PSAKD Çerkezköy Şubesi 30.Yılında 1978 Maraş katliamını Anma Etkinliği düzenledi.
Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Çerkezköy Şubesi 21.12.2008 tarihinde 1978 Maraş Katliamı anma etkinliği düzenledi. Dernek Başkanı Mehmet Özdemir yaptığı açılış konuşmasında, Maraş Katliamının üzerinden 30 yıl geçtiğini ve bu katliamda sorumluluğu bulunanların ya hiç yargılanmadan kurtulduklarını ya da göstermelik dava dosyaları ile yargılanıp (!) beraat ettirildiklerini açıkladı.
Çünkü Maraş katliamı tasarlanırken senaryonun en önemli parçası katliamcıların önce izole edilmesi, sonra bu izolasyon yardımı ile ’’suçsuz ilan edilmesi’’ idi.
Katliamcıların amacı, 12 Eylül askeri darbesine zemin hazırlamanın yanında, halklar ve inançlar bahçesi olan Maraş’ta Alevi, solcu, demokrat insanları kıyıma uğratmak ve sağ kalanları da baskı, sindirme, korku psikolojisi ile göçe zorlamaktı. Böyle büyük ölçekli bir senaryonun devletin derin güçlerinden icazet alınmadan yapılması mümkün değildi. Zaten katliamda baş aktörün ‘‘ DERİN DEVLET ‘‘ olduğu yıllar sonra Başbakanın çekmecesinden çıkan ‘‘bilgi notu‘‘n da ortaya çıkmadı mı?
’DERİN DEVLET’’ ANLAYIŞI
Sivas’ta 33 Canımızın yakıldığı katliam için ‘’ Biz Sivas’taki şeriatçı örgütlenmenin gücünü ve herhangi bir kalkışmada ne kadar sürede kontrol altına alınabileceğini görmek istedik. Ama ipin ucu kaçtı, saldırganlara hâkim olamadık.’’ Diyen ‘’DERİN DEVLET’’ anlayışı tarih boyunca gerici, şeriatçı, faşist güçlerle kol kola idi. Madımak katliamından 15 yıl önce Sivas’ta ve Çorum’da idi. Zira bu anlayışın var olma sebebi, yaşamsal dayanakları ve hizmet amacı karakteristiğini ayan beyan ortaya koymaktadır.
Baba ishak ve Yarenleri’nden, Yol ulumuz Pir Sultan Abdal’a Deniz Gezmiş’e, 12 Yaşında semah dönmek için gittiği Sivas’ta yakılan Koray Kaya’dan, 12 Yaşında 13 kurşunla Doğu’da öldürülen Uğur Kaymaz’a kadar yaşanan tüm cinayet ve katliamların sorumlusu aynı güçlerdir. Aynı güçler son günlerde İstanbul ve Ankara’da 11 tane camii yakarak geçmişteki kontrgerilla senaryolarını yeniden yazmaya çalışıyorlar. Ancak bizler demokrasi, özgürlük ve insan haklarından yana kişi ve kurumlar olarak bu oyunu bozmaya kararlıyız. Bizler bu bilinçle 19 Aralık cezaevlerinde devrimci demokrat tutsakların katledilmesini protesto ediyoruz. Bu katliamlarda yaşamını yitiren tüm tutsakları saygıyla anıyoruz. Bu ve benzeri katliamları gerçekleştiren tüm karanlık güçler halkın tüm kesimlerinin örgütlü mücadelesi ile yenileceğini düşünüyoruz. Bu organize güçleri örten perde, gelip geçen çeşitli hükümetler ve şu anda iktidarda bulunan AKP Hükümeti tarafından özenle korunmuştur. Açılmamıştır.
Yaşatılan bu katliam ve vahşetlere karşın katliamları yapanlar değil, katliamları gündeme getirenler suçlu görülmekte ‘’yarayı kaşımayın, tarihi tarihçilere bırakın.’’ Gibi kurnazlıklarla katliam ve katliamcılar unutturulmaya çalışılmaktadır.
