın (TDY/agd sf.22)

Not:1975’ten sonra THKO geleneğini devam ettirenler Deniz Gezmiş’in halk savaşı tahlilinde değişikliğe gitmişlerdir. Değişiklik aynen şöyledir.

‘‘Marksist-Leninist yeni demokratik devrim (UDHD) tezi, yarı-sömürge, yarı–feodal ülkelerde proleteryanın komünist partisi önderliğinde işçi köylü temel ittifakına dayanarak ve halk savaşı yoluyla devrimci işçi-köylü iktidarını kurmayı hedeflerken’’ (Yoldaş, sf.12/agd. sf.8, sf.9)

‘‘Bugün faşizme karşı gerçekten mücadele edebilmek için bu mücadeleyi toprak devrimi temeline oturtmalı ve on milyonlarca köylüyü devrimci proleterya önderliğinde kırsal alanlarda hüküm süren feodal kalıntılarda, toprak ağalığına, tefeci tüccarlığa ve feodal gericilikle birleşmiş emperyalist komprador gericiliğe karşı devrimci bir bicimde seferber etmeliyiz. Bu mücadele şehirlerde işçi sınıfının ve şehir küçük burjuvazisinin, emperyalizme ve komprador tekelci kapitalizme karşı yürüttüğü mücadeleyle birleştirmelidir.’’ (THKO konferans belgeleri / agd. sf.9 sf.22-23) (a 14)

Mahir Çayan THKP-THKC’nın Halk savaşı değerlendirmesi.

‘‘Ülkemizdeki tekelci kapitalizm kendi iç dinamiği ile gelişmediğinden vede yerli tekelci burjuvazi, başta emperyalizme bütünleşmiş olarak doğduğundan stratejik hedefimiz anti-emperyalist ve anti-oligarşik devrimdir.’’ (age sf.371) (ac M.Ç.) ‘‘Partimiz Marksizm-Leninizm kılavuzluğu altında emperyalizmin 3. Bunalım döneminin çelişki ve ilişkileri ile bu çelişki ve ilişkilerin Türkiye’ye yansımasının (ülkemizin tarihi, sosyal, politik, ekomomik, psikolojik niteliklerinin) devrimci tespitinden hareketle politikleşmiş askeri savaş stratejisini devrimin stratejisi olarak saptamaktır.

Bu stratejik çizgi, kır ve şehir silahlı propaganda ve öteki politik kitlevi mücadele biçimlerini diyaletik bir bütün olarak ele alan cizgidir. Gerilla savaşını devrimci politik amaçlarla siyasi gerçekleri açıklama kampanyasının bir aracı olarak yürütülmesine yani politik kitle mücadelesi olarak ele alınmasına politikleşmiş askeri savaş stratejisi denir. (age sf.310) (ac M.Ç.) ‘‘halk savaşı politikleşmiş bir askeri savaştır. Yani sosyalistlerin halk savaşındaki temel mücadele metodları askeri savaş metodudur.’’ (age sf.229) (ac M.Ç.) ‘‘oligarşi ile halkın düzene memnuniyetsizlik ve genellikle bilinçsiz tepkileri arasında kurulmuş olan sunni dengeyi bozmanın, kitleleri devrim saflarına çekmenin temel mücadele metodu silahlı propagandadır.’’(age sf.342) ‘‘silahlı porpaganda, kır ve şehir gerillla savaşı ile psikolojik ve yıpratma savaşını içerir’’ (age sf.343)

