Bu gençleri bu kadar düşman yapanlar utansın

Bu gençleri bu kadar düşman yapanlar utansınALEVİ: Türküden başka bir şey bilmezler, Alevi olmayanlara kapalıdırlar, esmer ve kıllıdırlar,...

Bu gençleri bu kadar düşman yapanlar utansın

ALEVİ: Türküden başka bir şey bilmezler, Alevi olmayanlara kapalıdırlar, esmer ve kıllıdırlar, hizipçi, ahlaki değerleri düşük.

FUNDA ÖZKAN / RADİKAL

Bahçeşehir Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Yılmaz Esmer‘in öncülüğünde yapılan ‘Radikalizm ve Aşırıcılık’ araştırmasında çıkan sonuçlardan bence en korkutucu olanı ‘farklılıklara en hoşgörüsüz kesimin 15 ile 18 yaş grubu’ olması.

Herkese ve herşeye düşman bir gençlikle karşı karşıyayız.

Bunun bir teyidi daha:

Toplum Gönüllüleri ‘Yaşayan Kütüphane’ adıyla proje yürütüyor. Birazdan anlatacağım bu proje öncesinde gençlere ‘önyargı araştırması’ yapılıyor. Bakın gençler, farklı kesimler için ne korkutucu tanımlamalar yapıyor:

YAHUDİ: Zengin, tüccar, dolandırıcı, para düşkünü, cimri.

ERMENİ: Hristiyan, TC düşmanı, zengin, misyoner.

YUNAN: Türk düşmanı, yalaka Avrupalı, taklitçi, Kahpe Bizans.

ALEVİ: Türküden başka bir şey bilmezler, Alevi olmayanlara kapalıdırlar, esmer ve kıllıdırlar, hizipçi, ahlaki değerleri düşük.

KÜRT: Terörist, sahtekar, esmer, kaba, bölücü.

Nerede yapılmış bu araştırma?

Türkiye çapındaki 30 civarı üniversitede.

Hani deniyor ya, üniversite mezunları en hoşgörülü grubu oluşturuken, eğitim seviyesi düştükçe hoşgörü oranı azalıyor.

Üniversiteli çocuklar, Yahudi, Ermeni, Yunan, Alevi, Kürt için yukarıda okuduklarınızı düşünüyorsa, eğitimsizler için varın siz yorum yapın.

Şu ‘hoşgörü’ kelimesinin bile ne kadar rahatsız edici olduğunu bu köşeden size Yahudi cemaatinin dini lideri Hahambaşı İshak Haleva‘dan aktarmıştım. “Hoşgörü lafı hoşuma gitmiyor. Anlamını biliyorsunuz, değil mi?” diyordu.

‘Olabildiği kadar hoş görme, müsamaha, müsaade edilen hata derecesi, tolerans.’

Hahambaşı İshak Haleva devam ediyor:

“Tolerans ne demek?

Tahammül etmek. Ben başkasına niye tahammül edeceğim ya da başkaları bana niye tahammül edecek?”

Transseksüel kitapKürt ‘kitap’ şunları söylüyor:

Sadece konuşmadık, bazen konuştuğumuzdan daha fazla dinledik ve anladık ki ötekinin tanımını yapmaya yeltenmektense, ötekiyle birlikteliğimizin derinleşmesine dair yoğunlaşmak gerekliymiş.”

Prof. Dr. Yılmaz Esmer‘in araştırmasında da ‘toplumun en istenmeyen kesimi eşcinseller’ çıkmıştı.

Yaşayan Kütüphane‘de de bir ‘kitap kurdu’, transsekssüel önyargısını şöyle anlatmış:

Onları sürekli kavga çıkaran, sürekli cinsel ilişkiye giren birileri zanneden, onlarla konuşmayı bırak,göz göze gelmekten çekinen bir insan, orada hiç de beklediği gibi olmayan,
gayet cana yakın bir transseksüelle arkadaş olma aşamasında
.”

20 bin TOG gönüllüsü

Önceki sabah biraraya geldiğimizde TOG yöneticileri gençlerdeki düşmanlığı ortaya çıkaran anketi anlatırken, tüylerimin diken diken olmuş vaziyette dinledim.

