Aydınlar, Demokrasi için Aydınlar Birliği Bildirgesi’ni ilan ederek karanlık yarınlara sürüklenen Türkiye’de aydınların çözüm olabileceğini belirttiler
Ülkenin çözümsüzlüğe sürüklenmesine karşı ‘dur’ diyen ülkenin ‘aydın’ yüzleri Demokrasi İçin Aydınlar Birliği Bildirgesi’ni ilan ettiler. Ülkede iktidarın var olduğunu ancak ‘muhalefetin’ olmadığını söyleyen aydınlar bu boşluğu kendilerinin doldurarak ülkede egemen olan karamsarlığı kırabileceklerini belirttiler.
Türkiye’nin kötü gidişatına müdahale etmek için dün Taksim Hill Otel’de bir araya gelen Türkiye’nin ‘Aydınlık yüzleri’ Demokrasi İçin Aydınlar Birliği Bildirgesi’ni yayınladılar.
Demokrasi İçin Aydınlar Birliği Bildirgesi’ni aralarında Gazeteci yazar Adnan Gerger, milletvekili Aysel Tuğluk ve Emine Ayna, Yönetmen Orhan Alkaya, Yazar Alaaddin Bilgi, Doç. Dr. Ahmet Haşim Köse, Prof. Dr. İbrahim Armağan, Prof. Dr. Mehmet Bekaroğlu, Prof. Dr. Rifat Okçabol, Şair Ahmet Telli’nin de bulunduğu 300 e yakın aydın, yazar, şair, bilim insanı ve milletvekili imzalarken basın toplantısına da aralarında Yazar Adnan Özyalçıner, Şair Sennur Sezer, Yazar Nuray Sancar, EMEP Genel Başkanı Levent Tüzel, yazar Üstün Akmen, SODEV Genel Sekreteri Mehmet Tüm, Tevfik Taş’ın da aralarında bulunduğu bir çok kişi katıldı.
Önemli olan insan vicdanına seslenebilmek
Bildirge okunmadan önce konuşan yazar Ahmet Say, Türkiye’de bir meclisin var olduğunu ancak bu iktidara karşı çıkacak muhalefetin olmadığını söyledi. Bu nedenle ülkede bir çözümsüzlük yaşandığını belirten Say, yaşanan çözümsüzlükte sözün aydınlara düştüğünü vurgulayarak, birlik olmaları gerektiğine dikkat çekti. Türkiye’deki karamsarlık havasını aydınların dağıtabileceğini kaydeden Say, “Önemli olan kıvılcım oluşturmak ve ortaya atabilmek” diye konuştu. Bu birlik meselesinin ise her şeyden önemli olduğunu söyleyen Ahmet Say, başlangıçta bazı eksiklerini yaşanabileceğini ifade ederek “Türkiye’de gündem sabahtan akşama değişiyor. Biz bu tarafa yetişemeyiz. Mesele bu gidişatta insan vicdanına seslenmek. Aydınlar bunu başarabilir” dedi.
‘Diyalog ortamına ve örgütlenmeye gereksinim var’
Nâzım Hikmet’in ‘Annelerin ninnilerinden spikerin okuduğu habere kadar...” dizeleri ile başlayan bildirgeyi okuyan Aydın Çubukçu, egemen sınıfların yararına politika yapanların çözümsüzlükleri, değişik görünümlere sokarak çözmüş gibi sunduğunu belirtti. Türkiye’nin can yakıcı temel sorunlarının bu aldatmaca içinde büyüdüğünü vurgulayan Çubukçu, “Aydınların sadece tedirgin edici, küçültücü gelişmelere karşı durabilmek için değil, ülkemizde ve dünyadaki özlemlerine erişmenin yollarını, yöntemlerini yaratabilmek için de açık bir diyalog ortamına, geniş bir örgütlenmeye gereksinim vardır” diye konuştu. Farklı kültürlerden, kökenlerden gelen aydınların bilim insanlarının oluşturacağı birliğin, emperyalist odakların vahşetine ve her türden sömürüye karşı dayanışmayı amaçladığını dile getiren Çubukçu, yekinip kalkmanın zamanı olduğunu vurguladı. Gereksiz bölünmelere, yapay karşıtlıklara ve pek çok saldırganlığa karşı işçi ve emekçi hareketinin güçlerini birleştirerek ilerlemeye çalıştığı bir dönemden geçildiğine de değinen Çubukçu, başkaldırmanın ve ışık olmanın zamanının geldiğine dikkat çekti.
“Özelleştirmelere, işsizliğe, mezarda emekliliği de içeren Sosyal Sigorta Ve Genel Sağlık Sigortası Yasası’na, kanlı çatışma ortamına karşı kitlesel eylemler yapılıyor; işçiler yoksul köylüler, emekçiler ve gençlik 2008’i ülkenin baharına dönüştürmeye çabalıyor” şeklinde konuşan Çubukçu, başlanmış ve yararı kanıtlanmış etkinliklerinin daha insanca bir gelecek için yenilenmesi, büyümesi ve yeni etkinliklere dönüştürülmesi gerektiğini kaydetti.
