Cemal DİNDAR : 2 Temmuz Kitabesi

Cemal DİNDAR : 2 Temmuz Kitabesi Üzerine bin düşünülesi mevzudur. 2 Temmuz’da Alevilere, onlarla birlikte aydınlara yönelik sindirme...

Cemal DİNDAR : 2 Temmuz Kitabesi

Üzerine bin düşünülesi mevzudur. 2 Temmuz’da Alevilere, onlarla birlikte aydınlara yönelik sindirme hareketinin vahşet düzeyinde çıplaklığını yaşamıştık. Yaşamak, yazmak istediklerim bir yana, otuzlu yaşlarımın son demlerini sürüyorum; yanım yörem zaman geçtikçe çocuklarla, yeğenlerimle bir çocuk bahçesine döndü.

Bir vicdansızlık ki o çocuk bahçesine mayın döşenmiş olmasından her geçen gün biraz daha endişeleniyorum. Öylesi tuhaf zamanlar; etik diye ağzını açanların üçüncü cümlesi bir ahlaksızlığa perde oluyor, demokrasi sözünü sakız haline getirmiş olanlar farklılıkları vurgularken ve biz de hayran hayran dinleme çabasına girmişken bir bakıyorsunuz birlikte yaşama olanaklarını duyuran her kelimeye öfkeleniyorlar.

2 Temmuz’da insanların ömürlerinin ateşle ve dumanla boğulduğu yerde yine ateş yanıyor, yine duman tütüyor ve bazıları o kebapçıda kebap yiyebiliyorlar. Başkasını bilemem beni epeydir en çok ürküten şeylerden biri hazım sorunu yaşamayan midelerin bu ülkede giderek artması. Et kokulu bu iğrenç metaforun her gün tekrarlanması toplumsal barışı tehdit etmiyor da oranın müze olması tehdit edecek öyle mi? Kötülüğü toplumsal rıza ile gerekçelendirmek, açıklamak topluma yapılabilecek en büyük kötülük değil mi?

O dönem hiçbir itirazı olmayan, üstelik eylemin ideolojik ortakları, akrabaları oldukları şüphe götürmeyenlerse Tevfik Fikret’in güzel deyişiyle bir “han-ı iştaha” içinde patlayıncaya kadar hepimizin rızkına göz koymuş durumdalar. Öyle bir kötülük ki; gelecek kuşaklara niza bırakır, kendi kuşağına kibirle saldırıyor.

Bir de, sahi bir zamanlar, o zamanlar CHP’yi bir ‘Alevi partisi’ olmaktan kurtarma çabasını öncelikli siyasi vazifelerden biri haline getirmiş olanlar kimlerdi?

*

2 Temmuz’un ertesi Sivas semalarında Sırp uçakları tahayyül eden o sol sapkınını, sağ çarklıyı kim unutabilir!..

*

Üzerine bin düşülesi mevzudur. Zalim mağduru oynuyor, mağdur olmuş olanlar kanayan yerleriyle nasıl baş edeceğini bilemiyor. Cumhuriyet’i karşılarına alıp travmadan söz edenler, dayandıkları ortodoksinin bu topraklarda seksen beş değil, sittinsene değil, bin yıl Alevilere ne yaşattığını bir kez düşünmüş müdür, acaba?

*

Dertler Osmanlı’dan başlatılır. Baba İshak ne olacak? Hızır İlyas ne olacak? En baba tarihçilerimizin bile öğünerek anlattıkları Anadolu’nun İslamlaştırılması rolünün Selçuklular dahil, I. Selim iyi bilinir, gerçekte Anadolu’nun Sünni ortodoksiyle donatılmasıyla ilgisi hala devam etmiyor mu? Belki de Cumhuriyet bu ideolojik rolle hesabı kesmediği için, mesela Hristiyan Türkleri mübadele konusu yaptığı için de, rolün esas sahipleri şimdi iktidarda değiller mi? Mevlana, bir medeni, bir şehirli olarak “Ne olursan ol, gel” diyor. Cenazesinin kurumsallaşmasını tamamlamış her dini cemaatin, Konya’daki Müslümanlar evet, ama Hıristiyanların, Yahudilerin de yasa katılımıyla gerçekleştiği biliniyor. Fakat bu çağrının göçebe ve elbette Alevi Türkmenleri kapsadığının çok şüpheli olduğu da ayrıca biliniyor.

*

Seherde ağlayan bülbül, sen ağlama ben ağlayım.

Pir Sultan orada asılır. Veysel körlüğü çığlığa dönüştürür. Gemerek’te yollar çevrilir.

*

İki binli yıllar bu vicdansızlıkla akıp giderken ithal türkologlarla yıllarca idare etmiş milliyetçiler Alevilerin ‘öztürk’ olduklarını keşfediliyorlar.

Maraş Maraş derler de şu kanlı Maraş

Kızıl kan içinde can veren kardaş…

*

Türkiyem, doğmuşum, beşikte höllüğüne yatırılmışım, mezarımda senin toprağın olacak.

Hamiş: Bu yazı son cümleyle iki gün önce bitmişti. Tekrar okuduktan sonra kavradım. Esaslı bir Anadolu travması duymak isteyenlere bu son cümle şiddetle tavsiye edilir. Soylar boyu incindiğin toprağa-coğrafyaya aşk haliyle…

CEMAL DİNDAR
GERÇEK GÜNDEM - 1 Temmuz 2008

Makale Haberleri

Ölümsüz bir analiz olarak: Büfeci İslamı - Ufuk Güldemir
Ali mi Aleviliği, Alevilik mi Ali'yi yarattı?
Şebnem Korur FİNCANCI yazdı: Aralık 78
Alevi düşmanlığı yapan Rabia Mine'ye PSAKD yöneticisinden cevap
Din ortaklığının kitle kontrol silahı : Korku