6. PARTİ ORDU CEPHE DEĞERLENDİRMESİ

İbrahim Kaypakkaya TKP/ML’nın Parti, Ordu, Cephe hakkındaki görüşleri

“Bugün ülkemizde komünist devrimcilerin esas görevi,silahlı mücadele içinde halkın üç silahını inşa etmektedir. Subjektivizmden, revizyonizmden ve dogmatizimden arınmış,kitlelerle kaynaşmış,teoriyle pratiği birleştiren,özelleştiri metodunu uygulayan çelik disiplinli bir komünist partisi,böyle bir partinin önderliğinde halk silahlı kuvvetleri,yine böyle bir parti önderliğinde halkın birleşik cephesi.”(age,sf346)(aç-İK) “ Önderlik,ideolojik,politik ve örgütsel önderliktir”.(age,sf54) “Proletarya, mülkiyetle bütün bağlarını koparmıştır. Modern sanayinin özel ürünüdür ve asıl ürünüdür. Modern sanayinin gelişmesiyle birlikte gelişir ve güçlenir. Geçmişi değil,geleceği temsil eder. Yok olanı değil, büyüyüp gelişeni temsil eder. Özel mülkiyetin muhafazasını değil, kesinlikle ortadan kaldırılmasını ister. Bu nitelikleri dolayısıyla da,toplumun bütün emekçi kesimlerinin,bu düzenden acı çeken insanlığın tümünün kuruluşunun, tarih işçi sınıfının omuzlarına yüklenmiştir. İşte biz, bu sınıfın öncü müfrezesiyiz. ”(age,sf40-41)(aç-İK) “Proletarya partisi ve halk ordusu, bu uzun süreli savaş içinde adım adım inşa edilmelidir. Yine bu uzun süreli savaş içinde,feodalizme,emperyalizme ve komprador kapitalizme karşı,bütün halk sınıflarının,işçi sınıfının, köylülerle şehir küçük-burjuvazisinin ve milli burjuvazinin birleşik cephesi gerçekleştirilmelidir. Bu birleşik cephe,işçi sınıfı önderliğinde, işçi-köylü temel ittifakı üzerine kurulabilir...”(age,sf215)

“Proleter devrimcilerin bir tek cephe (aç-İK) politikası vardır,o da proletarya önderliğinde halkın birleşik cephesidir.Ayrıca,bunun dışında demokratik güç birliği veya devrimci güç birliği safsatalarla proletaryanın ve komünistlerin işi yoktur.”(age,sf215)

Deniz Gezmiş THKO’nın Parti, Ordu, Cephe hakkındaki görüşleri

“Mücadelede yeni olduğumuz ve henüz halk kitleleriyle ilişkilerimizin sağlam olmadığı bu dönemde, THKO parti ve ordu fonksiyonunun bünyesinde taşımaktadır. Zira pratik sorunlarımız, örgütümüzün parti-ordu ayrımına girmesine ihtiyaç göstermemektedir. ”(TDY/agd,sf22) “THKO’nun savaşçıları, partinin ilk çekirdeği olacaklardır. Ordumuzun bu gelişme döneminde parti ve ordu şeklinde bir ayrım yapılmayacaktır”. (TDY/agd,sf22) “THKO,ezilen halkımızın öncü gücüdür” (THKO-nun Şubat 1971 çağrısı Aydınlık, sf68,sf17) “Türkiye’de bugün iki cephe vardır. Birincisi, yurtseverlerin, devrimcilerin cephesi. İkinci de, emperyalizm, iş birlikçi sermaye, feodal mütegallibe, ittifakı gerici cephesi.” (Ortak savunma/age,sf567)

“Ulusal varlığımızı yok etmek isteyen emperyalizm ve yerli ortaklarına karşı,millici ve devrimci sınıfların takip etmeleri gereken Milli Demokratik Devrim stratejisi” (O.savunma/age,sf369) “Açıkça ifade etmek gerekirse, yurdumuzda doğru bir milli cephe politikası içinde halk savaşını verecek halk ordusunun kadrolarını oluşturmak çabalarına girmeyen veya “zamanı gelince halk ordusu oluşacaktır” görüşüne sahip olanların samimiyetine inanmak imkansızdır...” (TDY/agd,sf22)

Not: (1975’ten sonra Deniz Gezmiş’in (THKO) görüşleri şöyle değiştirilmiştir.

“Devrimde işçi sınıfının politik,ideolojik,örgütsel öncülüğü mücadelenin başından itibaren işçi sınıfı içinde çalışmak ve bu devrimci sınıfı örgütleme görevini önümüze getirmektedir. İşçi sınıfının devriminde öncülüğünü sağlayan,onu ‘kendiliğinden bir sınıf’ olmaktan çıkarıp, ‘kendisi için bir sınıf ’ olmasını sağlayan unsur, proletaryanın partisidir. Partinin yönetici rolü hiçbir şekilde inkar edilemez. Proletarya partisi olmadan, toplum,sosyalizme ve sınıf toplumuna geçemez.” (Yoldaş,sf12,Yoldaş,sf1’den alıntı/agd,s,8,sf34)

