Çorum’un Osmancık İlçesin’de bulunan Koyunbaba Türbesi’nin camiye dönüştürülmesi konusunda Çorum İdare Mahkemesinde açılan davanın reddedilmesi üzerine karara karşı Danıştay nezdinde temyiz yoluna başvuru yapılmıştı. Ancak Danıştay 10.Hukuk Dairesi iki cümleyle gerekçe yazarak temyiz talebini reddetti.
Konuya ilişkin Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Çorum Şube Başkanı Nurettin Aksoy ve davanın Avukatı Doğan Öksüz ile konuştuk.
“4 YIL SÜREN DAVAMIZ İKİ CÜMLEYLE REDEDİLDİ”
Osmancık Koyunbaba Türbesi’nde yüz yıllardır Alevi-Bektaşi geleneklerinin yürütüldüğünü, insanların orada kurbanlarını tığladığını ve cemlerin yapıldığını hatırlatan HBVAKV Çorum Şube Başkanı Nurettin Aksoy, sürece ilişkin şu bilgiler paylaştı:
“Koyunbaba Türbesi’nin asıl ismi Seyit Ali Sultan’dır. Yüz yıllardır bu gelenekler orada yaşatılıyor. Son yıllarda Vakıflar Genel Müdürlüğü oraya bakım amaçlı el koyduğunda cemaatler orayı mekan tutu. Osmancık’ta Alevi toplumu olarak bir araya geldiğimizde AKD’nin buluşmasında bir araya geldiğimizde bir cem ihtiyacı duyduğumuzda Koyunbaba’nın o şekilde devam ettiğini farkına vardık ve taleplerimiz oldu. Tarikat orayı boşalttı bu sefer de Tokat Bölge Müdürlüğü’ne talebimizi ilettik fakat bizim taleplerimiz iki sene sürmesine rağmen Kayunbaba’da bir mahalle muhtarının ve mahalle sakinin verdiği dilekçe 13 gün içinde sonuçlandı ve orası camiye dönüştürüldü. Yani Koyunbaba’daki aşevi ve cemevimiz camiye dönüştürüldü. Biz Çorum Bölge İdare Mahkemesi’ne başvurduk. Mahkeme oldu ve biz kaybettik. Daha sonra Danıştay’a müracaat ettik. Danıştay davamız yaklaşık 4 yıl bekletildi. Bu bekleme neticesinde de geçen hafta iki cümlelik bir sebeple bizim talebimiz reddedildi.”
AKSOY: BÜYÜK BİR ASİMİLASYON VAR, BİR KORKU HAKİM
6 bine yakın Alevi nüfusu olan Osmancık’ta Alevilerin kendilerini ifade edemediğini kaydeden Aksoy, “Büyük bir asimilasyon var. Orada bir dernek bile kendini toparlamıyor, bir korku hakim olmuş. İnsanlar kendi dergahlarına sahip çıkamıyor. 26 caminin ve bir o kadar da kuran kursunun olduğu bir bölgede bir tek Alevilere ait Koyunbaba Dergahı’nın dahi Aleviler tarafından kullanılmasına tahammülleri yok” dedi.
“ÇAĞRILARIMIZ KARŞILIK BULMUYOR”
Aksoy, yapacağı çağrılarının karşılık bulmadığını, asimilasyonun hızla devam ettiğini ve eğitimin de bu sisteme dahil olduğunun altını çizerek, “Alevi inancının geleceği üzerinden çocuklarımızı, inancına sahip çıkacak ya da bilinçlendirecek bir duruma daha sıkı sarılmamız, sahiplenmemiz gerekiyor” dedi. Aksoy, bu davanın takipçisi olacaklarını belirterek, “Bizler bunun karşısında sessiz kalmamamız gerekiyor. Koyunbaba sahipsiz değildir onun davasını, mekanını elde etmek için mücadele edeceğiz” dedi.
Davanın hukuki sürecini ise Avukat Doğan Öksüz değerlendirdi. Koyunbaba Türbesi’nin 2013-2014-2015 yıllarında taraflarına tahsisi konusunda Vakıflar Bölge Müdürlüğü’ne ve Diyanet İşleri Başkanlığı’na dilekçe verdiklerini hatırlattı.
