Bir Kent Bir Ses

Bir Kent Bir SesHasan Harmancı "Yüksel Işık yaşamını hem Çankaya Belediyesi nden kazanan, hem de bu kentin sakini.  Onun gibi düşünenler,...

Bir Kent Bir Ses

Hasan Harmancı

"Yüksel Işık yaşamını hem Çankaya Belediyesi nden kazanan, hem de bu kentin sakini.  Onun gibi düşünenler, yaşadıkları hayatı yöneten insanlar -Belediye Başkan(aday)ı-  geleneksel modelden farklı bir yönetme, örgütlenme ve hizmet modeline sahip olmalı diyor."

Bir kent, bir insana ne verebilir. Hele bu insan hayatının tümünü bu kente veriyorsa. Bu kentte özlemlerini, umutlarını çoğaltıyorsa ve yaşamak için daha çok şeye ihtiyacı varsa. Bir de kazandığı her kuruşu, emeği bu kente vermişse.  Bu kente gönül vermişse, yaşadığı mahalleyi özerk dünyası ve seçkinliği olarak değerlendirmişse, beklentisi ve katkısı da çok olur. Yüreğiyle birlikte bir hayatı adamaya yönelmiştir artık. İşte böyle bir ilçenin, ilin belediye başkanının kimliği, yaşayanın, adanmışın kimliğiyle örtüşmelidir.

Belediyelere aday olanların nasıl bir dünyaları olmalı, onlar bize neler vermeli. Hayatımızı belirleyen ve bize mutluluk veya eziyet verenler nasıl bir dünyanın temsilcisi olmalı. Başkan(adayı)nın kentli, demokrat, laik, sosyal hukuk devletinin gereğine inanan, kent yoksulluğuna karşı duyarlı olması, farklı toplumsal gruplara karşı öncelikli davranabilmesi gerekmektedir.

Yüksel Işık yaşamını hem Çankaya Belediyesi'nden kazanan, hem de bu kentin sakini.  Onun gibi düşünenler, yaşadıkları hayatı yöneten insanlar -Belediye Başkan(aday)ı-  geleneksel modelden farklı bir yönetme, örgütlenme ve hizmet modeline sahip olmalı diyor. Bu dönemde o da aday Çankaya Belediyesi'ne. Az konuşan, iyi gözlem ve tutum belirleyen bazı isimler belli görevlere aday olmasalar da belirleyici olurlar. Işık bu yeteneğinin farkında olarak bu kimliğini kenti için kullanmak amacıyla aday. Adaylar nasıl belirleniyor partiler tarafından pek bilmiyorum. Ancak Bizi yöneten başkanlar çoğunlukla kazandıkları partiyi geçin, biz sokağın yaşayanlarına bile kambur olabilmektedirler. Söylemleri ve icraatları ile geçin yerel pozisyonları doldurmayı, ellerindeki bütçenin şımaranına ve sizi tanımaza dönüveriyorlar birden bire. Siz ki seçimden önce bol bol el sıkıştığınız o yerel sakininizden birden bire kopuveriyorsunuz. Bunu sorabilme fırsatı dahi verilmiyor insana. Çünkü o sizden biri, sizin gibi düşünen olarak aday olmuyor. Elinde hiçbir projesi olmadığı gibi, yıllarca düşünmüş de değil, o dönem şansı ve ilişkileri yaver gidiyor ve bakıyorsunuz karşınızda kocaman bir Bay Başkan.

Ancak Yüksel Işık bu kentin sakini olarak sizin gibi varolmaya Çankaya Belediyesi'nin bürokratı iken de devam etmiş biri. Bu doğal bir davranış olmalı zaten. Yaşadığı kentte ayakları yere basmayan, orayı sadece trafik ve rant gören müteahhit kafalı bir kimlik ne yazık ki her daim çevremizde ve kazanmasa da bir yolunu bulup kenti ele geçirebiliyorlar. Çünkü onlar için kent çoğunlukla böyle bir şeydir.