“Birleşik cepheden önce,cephe içinde proletaryanın önderliğini teminat altına alacak, cepheyi inşa edecek ve yönetecek proletaryapartisinin kurulması hayati bir önem taşıyordu. Bu cephe, işçi sınıfının köylülükle ittifakına dayanır. İşçi-köylü ittifakı temeli üzerinde yükselen birleşik cephe, şehir küçük burjuvasizini saflarına kazanabilir ve milli burjuvaziyle¬-devrimci mücadeleye katıldığı sürece-ittifak kurabilir. Birleşik cephenin kurulmasında çeşitli parti ve gruplarla yapılacak görüşmeler sonucunda varılacak ittifaklar temel alınmamalıdır. ”(THKO Konferans belgeleri/agd,s9,sf41-42) İlerde şartlar olgunlaştığı zaman Türkiye Devrimci Komünist Partisi’nin önderliğinde mutlaka bir THKO kurulacaktır.”(THKO Konferans Belgeleri/agd,s,9,sf.14)

Mahir Çayan THKP-THKC’nın Parti, Ordu, Cephe hakkındaki görüşleri

“Milli cephe iki ittifak üzerinde yükselir; ‘Emekçi sınıflar ittifakı’ ile ‘milli burjuvazi ve emekçi olmayan halk ile emekçiler arası ittifak’ ve işçi sınıfının öncülüğünün sağlanabilmesi,milli demokratik devrimin başarıya ulaşması meselesi,proletaryanın özörgütünün,köylüleri etrafında toplayarak sevk ve idare edip etmemesine bağlıdır ” (age,sf121)(aç-MÇ)

“Öncü savaşı aşamasında olan THKP-C’nin küçük-burjuva aydın çevrelerdeki müteffiki, ancak kemalistler olabilir...”(age,sf.352) “Önder güç:proletaryadır.

Önder güç sorununda, partimiz halk savaşı ile devrimin zafere erişeceğini tespit ettiğinden proletaryanın ideolojik önderliğini temel almıştır. (Temel bölgenin kırlar olması esprisi öncü savaşı aşamasında, partimizde emekçi kökenden gelen gelmeyen ayrımı yoktur.

Temel Güçler, köylülerdir. (feodal kalıntılar ve tarım burjuvazisi hariç bütün köylü unsurlarıdır.) Vasıtasız İhtiyatlar: Kemalist aydın çevre . Dünya sosyalist bloku-Sömürge ülkelerindeki, özellikle Ortadoğu’daki milli kuruluş hareketleri. Vasıtalı İhtiyatlar. Küçük-burjuvazinin sağ kanadı. Demokratik batı ülkeleri ve kamuoyu. Oligarşinin kendi içindeki çelişkileri. Gerek vasıtasız, gerekse de vasıtalı ihtiyatlardaki dizi sırası, şartlara göre değişir.”(age,sf,375,376)(aç-MÇ)

7. 27 MAYIS VE 1961 ANAYASA DEĞERLENDİRMESİ

İbrahim Kaypakkaya TKP/ML’nın 27 mayıs ve 1961 anayasası değerlendirmesi

“1950’de iktidardan düşen komprador burjuvazi ve toprak ağaları kliği, “demokrasi” havariliğine çıkmış, orta burjuvazisinin ve gençliğin bu yöndeki atılımını bir kaldıraç gibi kullanarak, 1960’da iktidarı tekrar ele geçirmiştir. CHP’ye hakim olan komprador büyük burjuvazi ve toprak ağaları kliği, iktidarı ele geçirdikten sonra, 27 mayıs hareketi içinde önemli bir rol oynayan orta burjuvazinin birden bire karşısına almayı doğru bulmamıştır, orta burjuvazininin, 27 mayıs anayasasına da giren bazı sınırlı demokrasi taleplerini bu nedenle kabul etmiştir.” (age,syf.69)

Deniz Gezmiş THKO’nın ’nun 27 mayıs ve 1961 anayasası değerlendirmesi)

“Milli Kurtuluş Savaşı’nın bu savaşı ve onun başındaki Mustafa Kemal’i yok edici, ortadan kaldırıcı bir düzen kuran, karşı devrimci gerici ittifaka karşı yapılmış olan 27 Mayıs İhtilali’nin ve 1961 anayasası ” (O.savunma/age,sf.570) “27 Mayıs İhtilali toplumumuzdaki sosyal bir patlamadır” (O. sav. / age, sf.521)

