HÜSEYİN ÇİFÇİ
9 Kasım 2008 Pazar günü Ankara'da ABF ve P.S.A.K.D. çağrısıyla gerçekleştirilen büyük Alevi yürüyüşü ve mitingi denebilir ki Alevi camiasının kendi ihtiyaçlarını ve taleplerini birinci elden duyurabilme çabasının alanlara yansıyan görkemli, insani, bir o kadar da onurlu ilk yürüyüşüdür.
Bu tarihi yürüyüşte emeği geçenlere adfedilen onur ve iltifat bir tarafa (ki buna sahip olmak bir şanstır) asıl dikkate değer olan ülke ve ülke dışında dört bir yandan sökün edip gelen inancına, kültürüne, gelenek ve göreneğine susamış ve bu değerleri meşru manada yaşamak isteyen insanların gösterdiği duygu seli heyecanı ve coşkusuydu.
Bu coşku selinin içerisinde ne mutlu ki ,bende vardım. İngiltere'de İAKM ve Cemevini temsilen Başkan olarak ben ve Denetleme Kurulu üyesi İsrafil Erbil Beyle yöneticilere ayrılan Yürüyüş Kortejinde beraber yürüdük, Ankara Hipotrumundan Abdi İpekçi parkına Hitit Anıtı önüne kadar. Hitit Anıtı ki medeniyetler serüveninin bir abidesi, onun yanı başında alan içerisindeki yerimizi aldık. O güzel coşkulu güne hiç gölgesini düşürmedi. Tarihi bir şahit gibi bizimle oldu o gün.
Dedik ya temsilen iki kişi gitmiştik İngiltere'de yaşayan yüzbinlerin adına ve bir biz yanlız değildik yüzbinleri temsilen orada bulunan; bilmem nereden başlasak saymaya, Balkanlardan, Avusturya, İsviçre, Fransa, Almanya, Hollanda, Belçika, İsveç, Norveç ta uzaklardan Amerika, Kanada, Avustralya'dan selamlar vardı. Hele yurdun dört bir yanından gelenler flamalarıyla, pankartlarıyla kırmızı beyaz ay yıldızlı bayraklarıyla cıvıl cıvıl bir renk cümbüşüydü yürüyüş kolundan alana doğru.
Kim söyleyebilirki o gün orada azdık, her ne kadar güvenlik görevlileri sayım kayıtlarında alanda bulunan 98.896 gibi bir rakam tesbiti yapılmışsada ve alanı çevreleyen çevre yolları dolduranlar bunun dışında olmakla beraber orada bulunan her birey bilinçli ve kararlı on binlerin, yüzbinlerin iradesini temsil etmekteydi. Tıpkı bizim İngilterede'ki Alevileri temsilen bulunduğumuz gibi.
Derken alanın orta yerine konuşma platformunun tam karşısına ulaşabildik. Mahşeri kalabalık hani iğne atsan yere düşmez deyimi varya tam onun gibi. Heryaş grubundan, kadınıyla erkeğiyle ve her sosyal tabakadan insanlarla omuz omuzayız, hiç birini tanımıyorum ama onlardan biriyim, yer yer nefes almakta güçlük çekiyorum. Açılış programı başladı, bir dakikalık saygı duruşu ardından Pir Sultan Abdal Dernekleri genel başkanı Fevzi Gümüş sonra Serçeşmenin Postnişini Veliyettin Ulusoy Efendi ve ardından Alevi Bektaşi Federasyonu Başkanı Ali Balkız'ın konuşması hepsi coşkulu her bir konuşmada alkış sesleri yükselmekte, her bir temennide "Allah, Allah" sesleriyle konuşmalar kesilmekte, sanki insanlar adeta bir tümce daha öndeydiler konuşmacılardan. Bir anda aynı yürek çarpıntısıyla aynı coşkuyla alkışlıyorlardı. Eşit yurtaşlık hakkı isteriz, inanç özgürlüğü isteriz, isteğe bağlı din eğitim hakkı isteriz, Madımağı müze isteriz, Devlet tüm inançlara eşit mesaafede olsun isteriz, inanç istismarı olmasın isteriz, hep bir ağızdan sesler yükseliyor.Laik bir yapının koşulsuz yönetimine taliplerdi. Alevi camiasının bütün talepleri, alanı dolduran yaşlısı, genci, kadını-erkeği, işçisi-işsizi, köylüsü-şehirlisi, fakiri-zengini, emeklisi-yaşlısı toplumun her katmanında olanın ortak sesi.
