CHP’li Akdoğan’ın Dersim Soykırımı’nı meşrulaştıran sözlerine sert tepki

Bursa Dersimliler Kültür ve Dayanışma Derneği, Dersim Soykırımı’ın yıldönümünde CHP Milletvekili Orhan Sarıbal’ın yaptığı paylaşım üzerinden esi CHP Bursa İl Başkanı Gürhan Akdoğan’ın soykırımı meşrulaştıran ve Seyit Rıza’yı isyancı diye nitelendiren açı

CHP Bursa Milletvekili ve PM Üyesi Orhan Sarıbal’ın Dersim Soykırımı’nın yıldönümünde ,”Unutmadık, asla unutmayacağız! Dersim Katliamı’nda yitirdiğimiz canları saygıyla anıyorum” paylaşımı çokça gündem olmuş ve ırkçı çevreler tarafından Sarıbal’a yönelik linç kampanyası başlatılmıştı.

Eski CHP Bursa İl Başkanı Gürhan Akdoğan, milletvekili Orhan Sarıbal’ın sözleri üzerinden sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “Kim olursa olsun, kimse, hele hele hiçbir CHP’li, tüm arşivler ortada iken,1930’larda yaşanan acı olayları, Koçgiri isyanını, Nasturi isyanını, Mustafa Kemal Atatürk’e ve kurulan Cumhuriyete başkaldıran Şeyh Said’i Seyid Rıza’yı görmeyerek, Atatürk’ü katliamla veya bunu ima ederek suçlayamaz. Evet o dönemde acılar yaşanmıştır ama başta İngilizler olmak üzere emperyalistlerin teşviki ve silahlandırmasıyla onlarla iş birliği içinde bölünmez bütünlüğümüze Cumhuriyete karşı isyan edenleri görmezden gelerek böyle bir algı yaratamaz Cumhuriyet dönemindeki il isimlerini başka odaklara mesaj vermek için bile değiştiremez. Özelliklede Atatürk’ün kurduğu partiden milletvekili olup da bu paylaşımı yapamaz” ifadelerini kullanmıştı.

Bursa Dersimliler Kültür ve Dayanışma Derneği, eski CHP Bursa İl Başkanı Gürhan Akdoğan’ın bu tartışma üzerinden Dersim Soykırımı’nı meşrulaştıran ve Seyit Rıza’yı İngilizlerin ayaklandırdığı isyancı olarak nitelendiren sözlerine tepki gösterdi.

Dönemin Malatya Milletvekili olan İhsan Sabri Çağlayangil’in, “Mağaralara iltica etmişlerdi. Ordu zehirli gaz kullandı. Mağaraların kapısının içinden bunları fare gibi zehirledi ve yediden yetmişe o Dersim Kürtlerini kestiler” sözlerinin hatırlatıldığı açıklamada, bütün gerici faşist iktidarların halklara karşı uyguladıkları soykırım politikalarına karşı haklı ve meşru bir zemin hazırlamaya çalıştığına vurgu yapıldı.

Açıklamada, “Onlar ne kadar gerçekleri inkar etmeye, faşist ve ırkçı zihniyetlerini kusmaya devam ederlerse etsinler bizler gerçekleri haykırmaya devam edeceğiz. Onlar ellerinde cetvellerle kafatası ölçen, ellerine kan bulaşmış, ırkçı, tek tipçi, faşist geleneğin takipçileri iken bizler ise mazlumların yanında, zulme karşı duran, bedeli canımız da olsa doğruyu savunanların takipçileri olacağız” ifadeleri kullanıldı.

Açıklamada şunlar kaydedildi:

“İDEOLOJİK MAYALARI IRKÇI OLANLAR LİNÇ KAMPANYASI BAŞLATTI”

CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal’ın 4 Mayıs Dersim Katliamı’nı  Anma Günü’ne ilişkin olarak “Unutmadık, asla unutmayacağız! Dersim katliamında yitirdiğimiz canları saygıyla anıyorum” şeklindeki sosyal medya paylaşımı bir kez daha Dersim’le ilgili tartışmaları alevlendirmiştir. Farklı siyasal oluşumlar içerisinde olmalarına rağmen ideolojik mayaları aynı olan inkarcı, ırkçı ve faşist gruplar harekete geçip bir linç kampanyası başlattı. Bu vesileyle bir kez daha gördük ki Onur Öymen gibi resmi ideolojinin bakış açısıyla olaylara bakan tek tipçi, ırkçı anlayış güçlü bir şekilde toplum içerisinde ve çeşitli siyasal partilerde mevcudiyetini korumaya devam ediyor.

“GERÇEKLER İNKARCI VE İMHACILARIN İDDİA ETTİĞİ GİBİ MİDİR?”

Gürhan Akdoğan paylaşımında özetle; Dersim’de yaşananların devletin bölünmez bütünlüğüne ve Cumhuriyet’e yönelik kasıt ve isyan olduğunu, devletin de bunun gereğini yaparak isyanı bastırdığını ve bir katliamdan söz edilemeyeceğini yazmıştır. Yani resmi ideolojinin açıklamalarını tekrarlayıp bunun aksinin de özellikle devletin kurucu partisi olan CHP içerisinde birileri tarafından dillendirilmesinin kabul edilemeyeceğini belirtmiştir.

Peki gerçekler bu inkârcı ve imhacı zihniyetin iddia ettiği gibi midir?