“ İçinde ilerici ve radikal güçleri barındıran ordu, 1960’ta geçici olarak tutucu güçler iktidarına son vermiştir.” (TDY/age,sf,21) “Bu ülkede anayasayı en fazla savunan bizleriz.” (Deniz Gezmiş / age,sf322) “Biz anayasanın bütün ilkelerini sonuna kadar savunduk” (E.Tonak / age, sf.375) NOT:1975’ten sonra THKO Deniz Gezmiş’in görüşlerini şöyle değiştirmiştir:

27 Mayıs’ta, büyük burjuvazi ve toprak ağalarının CHP içinde üstlenmiş kesiminin, reformcu burjuva muhalefetini kendi peşine takmayı başararak, askeri bir darbe ile Amerikancı DP Hükümetini devirerek iktidarı ele geçirdiğini, ancak büyük burjuvazi ve toprak ağalarının faşist-feodal diktatörlüğünün yıkılmadığını savunuyorlar.)

Mahir Çayan THKP-THKC’nın 27 mayıs ve 1961 anayasası değerlendirmesi

“27 Mayıs hareketi ile birlikte,reformist burjuvazi ile finans oligarşisi arasında kurulan nisbi denge Türkiye’de sınırlı da olsa bir demokratik ortam yarattı.”(age,sf212)

“Son gençlik hareketlerinde oportonizmin gerçek yüzünü bir daha gördük. Anayasa dışına düşmüş olan Amerikancı iktidara karşı demokratik direnme hareketleri olan öğrenci protesto hareketlerini,öğrenci kesimindeki oportonistler akıl hocalarından aldıkları talimat ile baltalamak için her yolu denediler ” (age,sf13) “1961 Anayasasının oluşturduğu sınırlı demokratik haklar, bu akıma hiçbir tarihsel dönemde olmayan maddi bir ortam yaratmıştır.”(age,sf307)

8. DEVLETİN YAPISI VE HAKİM SINIFLARIN KAREKTERİ

İbrahim Kaypakkaya TKP/ML ’nın Devletin yapısı ve hakim sınıfların karakterleri bakış açısı

“Türkiyede kurtuluş savaşının sonundan itibaren komprador büyük burjuvazi ve toprak ağaları iktidara hakimdir. Fakat iki büyük siyasi kliğe ayrılmıştır. İktidara ve devlet mekanizmasına hakim olan klik, önce İngiliz-Fransız emperyalizminin, 1935’lerden itibaren de Alman emperyalizminin işbirlikçiliğini yapmıştır. Bu klik SSCB’na ve İngiliz-Fransız-Amerikan blokuna karşı Alman faşizminin safında yer almıştır. Dünyadaki güçler dengesi ve SSCB’nin varlığı, bunların, savaşa katılmasına engel olmuştur. ”(age-syf. 126)

“1945’den sonraki dönemin özelliği Alman emperyalizminin hakimiyetinin yerini, adım adım Amerikan emperyalizminin hakimiyetinin olmasıdır” (age,syf 79) “1950’de DP’nin başa geçmesi ne devrimdir, ne de karşı-devrimdir. Hakim sınıfların öteden beri devam edip gelen iki siyasi kliği arasında bir iktidar değişikliğidir”. (age,sf1 27)

“Muhalefetteyken ‘demokrasi’ havarisi kesilen komprador büyük burjuvazi ve toprak ağası klikleri,iktidara geçtikleri zaman,en azılı halk düşmanı kesilmişlerdir.” (age,sf 127)

“Türkiye’de parlamentonun fonksiyonu faşizmi maskelemek.” (age,sf 142)(aç.İK)

Deniz Gezmiş THKO ’nın devlet yapısı ve hakim sınıflarının karakterleri görüşüne bakış açısı

“Türkiye’de 1923-1931 dönemini liberal dönem olarak tanımlayabiliriz.” (O.Savunma,sf 435) “Türkiye,ikinci emperyalist dünya savaşından sonra bağımsızlığını yitirdi ve tekrar yarı-bağımlı bir ülke oldu.” (O.Savunma/age,syf 494) “Emperyalizm ve yerli ortakları” (O.Savunma/age,syf 569)

“Bir avuç sermaye çevresi Amerikan doları uğruna ulusumuza ihanet etmiş ve bağımsızlığımızı yabancılara ticaret konusu yapmışlardır.” (O.Savunma/age,sf 394)