Birilerinin dediği gibi bu bir grubun, sınıfın, hak talebi değildi, bu tamamen her türlü sosyal yapıları içerisinde barındıran milyonlarla ifade edilen bir camianın hayat hakkının hukuki tanıma kavuşturulması talebi. Bu sözkonusu talepler başka sosyal yapıların hukukunu daraltıcı, tehdit unsuru oluşturucu mahiyette de değildir.
Alevi camiası bu büyük mitingle kendisini fotoğraflamıştır. Her türlü istismar ve provakasyonların ihtimal dahilinde olduğu bir ortamda kendisine yakışan tavrı sergilemiştir. Bu arada devletin ilgili organları bu fotoğrafı iyi okumalı, gerekli yasal ve yapısal düzenlemeleri yapmalıdır.
Bilinmelidir ki Alevi Camiası artık maduriyetliklerinin giderilmesi noktası, yapmış olduğu çalışmalar kitlesel birlik yapısına ulaşmıştır. Bu katsayılı olarak gün be gün büyükmektedir.
Derken konuşmalar tamamlandı, programın ikinci bölümün de müzik dinletisi başladı, yığınsal yoğunluk yavaş yavaş çözülmeye başladı ki birden kendimize döndüğümüzde açlığımızı farkettik. Nazik geçişlerle kalabalığı yara yara çıkabildik alanın Necati Bey sokağına, Necati Bey sokağı diyorum çünkü meşhur Güllüoğlu tatlıcısından hatırlıyorum bu sokağı, öğrencilik yıllarımızda eğitim kursumuzu aldığımız zaman ilk işimiz buraya gelmekti. Necati Bey sokağından yürüyoruz, mitingden çıkanlar yiyecek, içecek arayışında, derken iki lokantanın önünde kendimizi bulduk. Lokantanın biri tabelasıyla inancı ticaret istismarı yapmış olanı bomboş, diğer lokanta tıklım tıklım. Bir ara arkadaşım İsrafil Beyle göz göze geldik. Aynı tezatın şaşkınlığını yaşıyoruz, ve biz misafirdik Ankara'da, Allah şahittir ki biz de kalabalığa uyduk.
Ertesi güne hazırlanmak için bir taksi ile konaklama yerimize dönüyoruz. Mitingi bir çok yayın kuruluşu naklen yayınlamakta, her bir yayın kuruluşu değişik platformlarda görüntüler vermekte, O kitlesel görüntüleri izlerken onlardan biri olduğumuz için bir kez daha gurur duyuyoruz.
Ve sonrası analizine kaptırıyoruz kendimizi.
Alevi camiası bu görkemli, şanlı mitingle kendisini fotoğraflamıştır. Alevi "toplum pratiği" mevcut içtihatın önüne çıkmıştır. Böylece mağduriyetliklerini kesin ve net biçimde sıralamıştır. Bu mağduriyetlikler bir bir giderilmelidir. Bunların herhangi birinin yapılamaması başka bir sosyal faktöre gerekçe gösterilmemelidir ve ancak böylece Anayasamızın başlangıç ilkelerinden olan ve devletimizin Ana yapısını tanımlayan "Laik, Demokratik, Hukuk devleti" ilkesi günlük sosyal hayatta ifadesini bulacaktır.
Ülkemiz, Devletimiz, Demokrasimiz, Medeniyetimiz yaşatılan değil sonsuza dek yaşanılacak olan erdemliğe kavuşacaktır.
HÜSEYİN ÇİFÇİ
İngiltere Alevi Kültür Merkezi Ve Cemevi Başkanı
9 Kasım 2008 - Ankara
Alevihaber.com - 30 Kasım 2008