“KONU ALEVİLER OLUNCA İKİ CÜMLEYLE SOMUT BİR GEREKÇE SUNMADAN REDDEDİLDİ”
2016 yılında Danıştay’a yaptıkları başvurunun 4 yıl sürdüğüne dikkat çeken Aksoy, “Aradan 4 yıl geçtikten sonra Danıştay 10. Dairesi ilgili 2016/2651 esas sayılı kararı ile sadece 2 cümleyle ‘idari yargılama usul kanunu 49. Maddede belirtilen temyiz sebepleri bulunmamaktadır’ şeklinde iki cümleyle bizim temyiz talebimizi reddetti. Burada biz 4 yıl sadece bu iki cümleyi yazmak için bekletilmesinde bir kasıt arıyoruz. Bizim netice AİHM’ye gitme sürecimizin önünde bir engel. Bu iç hukuk yolunu tüketmemiz gerekir. Maalesef 4 yılı biz Danıştay’da boş yere harcamış olduk. Özellikle 10. Hukuk Dairesi Ayasofya kararında din ve vicdan hürriyetinden demokrasiden tarihe saygıdan bahsederken konu Alevilerin inanma hakkı olduğunda ise maalesef sadece iki kelimeyle somut bir gerekçe sunmadan bizim bütün iptal ya da temyiz gerekçelerimize tek tek cevap vermeyi dahi gerek görmeden 2 cümleyle bizim talebimizi reddetmiş gözüküyor” diye konuştu.
“BİZİ AVRUPA MAHKEMELERİNE MAHKUM EDECEKSİNİZ”
İç hukuk yollarını tüketmek için tekrar başvuru yaptıklarını kaydeden Öksüz, dilekçede, ‘Biz burada artık İnsan Hakları Mahkemesi’ne giden hukuk mücadelemizdeki bir engeli daha ortadan kaldırmak için başvuruyoruz. Bizi anlaşılan odur ki yine Avrupalılara mahkûm edeceksiniz. Biz bunu kendi içimizde halletmek isterdik” ifadelerini kullandığını söyledi.
“KOYUNBABA TÜRBESİ ŞU ANDA CAMİ”
Koyunbaba Türbesi’nin Aleviler için önemine vurgu yapan Av. Öksüz, şunu söyledi:
“Osmancıkta 26 cami var, Onlarca mescitte Kur’an kursu var ve Alevilerin de tek bir dergâhı var orada. Sadece Osmancık Alevileri değil, Çorum, Tokat, Amasya, Samsun bütün bölge Alevilerinin çok önemli bir inanç merkeziydi orası. Tıpkı İstanbul’daki Karaca Ahmet gibiydi. Ancak ihtiyaç gerekçesiyle birkaç kişiden dilekçeler alındı bizim camiye ihtiyacımız var şeklinde mahalle halkından. Cami yapıldı şu anda. Biz araştırma yaptık gerçekten bir camiye ihtiyaç var mı 26 cami olmasının ötesinde aynı civarda 5 tane cami tespit ettik mahalle halkına yakın 800 metre, 500 metre yakınlarda. Onları da dosyaya kazandırdık. Ama maalesef öyle bir karar çıktı.”
Karar düzeltme dilekçesinin cevabı geldikten sonra Anayasa Mahkemesi’ne gideceklerini kaydeden Av. Doğan Öksüz, “Anayasa Mahkemesi’nden muhtemelen istediğimiz sonucu alamayacağız. Çünkü burada ibadethane sayılıp sayılmaması hususunda kilitleniyor. Alevi inancının bir inanç kabul edilip edilmemesi hususuna, Diyanet İşleri de dilekçelerinde İslam’ın genelinde de olmasa Aleviliğin bir felsefe olduğunu dile getirmişlerdi, onu kabul etmiyorlardı. Mahkeme de o doğrultuda bir karar vermiş oldu bu şekilde” dedi.
“DİYANET BİZİ MEZHEPÇİLİKLE SUÇLADI”
Diyanet İşleri Başkanlığı’na gönderdikleri dilekçede mezhepçilik suçlamasına maruz kaldıklarına dikkat çeken Öksüz, şunları kaydetti:
“İslamiyet’in ibadethanesi camidir. Siz mezhepçilik yapıyorsunuz’ dedi. Biz de dedik ki, ‘bu ülkede yaklaşık 15 milyon Alevi-Bektaşi inancına sahip vatandaşımız var. 81 il valisi, 99 merkez valisi, 454 il vali yardımcısı, 957 kaymakam, 5252 il müdürlüğü, ilçe müdürü, 120 bin Diyanet personeli, 10 binlerce şef, yeni atanan rektörler, dekanlar ve tamamında Sayıştay, Anayasa Mahkemesi üyeleri… Alınan Alevi sayısı kaç? Sıfır. Şimdi dedik ki 100 metrekarelik bir yerin her türlü masrafı kendisine ait olmak üzere ibadethane olarak tahsisini isteyen Alevi-Bektaşilerin taleplerinin karşılığı mezhepçilik midir? Bunu sorguladık mahkemede ama maalesef karşılığı bu oldu. Mahkeme de buna bir cevap vermiş oldu. İnsan Hakları Mahkemesi, ‘Alevilerin inanma hakkı vardır diyor’ ve buna saygı göstermek zorundadır. Daha önce kararları vardır. Aleviler eğer cemevlerini, dergâhlarını ibadethane olarak belirlemiş iseler buna devletin bir yorumu karşı durması olamaz diyor’ ama burada bir devlet ideolojisini sergilemiş oldu mahkeme” diye konuştu.
Semra ACAR/ÇORUM