Bizler hediyelik eşya satan esnaflar olarak 365 gün 16-19 Ağustos'ta yapılacak olan Hacıbektaş Veli Etkinliğini sabırsızlıkla bekleriz. Bu bizim 3-5 ay can suyumuzdur. Bu sene hediyelik eşya satan arkadaşları 16 Ağustos sabahı bir sürpriz bekliyordu. 16.08.2008 sabahı 8 sularında dükkanıma geldiğimde dükkanımın önüne barikat kurmuşlardı. Dükkanıma gireceğim giremiyorum. Polisler engel oluyor "giremezsiniz" diyor. "Neden" diye sorduğumda "cumhurbaşkanı gelecek" dediler. Kendi dükkanıma beni almadılar. "Sadece ismi yazılan bir kişi girebilir" dediler. Daha önce oğlumun ismi yazılmıştı. Şaşırmıştım. Dükkan benim deyince zorla da olsa girdim.Esnaf olarak iş yapamıyorsun ona mı yanarsın, insan hakları ihlali yapılıyor ona mı yanarsın, isim fişlemesi yapılıyor ona mı yanarsın, doğrusu şaşırmıştım. İlçenin kaymakamına telefonla ulaştığımda aynen şunu söyledi: "benim de gücüm yetmiyor yapacak bir şey yok" dedi. Onun yapacağı bir şey yoktu. Çünkü o devletin adamıydı, emirlere uymak zorundaydı.
Aynı anda kaymakamla kültür merkezi önünde yüzyüze geldik. O an ki öfkeyle "bu ilçeye cumhurbaşkanı yeni gelmiyor. halkından, esnafından korkan cumhurbaşkanı kime hizmet için geliyor. Bu alandan çok cumhurbaşkanı geçti. Hepsi halkla içiçe yürüdüler, korkuyorlarsa gelmesin" diye sert çıkıştım. Kaymakam bey "siz haklısınız benim yapacağım bir şey yok, beni aşıyor" dedi. Cumhurbaşkanının gelmesini stresli bir şekilde beklerken dükkanıma Habertürk, Show Tv ve Atv muhabirleri geldi. Bunlara: "bir demeç vereceğim, alırmısınız" dedim. "Neden" diye sordular, ben de "dükkanlarımızın kapalı olmasının yanlış olduğunu, Hacıbektaşa cumhurbaşkanının ilk defa gelmediğini, şimdiye kadar gelen cumhurbaşkanları döneminde dükkanların kapanmadığını" söyledim. Sessizce dönüp gittiler. Ben de arkalarından onların duyacağı şekilde "vaaah vah, medyanın gelmiş olduğu duruma bak" dedim. Bir tanesi döndü ve şunu söyledi: "senin söylediklerini çekeriz ama yine yayınlamazlar" dedi. Yani "biz emir kuluyuz" anlamına getirdi. İlerleyen saatlerde cumhurbaşkanı geldi. Ziyaret edip çıktığında alan bomboştu. Gözleri halkı arıyordu ama ortalıkta görevli polisler, korumalar ve medyadan başka kimseyi bulamadı. Müzenin etrafından etkinlik alanına gitti.
Esnafa yapılan bu uygulamaları görünce tören alanında da kendilerinin söz sahibi olacağını ve kürsüyü ele geçirdiklerini hissetmişti. Saat 11'e doğru vatandaşları alışveriş için bırakmaya başladılar. İşimin yoğunluğundan dolayı etkinlik alanına gidemedim. Etkinlikteki gelişmeleri öğrendiğimde "kürsü darbesi" yapılmıştı. Belediye başkanının Hacıbektaş'taki uygulamalarına baktığımızda "her şeyi ben bilirim ben yaparım" mantığının, değişik versiyonunu cumhurbaşkanlığı personeli Hacıbektaş etkinliğini "biz düzenleriz, biz yaparız" diyerek bir darbe yapmışlardır.
Sizler misafirsiniz böyle bir hakkınız yoktur ama o hakkı size verdiler. Cumhurbaşkanlığı özel müdürü "dostluk ve barış ödülü" almış kişiyi indirmesi tam bir skandal. Ödülü veren komitenin de olayı seyretmesi içler acısı bir durum. Ödülü verdikleri kişiye de, ödülü layık görüp veren komiteye de saygısızlık edildi. Dostluk ve barış ödülü verilirken uygulanan yöntem zalim, zulüm ve gaddarcadır.
Sayın cumhurbaşkanı aslnalı çeşmeden su içmekle olmaz, gittiğiniz yerlerde cumhurbaşkanı geliyor diye çoluğumuzun çocuğumuzun rıskıyla oynamayın. Halka 50 metre mesafede durarak halkın cumhurbaşkanı olunmaz. Ülkeye demokrasiyi, barışı, özgürlüğü, eşitliği söyleyerek getiremezsiniz. Bunların uygulamasını pratikte tüm toplumdaki insanlara aynı gözle, aynı düşünceyle yaklaşarak olabilir.
Şimdiye kadar Hacıbektaş Veli etkinliğinde yıllardır özgür olarak çalışan kürsüye hakaret edilmiştir. Bu tüm Aalevi-Bektaşi toplumuna, demokrasiye, özgürlüğe bir kara leke olarak geçmiştir. Hacıbektaş belediye başkanı kendi düşüncesinden farklı düşünen insanlara burada aslan kesilirken islamcı düşünen insanlara kedi olmuştur. Atatürkçülüğü hiç dilinden düşürmeyen belediye başkanı Zaman gazetesine demeç verebiliyor. Hacıbektaş'ta ki etkinlik alanını onlara teslim edebiliyor. Siz insanları şu düşünceden, bu düşünceden diyerek yanınızdan ayırırsanız geleceğiniz nokta bu olacağı belliydi.
Naci DANACI / Suluca Karahöyük Gazetesi
HACIBEKTAŞ - 22 Ağustos 2008