“Türkiye’yi bu duruma getiren güçler Türkiye halkıyla çelişen ulusal olmayan garı milli sınıf ve zümreleridir.” (O.Savunma/age,sf 561) “Amerikan emperyalizminin girişi ile DP tarım sektörünü geliştirerek,kalkınmayı kendisine politika edinmiştir. Bu politika,o zaman kalkınma için emperyalizmin gerici sınıflara kabul ettirdiği yoldur” (TDY/agd,sf 21) “Burjuva demokrasisinden çok farklı olan yurdumuzdaki şekli demokrasi sınırları içinde” (TDY/agd,sf 22) “Bugün (12 Mart’tan sonra) ordu kesin olarak gerici ve işbirlikçi subaylar tarafından kontrol altına alınarak, emperyalizmin ve işbirlikçi politikasının halk yığınlarına karşı baskı aracı haline gelmiştir “ (TDY/agd,sf 21) NOT: Deniz’in devlet yapısına bakışı 1975’ten sonra THKO tarafından şöyle değiştirilmiştir:

“Türkiye ABD emperyalizminin hegemonyası ve Sovyet Sosyal emperyalizminin yayılmasının olduğu geri bir ülkedir. Ülkemiz işgalci-tekelci burjuvazi ve toprak ağalığının gerici diktatörlüğü altındadır. Burjuva demokratik devrimi tamamlanmayan ülkemizde burjuva demokrasisi yoktur.” (Yoldaş,Bugün DDGGT/Aydınlık,sf 64 sf 9)

“Bugün hakim sınıflar kanlı faşist diktatörlüklerinin yüzünü göstermelik bir parlamentoyla maskelemeyi tercih etmektedirler, çünkü bu durum onlara demokrasi yanlışıymış gibi görünebilmeleri, halk yığınlarını aldatabilmeleri ve böylece onları daha kolay yönetebilmeleri için geniş bir manevra alanı sağlamaktadır.” (THKO Konferans Belgeleri/agd,s 9, sf 22) “Faşizme karşı mücadele, emperyalistler, komprador burjuvazi ve toprak ağalarının yanısıra onlarla birleşmiş ve onlara hizmet eden tüm revizyonist ve reformist akımlara karşı mücadeleyi de kapsamak zorundadır.” (THKO Konferans Belgeleri./ agd, s.9,sf 23)

Mahir Çayan THKP-THKC’nın Devletin yapısı ve hakim sınıfları karakterlerine bakış açısı

1) 1923-1932 dönemi: ülkenin bağımsız ekonominin ise bir milli tüketim ekonomisi olduğu evre.

2) 1932-1942 dönemi: Bu evrede, bürokrat burjuvazinin, ticari burjuvazisi ve de yabancı tekellerde birleşip yavaş, yavaş tekelci burjuvaziye doğru dönüşmeye başladığı evredir.

3) 1942 ile 1950 dönemi: Savaş yıllarında özellikle Saraçoğlu döneminde, Saraçoğlu yönetiminin fiyatları serbest bırakması, ülkede dört nal bir enflasyon yaratmış, Marshaall, Truman yardımları paravanası altında, Amerikan emperyalizmi ülkeye iyice girmiş ve yabancı sermayeye geniş imtiyazlar sağlamıştır. [Ülkenin Sömürgeleşme Sürecinin Başlaması] 4) 1950-1971 Dönemi: Bu yıllar ülkeye, Amerikan emperyalizminin ekonomisinden politikasına, kültüründen sanatına kadar damgasını vurduğu ve bizzat oligarşi içinde yer aldığı yıllardır. (Emperyalizmin içsel bir olgu haline gelmesi) Bu yıllarda emperyalist üretim ilişkileri ülkenin en ücra köşesine kadar egemen olmuştur” (age,sf 356-357)

“12 Mart darbesiyle birlikte, ülkedeki sınıflar kombinezonunda tam bir değişiklik olmuştur. Kökenini, Osmanlı Devleti’nden ve 25 yıllık cumhuriyet dönemi küçük-burjuva yönetiminden olan Türk ordusunun küçük burjuva devrimci geleneği artık son bulmuş, ordu doğrudan emperyalizmin ve oligarşinin sömürgeci politikasının aleti olmuştur” (age,sf 358)

9. DEVRİMCİ HAREKETLERİ DEĞERLENDİRME

İbrahim Kaypakkaya TKP/ML ’ nın TKP değerlendirmesi

“TKP, Mustafa Suphi Yoldaşın ölümünden sonra, kesin sağcı ve revizyonist bir çizgi izlemiştir. Partinin önderliğini ele geçiren Şefik Hüsnü, Kemalistlerden sosyalist devrim yapmalarını bekleyecek kadar Marksizm-Leninizm’den uzaklaşmıştır. Köylülerin devrimci rolünü asla kavramamıştır. Daima burjuvaziyle ittifak kurmaya çalışmış, silahlı mücadele yolunu reddetmiştir. Kemalist iktidarın azınlık milliyetlere yönelen zulüm ve baskılarını alkışlamıştır. Biz Mustafa Suphi yoldaşın ve onun önderliğindeki TKP’nin mirasçısıyız. ”(age,sf. 332).