Kuşkusuz, katliamda yitirdiğimiz canlar yüreğimizde karanlığa bir ışık olamaya devam ediyorlar. Ama artık karanlığa ışık tutmak bedenlerin ateşlerde külleşmesiyle değil; bilimle, teknikle, akılla olmalı…
Bunun için geçmişte yaşanan katliamları unutturmayarak, katliamların yenilemesini önleyerek, farklılıkların zenginlik olduğu bilincini beyinlere kazıyarak ve hepsinden önemlisi vicdanlarımızla, geçmişimizle, ayıplarımızla, suçlarımızla yüzleşerek ışığı çoğaltmalıyız.
Bu nedenle Maraş’ta insanlık dışı kıyımın vicdanlarımızda yarattığı utancı hep birlikte temizlemek gerektiğine inanıyoruz. Madımak’ın toplumsal belleğimizde açtığı yarayı da demokrasiye, insan hak ve özgürlüklerine, eşitliğe çok kültürlülüğe inanan kesimlere sarabileceğimizi biliyoruz. Katliamlarla yüzleşmenin ve gerçek faillerin bulunmasının gerekliliğine inanıyor, Maraş’ın unutulması halinde farklı kimlik inançtaki her insanın can ve mal güvenliğine yönelik tehditlerin artarak devam edeceğini görüyoruz.
Türkiye, geçmişindeki bu utancı temizlemek, geleceğini de aydınlatmak zorundadır. Bizce bunun çözümü katliamın gizli arşiv belgelerin açıklanması, karanlıkta kalmış gerçek faillerinin bulunması ve Alevilerden özür dilenmesidir. Yeni katliamlar yaşamamak için Maraş’ın unutturulması yönündeki, girişim çabalara set çekmek, toplumun ve devletin yüzleşmesi sağlamak bu açıdan önem taşımaktadır.
Pir Sultan Abdal Derneği kararlı bir şekilde bir arada yaşama kültürünü tahrip eden karanlıkta kalmış bütün katliamların aydınlığa kavuşturulması için mücadele veriyor ve laikliği, bireyin ve emeğin özgürleştirilmesini, devletin demokratikleştirilmesini savunan güçlerle omuz omuza olmayı önemsiyor. Vereceğiniz desteğin, farklı kültürlerin ve inançların bir arada yaşayabileceği bir Türkiye özleminin gerçekleşmesine katkı sunacağını, Maraş katliamını unutturmak isteyen çevrelere etkili bir cevap olacağına inanıyoruz.
21.Yüzyıl insan hakları, özgürlükler ve bilim çağı olmalıdır. İnsan hakları, özgürlük ve bilim gibi kutsal değerlere ve katliamlarda yitirdiğimiz canlarımıza, yaşam ve varlık gerekçemiz olan kültürümüze saygının bir gereği olarak diyoruz ki; Devletin derin çekmecelerinde gizli arşivler açılmalı, katliamların yaşayan tanıkları dinlenmelidir. Arşivlerin, yaşayan tanıklarının ışığında katliamda suçu, hatası ve ihmali bulunan birey ve kurum her kim varsa evrensel hukuk verileri çerçevesinde yargılanmalı, gerekli cezalar verilmelidir.
Açılış Konuşması bittikten sonra o dönemde yaşanan olaylar ile ilgili bir Belgesel izletildi. Hemen ardından Dernek başkanı Mehmet ÖZDEMİR Katliamın bilânçosunu açıkladı.Okunan şiir ve türkülerden sonra kısa bir söyleyişi yapıldıktan sonra Dernek Başkanı Mehmet ÖZDEMİR Katılan tüm canlara teşekkür etti.
HABER VE FOTO : Caner HAN / Trakya Gözlem Gazetesi