TOG’un kurucusu İbrahim Betil, her zamanki ‘iyimserliğiyle’, elinde cep telefonu “Bakın ama bizim gençler neler başardı” diye fotoğrafları göstermeye başladı: 40 üniversiteden 100 TOG’lu genç Hatay’da yüzlerine çizdikleri üç dinin simgeleriyle birlikte kol kola yürüyor.

‘Farklılıklarla bir arada yaşamak’ adı altında.

İbrahim Betil ve TOG’un Genel Müdürü Yusuf Güvenç, TOG’un kurulmasından bu yana

40 bin gence ulaşmış olmalarının mutluluğunu yaşıyor. Şu an 90 üniversitede 20 bin gönüllü gençleri var.

Bugüne kadar 40 bin genç farklılıklara saygılı olmayı öğrendi, öğreniyor. Yetmiyor elbette. Ötekiye dair düşmanlık besleyen dev genç ordusu karşısında 40 bin genç çölde vaha. Ancak TOG yöneticileri umutlu, daha çok gence ulaşmaya çalışıyor. Onlar iyimser olmalı ki, hedeflerine ulaşabilsinler. O yüzden TOG gibi sivil toplum kuruluşlarını daha çok desteklemek gerekiyor.

‘Tüm Yahudiler yalıda oturmuyor mu?’

Toplum Gönüllüleri’nin (TOG) önyargı araştırmasından sonraki hayata geçirdikleri ikinci aşama ‘Yaşayan Kütüphane’ projesi. Gerçek kütüphaneden farkı genç, kitap yerine önyargı duyduğu kesimin temsilcisiyle biraya geliyor, sohbet ediyor. ‘Kürt, Yahudi, Ermeni, Rum, travesti, lezbiyen, avukat, psikolog, ressam’ kitaplarından birini seçiyor.

‘Sizi tanımadığınız insanlarla, önyargılarınızla buluşmaya davet ediyor’ diyen Yaşayan Kütüphane ilk defa ‘Barışarock Festivali’nde hayata geçirilmişti. Daha sonra TOG’un Bilgi Üniversitesi ile ortak düzenlediği ‘Gepgenç Festivali’nde.

Bir sonraki Yaşayan Kütüphane, 2010 Avrupa’nun Kültür Başkeni İstanbul kapsamında olacak.

Dikkat etmişsinizdir, gençlerin önyargısı farklı din ve ırktakilerle sınırlı değil. Farklı meslekler için de ‘kötü’ konuşuyorlar.

Önyargı araştırmasında çıkan sonuçlar şu:

Gençlere göre,

AKADEMİSYEN: Halktan kopuk, entel, içe dönük, ikna edilmesi zor.

AVUKAT: Uyanık, yalancı, asabi, ezberci, duygusuz.

BANKACI: Sıkıcı, hayattan sıkılmış, zengin, asosyal, aşırı bakımlı.

MODACI: Ukala, eşcinsel, dünyadan ‘bi’ haber, süslü, kaprisli.

BARMEN: Serseri, tek gecelik ilişkileri olan, alkolik, para üstüne yatan, dertsiz.

PSİKİYATRİS-PSİKOLOG: Kendi söküğünü dikemeyen, ukala, havadan para kazanan, entel, deli.

RESSAM: Marjinal olmaya çalışır, aileleri zengin, gey ya da lezbiyen, halktan kopuk, salaş, deli.

Bu önyargılı gençlerden biri ‘Yahudi’ kitabını ‘okumak’ istemiş.

Genç öfkesinin nedenini söylemiş:

Boğaz’daki tüm yalılarda Yahudiler oturuyor.”

‘Yahudi kitap’, “Ben Şişli’de oturuyorum” diye başlamış, söze.

Elbette Boğaz’daki yalılarda oturan Yahudiler de vardır ama benim çevremde kimse yalıda yaşamıyor.”

Genç inanmamış, önce.

Yahudi kitap, Şişli’deki evine davet etmiş.

O arada şunu anlatmış:

Türkiye’de senin düşündüğün kadar Yahudi yaşamıyor.”

RADİKAL - 5 Haziran 2009

Makale Haberleri

Ölümsüz bir analiz olarak: Büfeci İslamı - Ufuk Güldemir
Ali mi Aleviliği, Alevilik mi Ali'yi yarattı?
Şebnem Korur FİNCANCI yazdı: Aralık 78
Alevi düşmanlığı yapan Rabia Mine'ye PSAKD yöneticisinden cevap
Din ortaklığının kitle kontrol silahı : Korku