İbrahim Kaypakkaya’nın THKO- THKP-THKC değerlendirmesi

“THKO,THKP-THKC iki küçük-burjuva akımıdır. Bunlar kitlelerin sınıfsal mücadelesinin yerine, bir avuç öfkeli aydın komploculuğunu geçirmek istedikleri için, ideolojileri her bakımdan, proletarya ideolojisine, Marksizm-Leninizm evrensel ilkelerine aykırı olduğu için komünist değillerdir.”(age-sf. 286)

“THKP-THKC ve THKO’nun bir bütün olarak ideolojileri ve politik çizgileri yanlıştır. İktidar mücadelesinin yerinin bizzat söz konusu eylemlerin almış olması (aç-İK) bu eylemlerin mücadelenin bel kemiğini teşkil ediyor olması yanlıştır, sakattır.” (age sf. 294)

Deniz Gezmiş THKO’nın THKP-THKP-C ve TKP/ML değerlendirmesi

“THKP-C, TKP-ML Kabaran maceracılığını, Troçkizm ve genel olarak “solun etkisi altında kalan siyasi hareketleri temsil eden örgütlerdir” (Yoldaş,s.3 sf. 52)(a 16) “Türkiye’de Marksist gelişmenin ve THKO’nun orijinalitesi, Marksist bir akımın ya da partinin ve Marksist teorik siyasi birikiminin hemen hiç olmadığı şartlarda, küçük burjuva ihtilalciliğin demokrat, anti-emperyalist ve ihtilalci mirasına sahip çıkan ama ideolojik-siyasi temelini reddedip eleştirerek bunun küçük burjuvaziye ait olduğunu ve revizyonizm ve Troçkizmden derinden etkilendiğini tespit ve ilan eden marksizmin,örgütsel alanda, bir küçük burjuva ihtilalci bir örgüt olan THKO’nun kendi özeleştirisi ve niteliğinin değişmesiyle Marksist bir örgüte dönüşmesi yoluyla gelişmesidir.” (Yoldaş-s,12 / agd.s.8. sf.25)

Mahir Çayan THKO’nın THKP-THKP-C ve TKP/ML değerlendirmesi yoktur.

10 DEVRİMİN NİTELİĞİ DEĞERLENDİRMESİ

İbrahim Kaypakkaya TKP/ML’nin Devrimin niteliği, özü, silahları, gelişme yönü değerlendirmesi

“Yarı-sömürge,yarı-feodal ülkelerde, feodalizme karşı yürütülen mücedele ile birbirine kopmaz bağlarla bağlıdır. Demokratik halk devriminin özü toprak devrimidir. Toprak devrimi, proletarya önderliğinde halk savaşı yoluyla başarıya ulaşır. Halk savaşı, özünde bir köylü savaşıdır.

Proletarya partisi, yoksul ve orta köylülere dayanarak köylülük bölgelerde silahlı mücadeleye girişmeli, buralardan kurtarılmış alanlar yaratmalı, bu kurtarılmış alanlar uzun süreli savaş (aç-İK) içinde genişletilerek buralardan büyük şehirler kuşatılmalı ve en sonunda büyük şehirleri de zaptetmek suretiyle ülke çapında siyasi iktidar ele geçirmelidir.

Proletarya partisi ve halk ordusu,bu uzun süreli savaş içinde adım adım inşa edilmelidir. Yine bu uzun süreli savaş içinde, feodalizme, emperyalizme ve komprador kapitalizme karşı,bütün halk sınıflarının; işçi sınıfının köylülerin,şehir küçük-burjuvazisinin ve milli burjuvazisinin birleşik cephe gerçekleştirmelidir. Bu birleşik cephe,işçi sınıfı önderliğinde,işçi köylü temel ittifakı üzerine kurulabilir.

