Bölge il ve ilçelerinde devam eden ablukalara karşı açlık grevinde olan Alevi kurumlarının temsilcileri, Meclis’te Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ı ziyaret etti.
Aralarında Alevi Bektaşi Federasyonu (ABF) Genel Başkanı Baki Düzgün, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Başkanı (PSAKD) Gani Kaplan, Alevi Kültür Dernekleri Genel Başkanı Doğan Demir, Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Genel Başkanı Ercan Geçmez ve Alevi dedelerinin de bulunduğu heyeti, Demirtaş başkanlığındaki HDP heyeti ağırladı.
Burada konuşan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Alevi kurumlarının gösterdiği duyarlılığın çözümün yolunu bir kez daha gösterdiğini ifade ederek, şunları söyledi:
“10 KİŞİNİN KATLEDİLDİĞİ SALDIRIYA 3 SANİYESİNİ AYIRIYOR”
“Bir televizyon programında bir kadının ‘anneler ölmesin, çocuklar ölmesin’ söylemi üzerine hem program yapımcısı hem konuşmayı yapan hem de program sunucu hepsi terörist ilan edildi terör destekçisi ilan edildi. Bugün bizatihi cumhurbaşkanı ve başbakan tarafından ‘çözüm istiyoruz’ ve bu ‘katliamlara ortak olmak istemiyoruz’ diyen akademisyenler sözde akademisyen ilan edildi.
“10 kişi katlediyor onlarca yaralı var ülkenin cumhurbaşkanı buna 30 saniyesine ayırıyor ama bildiri yayınlayan akademisyenlere 10 dakika hakaret ediyor tehdit ediyor. Çünkü onun gözünde bu akademisyenler IŞİD’den daha tehlikeli. IŞİD tehdit değil, AKP’nin gözünde IŞİD bir tehdit değil, kimin için tehdit bizim için tehdit, kendisi için tehdit değil. Türkiye’deki muhalifler için, AKP’nin muhalifleri için tehdit. AKP IŞİD’i tehdit olarak görmedi görmüyor maalesef. Etkili bir mücadele yürütmüyor. Diyor ya, ‘Bizim için PKK eşittir IŞİD, PYD eşittir IŞİD’ diyor madem öyle PKK’yi terör örgütü olarak görüp ona karşı mücadele yürütüyorsun. Nasıl mücadele yürüttüğünü görüyoruz. Cizre, Silopi ve Sur’a bakın hükümetin terör örgütü olarak gördüğü bir yapıya karşı nasıl mücadele yürüttüğünü görüyorsunuz. Onun ismini bile ağzına alanı içeri atıyor. Tankla, topla şehirleri yakıp yıkıyor. ‘İsterse’ terörle nasıl mücadele edileceğini biliyor. Ne bebek tanıyor, ne bebek tanıyor, ne insan hakları, ne hukuk, ne ahlak hiçbir şey. Ne ölü, ne diri. Peki PKK ile IŞİD eşitse IŞİD’e karşı nasıl bir mücadele yürütüyor. IŞİD’in bütün dernekleri göz göre göre faaliyet yürütüyor. İstanbul’da Konya’da Antep’te Adana’da Urfa’da eleman topluyor, elemanları biriktiriyor Suriye’ye gönderiyor. Para topluyor yayın organları var web siteleri var. Cumhuriyet gazetesinin sorumluları içerde ama IŞİD yayını yapanlar rahatlıkla yayın yapıyorlar.
“PKK’YE YAPTIKLARININ YÜZDE 1’İNİ IŞİD’E YAP DA GÖRELİM”
“IŞİD ile PKK senin gözünde eşitse şu PKK’ye yaptıklarının yüzde 1’ini IŞİD’e yap görelim, inanalım sana. Yok ama. IŞİD onun tetikçisi. İçeride ve dışarda iş yaptırdığı vekaleten iş yaptırdığı tetikçisi kıyamazlar. Dolayısıyla hükümet bütün bu hatalarından vezgeçmediği sürece düzeltmediği sürece maalesef ülkemizde barış yakalamak kolay olmayacak. Hükümetin her şeyi ben bilirim en doğrusunu ben bilirim benim dışımda hiç kimsede konuşamaz doğrusunu bilmez tutumuzdan vazgeçmesi lazım. Bu ülkede Kürtler de doğrusu bilir Türkler de Aleviler de Sünniler de bilir. İnsanların kimliğine ideolojik duruşuna ve mezhebine inancına ibadetine göre sizler ayıramazsınız.