Biz Dersimliler bu katliamdan sağ kurtulanların anlattıklarıyla büyüdük. Olayı bizzat yaşayanların tanıklıkları, katliam esnasında devletin ve kolluk kuvvetlerinin çeşitli kademelerinde yer alan asker ve bürokratların anlatımları, gün yüzüne çıkan tarihi belgeler ve toplu mezarlar dururken bu gerçek ne kadar inkar edilebilir?

“İHSAN SABRİ ÇAĞLAYANGİL’ İN AÇIKLAMALARI İTİRAFTIR”

O dönem Malatya Milletvekili olan İhsan Sabri Çağlayangil, “Mağaralara iltica etmişlerdi. Ordu zehirli gaz kullandı. Mağaraların kapısının içinden bunları fare gibi zehirledi ve yediden yetmişe o Dersim Kürtlerini kestiler.” demiştir. Bu yaşanılan katliama dair itiraf değil midir?

Bizler biliyoruz ki Dersim’de tarihin görmüş olduğu en acımasız ve en vahşi katliamlarından biri yaşandı. Öyle ki Sabiha Gökçen’e verilen Dersim’in bombalanması görevinde onun ekibinde yer alan Muhsin Batur “Anılar ve Görüşler” kitabında Dersim’de yaşanılan katliama ilişkin olarak bunların çok üzücü olaylar olduğunu ve yaşantısının bu kısmını anlatmak istemediğini belirtmektedir. Buradan da anlaşılıyor ki içeresinde yer alanları dahi dehşete düşüren bir katliamdır Dersim Katliamı. Yine Dersim Katliamı sırasında albay olan Hulusi Yahyagil, “1938’de bizi Dersim isyanını önlemeye ve bastırmaya memur etmişlerdi. İsyan dedikleri şey de bazı dağ köyleri o yıl vergi vermemişti. Bize verilen emir ise tek kelimeydi: İMHA.” Vergi vermedikleri için yok etmek! Bu düşünceyi, bu uygulamayı kim yapabilir? Zorbalar ve insanlık suçu işleyenler. Ebetteki vergi hususu bu işin bir yönü idi. Gerçek neden Dersim’i Türkleştirmekti. “Ben kıta komutanıydım. Bize verilen emir “Canlı hiçbir şey bırakmayın” şeklindeydi.

“AMAÇ DERSİM’İ SÜNNİLEŞTİRİP TÜRKLEŞTİRMEKTİ”

Evet, biliyoruz ki katliama katılanların da ifade ettiği gibi niyet etnik ve inançsal olarak farklı olan Dersim’i katliam ve sürgünlerle yok etmek, asimile etmek ve bunun sonucunda da Sünni Türk yapmaktı. Dersim’e ilişkin hazırlanan tüm raporlarda Dersim’in Kızılbaş inancı Türklüğe düşman olarak görülmüş ve bunun yok edilmesinin gerekleri belirtilmiştir. Yani bu inkarcı ve imhacı zihniyetin belirttiği gibi ortada bir isyan hadisesi yoktu. Devlet 1936 yılında Dersim’de silah toplama kararı almış ve JUK’un  (Jandarma Umumi Komutanlığı) raporuna göre Dersim aşiretlerinin elinde 9.070 adet silah bulunmakta olup bu silahların 7.880 adeti Dersim halkı tarafından teslim edilmişti. İsyana niyeti olan bir halkın silahlarını kendi isteğiyle teslim etmesi mantıklı mıdır sizce? Ayrıca yüzbinlerce kişiye, uçak ve toplara sahip bir orduya karşı bir kaç tüfeğin başarı şansı olabilir mi?

“İNKARA KARŞI GERÇEKLERİ HAYKIRMAYA DEVAM EDECEĞİZ”

Bütün gerici faşist iktidarlar halklara karşı uyguladıkları politikalarına haklı ve meşru bir zemin hazırlamak isterler. Bunun için amaçlarını evrensel değerlerin ve kavramların içine yedirerek etkili biçimde sunmaya çalışırlar. Amerikan emperyalizminin Irak işgalinin gerçek amacını gizlemek için uydurduğu “kimyasal silah bulunduğu” yalanı gibi Libya’da Afganistan’da ve Suriye’de de yapılan hep aynıydı ve milyonlarca insan katledilip yurtlarından koparıldı. Şimdi aynı şeyi İsrail siyonizmi Filistinlilere yapıyor. Kendisine roket atıldığını ya da başka bir gerekçeyi kullanıp insanları katlediyor. İşte Dersim katliamına gerekçe uyduranların durumu da bunlarla aynıdır. Onlar ne kadar gerçekleri inkar etmeye, faşist ve ırkçı zihniyetlerini kusmaya devam ederlerse etsinler bizler gerçekleri haykırmaya devam edeceğiz. Onlar ellerinde cetvellerle kafatası ölçen, ellerine kan bulaşmış, ırkçı, tek tipçi, faşist geleneğin takipçileri iken bizler ise mazlumların yanında, zulme karşı duran, bedeli canımız da olsa doğruyu savunanların takipçileri olacağız.

Dersim halkını derinden üzen bu ırkçı açıklamaları kınadığımızı, bütün mazlumların yanında olacağımızı ve onların sesi olmaya devam edeceğimizi buradan herkese duyuruyoruz.”

PİRHA/İZMİR

Alevi Haber Haberleri

AABF’ye karşı ‘hakkını arayan’ Beyhan İpek’ten çağrı!
Alevilik ve Kızılbaşlık
"Alevi ocakzadeler siz Evladı Resulsunuz, Seyitsiniz" diyerek kandırılmışlardır
HEDEP Vekili 'fırıldak' Celal Fırat'tan Tolga Sağ'a HEDEP kıyağı