Halk savaşının başarıya ulaşmasıyla ülke çapında kurulacak iktidar, bir burjuva diktatörlüğü değil, proletarya önderliğinde halk diktatörlüğüdür. Demokratik halk diktatörlüğü gerçekleştirildikten sonra, önderliği elinde tutan proletarya,yoksul ve aşağı-orta köylülerle birleşerek durmaksızın proletarya diktatörlüğünü gerçekleştirmeli ve sosyalizmin inşasına girişmelidir.” (age sf. 215-216)

Deniz Gezmiş THKO’nin Devrimin niteliği, özü, silahları, gelişme yönüne bakış açısı

“Milli Demokratik Devrim stratejisi, hareketimizin çizgisidir.” (Ortak Savunma,age sf. 570) “Bizler Amerikan emperyalizmine karşı mücadeleyi ilk şart gördüğümüz, bu işin de mutlaka silahla kazanılacağına inandığımız için silaha sarıldık ve mücadele ediyoruz.” (Ortak Savunma,age sf.575) “THKO, kırsal alanları ve şiddet politikasını temel alan politik mücadelesine devam edecektir.” (TDY/agd 2f. 22)

“Yurdumuzu Amerikan emperyalistlerinden ve diğer bütün emperyalist güçlerden temizlemek, hainleri yok etmek, düşmandan temizlenmiş, bağımsız, demokratik, mutlu ve özgür Türkiye’yi yaratmak, gerçek bir halk iktidarı kurmak.”(program/agd, sf 30)

“Emperyalizmin hegomanyası altında,yarı-bağımlı,az gelişmiş kapitalist bir ekonomiye sahip olan Türkiye’de devrim stratejisi milli demokratik devrimdir. Bazı arkadaşla adeta milli demokratik devrimin temel direği anti-feodal mücadeledir derecesine farkına varmadan milli demokratik devrimden uzaklaşıyorlar.” (TDY/agd,sf 21)(a11) NOT:Deniz Gezmiş(THKO)’nun görüşleri 1975’ten sonra şöyle değiştirilmiştir.

“Proletaryanın önderliğinde gerçekleşecek olan ulusal demokratik halk devrimimiz emperyalizmin boyunduruğunu kıracak,hakim sınıfların gerici diktatörlüğünü yıkacak ve demokratik halk diktatörlüğünü kurarak kesintisiz olarak proletarya diktatörlüğünü ve sosyalizme geçiş şartlarını hazırlayacaktır.

Devrimin iki temel görevinden emperyalizmin hegomanyasına son verilmesi ulusal, işbirlikçi hakim sınıflar gerici diktatörlüğünün yıkılması ise demokratik devrimin başarılmasıyla mümkündür. Ancak ulusal demokratik halk devriminin bu iki yönü birbirine sıkı sıkıya bağlıdır. Emperyalizmin hegomanyasına son verilmeden işbirlikçi hakim sınıfların gerici iktidarı yıkılamaz, çünkü emperyalizm bunları ayakta tutan güçtür. Buna karşılık ülkemizde emperyalizmin dayanağı bu sınıflara karşı halk kitleleri seferber edilmeden,gerici diktatörlük yıkılmadan ne emperyalizmin hegomanyası kırılabilir, ne de halk diktatörlüğü kurulabilir.” (Yoldaş,Bugün DDGÖT yazısı/agd s 64,sf 7)

“Marksist-Leninist yeni demokratik devrim (UDHD) tezi,yarı-sömürge,yarı-feodal ülkelerde proletaryanın komünist partisi önderliğinde,işçi-köylü temel ittifakına dayanarak ve halk savaşı yoluyla devrimci işçi köylü iktidarını kurmayı hedeflemektedir.” (Yoldaş,s.12-1971 sol hareketi THKO ve gelişmesi/P.bayrağı,s. 8,sf. 9)

Mahir Çayan THKP-THKC ’nın Devrimin niteliği, özü, silahları ,gelişme yönüne bakış açısı

“İçinde bulunduğumuz milli demokratik devrim mücadelesinde.”(age, sf 12) “Önce köylülük (aç-MÇ) sorunu üzerinde duralım niteliği,gereği milli demokratik devrim bir köylü

b.aydın

Devrim Haberleri

Alevi Haber ne için var?
Ankara Gar katliamında hayatını kaybeden Gülhan Elmascan'ın hikâyesi
Muzaffer Oruçoğlu’na kısaca yanıtım: Bu bir tacizdir – Arzu Demir
'Allahsız' deyip cenazesini yıkamadılar