Geleneksel yönetme modelini benimsemiş belediyeler, doğru ve yerinde hizmetler üretmedikleri gibi, halkın beklentilerini saptamak için hiçbir bilimsel bilgi ve araştırmadan yararlanma yoluna da gitmezler. Bir senaryoları ve gerçekçi hedefleri yoktur.  Olmaması da doğal, amaç-niyet ilişkisi belirleyici doğal olarak. Bu nedenle de geleneksel belediyecilikte bilgi paylaşımı bir yöntem olarak benimsenmez; bilgiye ve ortak akla önem verilmez. Ürettiği hizmetlerin halk üzerindeki etkisini ölçme ve değerlendirme bilincinden yoksundur. Bu nedenle Işık ın da belirttiği gibi;

a. Bir kent için, belediye başkanının kentlilik bilincine sahip olması çok büyük önem taşır. Kent kültürünü korumak ve geliştirmek konusunda bilgi ve deneyim sahibi olması, kente karşı duyarlılığını artırıcı bir etki yaratır.

b. Belediye başkanının kente dair bir senaryosu olmalıdır. Senaryonun varlığı, o senaryonun gerektirdiği roller için doğru aktörler seçmenizi kolaylaştıracaktır.

c. Başkanın örgütsel hukuk ve alışkanlıklara karşı duyarlılık göstermesi gerekir.

Bu tartışmayı bir adaya destek olarak da görebilirsiniz. Ancak amacım kimin hangi belediyeye başkan olacağı değil. Yaşadığım kentte günlük yaşamım sürerken, ne istediğimdir. Bunu özetleyen ve kafasının içini, temel amaçlarını gördüğümüz bir adayı tartışmak da hak olmalı. Yoksa belli anlayışlarla aday belirlenimi sürecinde nasıl ayrılacağız.

Bu kentin yerel dünyasının daha demokratik ve katılımcı olması için gerçekten  Kent Meclisi  olması ve işin içinde STK lar, mahalle muhtarları, yaşlı, engelli, çocuk, kadın gibi dezavantajlı gruplar, meslek odaları ve sendikaların temsilcilerinin yer alması gerekmiyor mu. Artık modern dünyanın bir parçası olmayı hak etmiyor muyuz. Gerçek anlamda demokratik katılım, her insanın temel hak ve özgürlüklerini dikkate alan, çoğulculuğu ilke edinen, farklılıkları zenginlik sayan bir işleyişe ve işleve dönüşmek zorunda değil mi. Evinizde nasıl akşamınızı daha rahat, hafta sonunuzu daha sosyal geçirmek istiyorsanız, evle kent aynı şey değil mi. Evdekilerden bağımsız hareket edemeyeceğimiz gibi, kent de büyük bir aile değil mi. Örgütlenmiş ve bilinçli bir aile. Hem de küçük aileye enerji ve güven taşıyan, onun hizmetinde olması gerekmiyor mu.

Ne yazık ki Ankara da, rant kapısına dönüştürülmüş durumda. Kent rantlarına gizli kapaklı yöntemlerle el konuluyor, belediye yönetimleriyle, kenti ranttan ibaret görenler arasındaki ilişki daha çok bir yolsuzluklar düzeneğine dönmüştür.

Biz halk için çalışan halk da, belediye yönetimleri açısından memnun edilmesi gereken modern insanlar değil; istenildiği gibi yolunan müşteri olarak görülüyoruz. Yetki devri yapan bizler, yönetme süreçlerinin belirli aşamalarında taraf olsak ve işler şeffaf yapılsa müşteri olarak mı kalırız.

İyi bir belediye yönetiminin iki temel hedefi olmalıdır;

a- Kent halkının temel hak ve özgürlüklerini kullanabilme olanağının yaratılması;

b- Üretim sürecinde katılımın ve etkinliğin önemsenmesi; tüketim sürecinde adaletli bir eşitlik sisteminin benimsenmesi.

Mart 2009 seçimleri, Türkiye siyasal yapılanması açısından bir dönüm noktası konumunda. Yerel yönetim tercihi gelecekte nasıl bir hayat süreceğinizin de karakterini belirleyecek. Kolay olmasa gerek oy atarken alacağınız karar. Ancak bunun için sizin önünüze konan tercihin de bunda etkili olduğunu bilmek gerek. O zaman siz kimlik olarak da, yaşadığınız kenti veya mahalleyi  sahiplenme noktasında da kolay karar verebilirsiniz. Şimdi süreç bu ve bunun için adayların ne düşündüğü, partisinin düşüncesinden önce gelir.  Gerçekten stratejik önemi ve örnek bir model olması açısından Çankaya Belediyesi gibi yerler ehline ve halkına bırakılmalıdır.

Hasan Harmancı
Alevihaber.com - 15.01.2009

Makale Haberleri

Ölümsüz bir analiz olarak: Büfeci İslamı - Ufuk Güldemir
Ali mi Aleviliği, Alevilik mi Ali'yi yarattı?
Şebnem Korur FİNCANCI yazdı: Aralık 78
Alevi düşmanlığı yapan Rabia Mine'ye PSAKD yöneticisinden cevap
Din ortaklığının kitle kontrol silahı : Korku