Gerici cephenin desteğine dayanıyorlar
Geniş eylemlerin ele aldığı ya da işaret ettiği sorunların çözülmemiş olarak ortada durduğunu ifade eden Çubukçu, emek ve özgürlük savaşımını ilerletecek bütünlüklü bir eylem planı yapmaları gerektiğinin zamanı geldiğini belirtti. Hükümet edenlerin emperyalist odaklara ve ülke içindeki gerici cephenin desteğine dayandığını vurgulayan Aydın Çubukçu, “Parlamento da ‘muhalefet olduğunu’ söyleyen düzen partileriyse 12 Eylül hukukuna sarılmış, şoven bir şehitseverlikle mevcut baskı sistemine sığınmış durumdalar. Oysa her iki taraf da aynı emperyalistçe düzenin değişik rengine boyanmış görünümleridir. Emperyalizm ve kapitalizm karşıtı açıdan bakılınca görünen budur’ dedi.
Neoliberal ekonomi, çözüm yerine kangrenleşmeye itilmek istenen Kürt sorunu ve ‘laiklik’ tartışmalarının geleceği belirsizleştirirken öte yandan da halk muhalefetini üzerinde bölücü etki yarattığına dikkat çeken Çubukçu, emek ve barış muhalefetinin birleşik, eş zamanlı bir kalkışma başlatması ve sorunların temelden çözümünde başarılı olunması için aydınların her zamankinden daha çok çalışmaları, etki gücü yüksek araçlar ve yöntemler geliştirmeleri gerektiğini söyledi.
Olmazsa olmazlarımız...
“Olmazsa olmazlarımız var: Türkiye demokratikleşmelidir... Demokratikleşme, işçi sınıfının budanan hakları yeniden kazanılır, emek yani özgürlükler yaratmak için iş ve örgütlenme özgürlüğüne erişirse gerçekleşir... Kürt sorununda inkardan ve şiddetten vazgeçilmesi dayatılırsa; on binlerce insanın ölümüne, maddi ve manevi yıkımlara, artan düşmanlıklara yol açan yaklaşımın, yerini çözüme bırakması sağlandıkça demokratik bir toplum için adım atılmış olur... Ülke, dünyanın bütün ülkeleriyle evrensel ölçütte eşit, adil ilişkiler kuracak düzeye gelmeli.... Bağımsızlık her alandaki emperyalist saldırganlığa, savaştan başka amacı olmayan üslere, devletler üstü tekellerin yağmalanmasına karşı iktidar ufku olan bir muhalefet olursa elde edilir...” diyen Çubukçu, özgür bir ülke için özgür bir ülke yaratmaları gerektiğini vurguladı.
“Ülkemizin doğası acımasızca kirletilip yok edilmekte, tarihi yağmalanmakta, ‘Kentsel Dönüşüm’ adı altında kentlerimizdeki farklı kültürler silinmektedir. Doğayı, çevreyi, tarihsel mirası korumayı ve demokratik kentleşmeyi ülkenin ‘olmazsa olmazları’ arasına sokmalıyız” şeklinde konuşan Çubukçu, sözlerine şöyle devam etti: “Birliğimizle sanat, bilim ve politika arasındaki yapay kopuşlara karşı sorumluluk bilincini yenilemeli ve yükseltmeliyiz. Zamanıdır...” (İstanbul/EVRENSEL)
Demokrasi İçin Aydınlar Birliği Bildirgesi’nin Çağrıcıları
Adnan Özyalçıner (Yazar)
Ahmet Say (yazar)
Prof Dr Arif Nacaroğlu
Dr. Ata Soyer
Aydın Çubukçu (yazar)
Bülent Habora (yazar)
Cavit Nacitarhan (yayıncı)
Prof. Dr. Cem Somel
Prof Dr. Cem Terzi
Cengiz Bektaş (Mimar, şair)
Gülsüm Cengiz (Şair)
Güngör Gencay (Şair)
İbrahim Çiftçioğlu (Ressam)
Metin Boran (tiyatro yönetmeni)
Prof. Dr. Murat Aslan
Mustafa Köz (Şair)
Nuray Sancar (Evrensel Kültür Dergisi)
Prof Dr. Onur Hamzaoğlu
Önder Çakar (senarist)
Yrd. Doc. Dr. Özgür Müftüoğlu
Ragıp Zarakolu (gazeteci)
Sennur Sezer (Şair)
Prof. Dr Şebnem Korur Fincancı
Prof Dr. Taner Timur
Tevfik Taş (Şair)
Tülin Tankut (yazar)
Üstün Akmen (Yazar)
Yılmaz Onay (Yönetmen, yazar)
Dr. Zeki Gül
EVRENSEL - 24 Mayıs 2008