HDP Antalya Milletvekili Kemal Bülbül, Hızır/Xızır erkanı hakkında yazılı açıklama yaparak “Xızır Orucunun tutulmasında murat edilen şey; doğanın yeniden canlanışı, bolluk, bereket için dardan kurtulmaktır” dedi.
Alevi toplumunda Hızır/Xızır’ın ‘değişim, devri daim ve yeniden oluşum’ anlamı taşıdığını belirten Kemal Bülbül, Alevi inancının ritüellerini doğadan, yaşamın değişkenliğinden aldığını belirtti. Bülbül, Alevi inancının akışını düzenleyen bir takvim olduğunu da aktararak, “İnancımızda yıl ikiye ayrılır(dı!). Birinci bölüm; Soğuk – Kasım, İkinci bölüm; Sıcak-Hızır, Xızır” bilgisini verdi.
“KÜÇÜK ÇİLE İLE HIZIR/XIZIR ERKANI BAŞLAR”
Kemal Bülbül, eski tarihte yılın 1. yarısının ‘soğuk/kasım’ olarak adlandırıldığını belirterek “Bu ayların 180 gün devam edip, 6 Mayıs Hıdırellez günü bittiğini ifade etti. Bülbül, 10-20 Kasım arasının ise ‘koç katımı’ olarak bilindiğini söyleyerek “Bolluk bereket, üreme için koç katımı bayram şenliği gibi yapılır. 22 Aralıkta başlayıp 5 Şubatta biten 45 günlük süreye ‘Zemheri’, 5 Şubat’ta başlayıp 21 Mart’ta biten süreye de ‘Hamsin’ adı verilir” İfadelerini kullandı.
HDP’li Bülbül, 21 Aralık’ın kış mevsiminin başlangıcı olarak bilindiğine işaret ederken, 21 Aralık-30 Ocak arasının ‘Büyük Çile’ olarak isimlendirildiğini de sözlerine ekledi. “Büyük Çile/Çille kara kış diye bilinir ve 6/9 Ocak arasında zemheri fırtınası olur. (Çılle; Kürtçe ve Farsça Çıl: Kırk sözcüğünden gelir) 30 Ocak’ta başlayıp 20 Şubat’ta sona eren süre ise ‘Küçük Çile’ diye bilinir” diyen Bülbül, “Küçük Çile ile birlikte Hızır/Xızır Erkanı başlar” dedi.
“HIZIR/XIZIR DOĞANIN KENDİSİDİR”
Kemal Bülbül, Hızır/Xızır’ın doğa ile bütün olduğunu ifade ederken, “Kendi kendine devri daim olur, ürer ve üretir. Bu anlamda Kürtçe ve Farsça’da Xwede (Allah/Tanrı) sözcüğü; kendiliğinden, kendinden veren, kendinden üreyen, üreten, devri daim olan anlamına gelir” dedi. Bülbül, Alevi inancında Xızır Orucu’nun önemine vurgu yaparak şu aktarımda bulundu:
“Xwede sözcüğü, HÜDA biçiminde Allah/Tanrı anlamında Türkçeleşmiştir.
Küçük çile günlerinin 13, 14, 15 Şubat günlerinde Xızır Orucu üç gün (Kimi Alevi topluluklarda bir hafta da tutulduğu olur.) tutulur. Xızır Cemi yapılır. Alevi İnancında Xızır Orucu çok önemlidir. Sağlık koşulları uygun olan canlar mutlaka bu orucu tutmalıdır. Xızır Orucunun tutulmasında murat edilen şey; doğanın yeniden canlanışı, bolluk, bereket için dardan kurtulmaktır. Çünkü 13, 14, 15 Şubat ile birlikte kışın, soğuğun çilesi bitmeye yüz tutar.
Bazı Alevi topluluklarda Xızır orucu bir hafta önce veya bir hafta sonra tutulabilir. Bunun sebebi pirlerin taliplerini ziyaret edebilmesi için sağlanmış bir uyarlamadır. Takvim değişik diye inançta farklılık var tartışması yersizdir.
Kış ve soğuğun bitmesi cemre düşmesi ile başlar. Cemre düşmesi hemen Xızır Orucunun ardından gelir.
BİRİNCİ CEMRE: 19/20 ŞUBATTA havaya,
İKİNCİ CEMRE: 26/27 ŞUBATTA suya,
ÜÇÜNCÜ CEMRE: 5/6 MARTTA Toprağa düşer.
Her cemre düşüşünde sıcaklık artar. Ama cemre aralarında hava sıcaklığında iniş, çıkışlar olur. Dikkat edilirse cemreler, hava, su toprak diye devam eder. Yani hava sıcaklığı ve mevsim dönümü yukarıdan başlar. Bu dönüşüm dört elementin buluşması, kaynaşması, yaşamın canlanmasına zemin hazırlaması ve kış ile birlikte durağanlığa, dinlenmeye giren yaşamı Hızır’ın yeniden var etmesidir. Cemre düşmesi dört elementin (Çar Anasır) buluşmasıdır. Hava, Su, toprak… 4. element cemrenin kendisidir. Cemre, ateş, ateş topu demektir.”
Kemal Bülbül, yılın 2. yarısının; sıcak, Xızır; yeşillik, bolluk, bereket anlamında olduğunu ifade ederek, “21 Mart Newroz/Nevruz Bayramı ile başlayan bahar 5 Mayıs’ı 6 Mayıs’a bağlayan gece yaz mevsimine dönüşür ve 8 Kasım’a kadar devam eder. Hıdırellez Bayramı Gregoryan Takvimine göre (Miladi Takvim) 6 Mayıs günü, Jülyen (Rumi Takvim) takvimine göre 23 Nisan günü kutlanmaktadır” ifadelerini kullandı.
“HIZIR/XIZIR KARALARIN, TOPRAKTAKİ YAŞAMIN KORUYUCUSUDUR”
Bülbül, “Hızır/Xızır Abı Hayat (Bengi Su) içerek ölümsüzlüğe ermiştir” diyerek açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Hızır/Xızır bir kişiden çok bir durum, biçim, hal ve dönüşüm, yani harekettir. Doğanın kendisidir. Ancak Alevilik onu somutlamak açısından ‘Ermiş insan’ anlamında ifade eder.
Hızır/Hıdır/Xızır Anlamı; yeşillik, karada ve suda darda kalanlara yardım eden, kurtaran…
Bitki ve hayvanlarda; Bolluk, bereket, üreme, yeşillik, bahar…
Dertlilere dermen, hastalara şifa…
Uğur, isteğine, dileğine, murat ettiğine kavuşmak…
Himmet, keramet, aşk…
Hızır/Xızır karaların, topraktaki yaşamın koruyucusu ve yaratıcısıdır.
İlyas ise denizlerin, ummanların, sudaki yaşamın koruyucusu, yaratıcısı ve gözeticisidir.
Xızır ile İlyas 6 Mayıs günü buluşurlar ve karada, suda bolluk, bereket, devridaim başlar… Yaşam yeniden canlanır. Bu buluşmayı kutlamak amacıyla Hıdırellez Bayramı yapılır.
Ya Xızır… Sağlık, bolluk, bereket, mutluluk ve barış içinde, eşit, özgür yaşam için…
Kerem eyle, Himmet eyle, Aşk eyle…”
PİRHA/ANKARA