“KORKMAYIN; ‘BARIŞ’ DEMEKLE İNSAN OLURSUNUZ”
“Bir kişiye baskı yapmayı başardılar. Bütün televizyon programcıları, sanatçılar, aydınlar, yazarlar çıksın. Çok şey kaybetmezsiniz. Korkmayın. Barış demekle PKK’li olmazsınız, korkmayın; ‘çocuklar ölmesin demekle’ PKK’li, ‘terörist’ ve Kürt olmazsınız, korkmayın, insan olursunuz. Bir değil 100 kişi çıkın bunu söyleyin. Söyleyin bakın o zaman bu savaş politikalarını kimse yürütemez. Hükümet de yürütemez PKK de yürütemez. Barış çağrılarına iki tarafta cevap vermek zorunda kalır. Müzakere masasına dönmez zorunda kalır, süreç yeniden başlamak zorunda. Ama böyle kıvırarak ‘barış’ dedik diye çıkıp özür dileyerek ülkede kimse huzuru bulamaz.
“Bugün özür dileyenlerin yarın bu şiddetten yakınma hakları yok. Şiddetin parçası olmuşlardır artık. Artık bu savaşın bir parçası olmuşlardır; barışın değil. Barış, bedel ödemeyi gerektirir. Hükümetler geçmiş dönemde bugün grup toplantısında söyledik. Barış sözcüğünü ağzından düşürmüyorlardı. ‘analar ağlamasın’ onların sloganıydı. Hepimiz canı gönülden destekledik. Analar ağlamasın, evlatlarımız ölmesin. Çözüm sürecini bunun için destekledik. Bugün bir kişi çıktı bunu söyledi diye linç ediyorsa aynı hükümet biz barıştan yana mı olacağız güzlüden yana mı olacağız. Ahlaklı ilkeli duruştan yana mı olacağız. Ben yanmazsam sen yanmazsan nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa. O şiiri okurken herkes duygulanıyorda sıra yanmaya gelince niye kaçıyoruz. Özür dileyen program yapımcısı arkadaşa sormak istiyorum. Sevgili Beyazıt Öztürk o şiiri okurken duygulanırsın ama o şiirin gereğini yapmaya gelince küçücük bir risk üstleneceksin onu da yapmayıp ‘ben yanmayayım öteki yansın’ dersen karanlıklar nasıl çıkacak aydınlığa? Vazgeçmememiz lazım özgürlük mücadelesinden.”
‘ALEVİLERİN BU TUTUMU FAŞİZME KARŞI GÜÇLÜ BİR DURUŞTUR’
Demirtaş, devamla da Alevilerin başlattığı açlık grevi eyleminin faşizme karşı güçlü bir duruş cephesinin işareti olduğunu ifade ederek “Kürt’ün yanında olun demiyoruz, ezilenin yanında olun, kimliğine bakmadan. Sizler insanlığınızın gereğini yapıyorsunuz. Bütün Türkiye toplumuna örnek olmalı” dedi.
‘KATİLLERİ TANIYORUZ, LANETLİYORUZ’
ABF Genel Başkanı Baki Düzgün ise yaşananlar karşısında başlattıkları açlık grevi eyleminin bugün 14’üncü gününü geride bıraktığını söyledi.
Düzgün, “Bugün CHP ile Başbakan’la görüştük. Başbakan’a ’90 yıllık bir sorun bu, Kürtleri, Alevileri döverek bu sorunu çözemediniz’ dedik. Bu akşam Diyarbakır’a gidiyoruz. Bizim için çok önemli, her kim olursa olsun inancından, dilinden ötürü ölümü hak etmiyor. Ama maalesef insanlar dillerini özgürce konuşmak için, inançlarını özgürce yaşayabilmek için ölüyorlar. Sultanahmet’teki katliamda yaşamını yitirenlere rahmet, yaralılara şifa diliyoruz. Katilleri tanıyor, lanetliyoruz,” diye konuştu.
Ziyaretin ardından Alevi kurum temsilerinin bu gece Diyarbakır’a hareket ederek, bir dizi temaslarda bulunacağı öğrenildi. (İMC)