Halit Kakınç / AKŞAM
Alevîler’in hak arayışı beni heyecanlandırıyor. Sünnî kesimin duyarlı davranması da, ülkenin geleceği açısından umutlandırıyor. Hükümet yetkilileri, Diyanet yöneticileri ve Alevî ileri gelenleri, çözüm yolları için bir araya gelecek.
Diyalog Kapısı’nın açılması için, konunun muhataplarından 10 beklentim var:
1- Bu diyaloğu gerçekleştirecek olanlar-muhataplarınızın görüşlerini zorla değiştirmek değil-yaklaşımlarını tam olarak öğrenmek... Konumunuzu geliştirmek için masaya oturacağınızı unutmayın.
2- Diyaloğa, hem muhatabınızın sorumlu olduğu kitleyi hem de kendi cemaatinizi tatmin edecek sonuçlara varmak için oturduğunuz gerçeğini aklınızdan çıkarmayın.
3- Dürüst, doğru ve açık olarak başlayın. Geleneğinizden gelen katılıkları heybenizde taşımadan geleceğe yönelik ortak projeler oluşturun. Karşılıklı güven ortamı sağlayın. Güven olmadan, diyalog olmaz!
4- Kendi pratiklerinizi muhataplarınızın pratikleri ile karşılaştırmaktan kaçının. İdeallerinizi paylaşın. Bu idealleri ortak paydalarda buluşturun.
Eşitler Diyaloğu
5- Diyalog, dinamik bir araçtır. Derinleştirir ve yeni ufuklar açar. Gereksiz noktalara saplanıp kalmayın. Peşin engeller oluşturmayın. Görüşlerinizi tekrar gözden geçirmeye karşı çıkmayın. Muhataplarınızı dinleyin.
6- Diyalog, farklı değerlendirmelerle başlayacaktır. Normaldir. Farklılıklara kulak vermek ve saygı ile yaklaşmak, kendi geleneğinizden koptuğunuz anlamına gelmez.
7- Diyalog, ancak ve en iyi şekilde eşitler arasında (par cum pari) gerçekleşeceği için taraflardan hiçbiri, diğerini azınlık olarak görmemelidir. Muhatabınızın üzerinde, otorite ve baskı kurmaya çalışmayın.
8- Diyaloğa, bu ülkenin insanları... Laik Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşları olarak girin.
9- Kendi inanç geleneğinizin yorumu ve uygulamalarında, bugüne kadarki tabloyu, samimiyetle tahlil edin. Çizginizin tartışma götürmez doğruluğu gibi katı ve kesin bir hüküm, diyaloğu gereksiz ve daha da öte imkânsız kılar.
10- İnanç, mantık ürünü olmaktan ziyade, gönül meselesidir. Muhatabınızın kalbine ve ruhuna kulak verin.
Yesevî’nin torunları
Türk Toplumu’nun inanç hayatında rol oynayan - İslâm anlayışını şekillendiren iki önemli Türk Tarikatı vardır: Nakşibendîlik ve Bektaşilik. Bugün birincisi, Sünnî kesimin en ağırlıklı tarikatıdır... İkincisi ise Alevîlik çerçevesi içinde ele alınmaktadır.
Önemli olan nokta şudur: Her ikisi de 13. Yüzyıl’da yaşamış olan Türk Tasavvuf Hayatı’nın Pîr’i, Hoca Ahmet Yesevî’nin oluşturduğu Yesevîlik’ten filizlenmiştir.
Hz. Peygamber’den sonra - bundan daha birleştirici bir kök, daha bütünleştirici bir kaynak olabilir mi?
Yıllar önce türbesini ziyaret etme şerefini yaşadığım Hoca Ahmet Yesevî’den kaldığı söylenen bir dörtlük şöyle der: “Derviş olmayıp da neylesin, yapacak işi yok / Dervişlik taslar amma, halka verecek aşı yok / Ah vah diye bağırır, gözünde damla yaşı yok / Görünüşün derviş de, asla Müslüman olamadın!”
Yesevî’nin Torunları... Bu diyaloğu, Müslüman sıfatınıza yakışacak şekilde sonuçlandırın.
Halit Kakınç
AKŞAM - 26 Kasım 2008