İhsan Çaralan / EVRENSEL
AKP, CHP ve MHP, Muharrem ayını Aleviler içindeki etkilerini artırmak ve bölünmeyi derinleştirmek için yaptıkları girişimlerin bir dönemi olarak kullandılar. Kimi kendi milletvekilleriyle “Alevi iftarı” düzenledi (AKP), bunlara bazı Alevi ileri gelenlerini çağırarak, kendilerinin Alevilere yönelik girişimlerini onaylatıp, onlardan yaptıklarının doğruluğuna dair fetva almaya yöneldi. Kimisi ise (CHP), işi kendi genel merkezinde “aşure dağıtmaya” kadar götürdü. Alevilere en uzak duran ve adı Maraş, Çorum gibi Alevilerin katledildiği eylemlerle anılan bir parti olarak MHP bile, her yana “Muharrem ayını kutlayan” pankartlar asarak, Alevilere gülücükler gönderdi. Ve bu partilerin her birinin, “Ben yerel yönetim olursam size cemevi yaptırırım” vaatlerinin olduğu da biliniyor.
Önümüzde bir yerel seçim olmasaydı, basındaki yaygın deyimiyle bu “Alevi açılımları” yapılır mıydı, ya da böyle “herkesin Alevi olduğu” bir Muharrem ayı geçer miydi, bu tartışılır. Ama partilerin bu tavrı, Alevilik istismarcılığından da öte, laisizm konusunda ve inanç özgürlüğü konusunda bir gerçeği ortaya çıkarmıştır.
İlk bakışta, “İstismarcılık da olsa bu partilerin Alevilere yaklaşması iyidir; nihayet ezilen bir mezhebin yandaşları bu partiler tarafından görülmüş, onların haklarının meşrulaştırılması için bu da vesile olmuştur” denebilir.
Belki böyle bir yan da vardır. Ama burada söz konusu olan kişiler değildir. Tayyip Erdoğan, “düz” bir vatandaş olarak “Alevi iftarı” düzenlese, ya da düzenlenen bir “iftara” katılsa; “Adam Alevileri seviyor, onun için de katılmış Alevi iftarına” dersin. Sünni Erdoğan’a da “Helal olsun adam ayırımcılık yapmıyor” diye bir yakınlık hissedersin. Ya da Baykal, Antalyalı vatandaş Deniz Baykal olarak “aşure” dağıtsa, “Dağıtsın, hiç olmazsa vatandaş aşure yemiş olur” denilip geçilebilirdi. Ama bunlardan biri AKP’nin (hatta hükümetin), öteki CHP’nin genel başkanıdır ve “politika” yapmaktadırlar. Ve onlar yaptıklarını, kendi inançlarının gereği olarak değil, politik partiler olarak yapıyorlar. Ve yaptıklarıyla, birbiriyle “Ben daha çok Alevilerden yanayım”, “Ben daha çok Alevileri seviyorum” yarışına girişiyorlar.
On yıllardır yapmadıklarını şimdi yapıyor olmaları da ayrı bir trajikomik hikayedir ama asıl dikkat çekici olan; partilerin ve parti liderlerinin, kendilerini Alevilerin yerine koyup, hatta kendilerince Alevilik tarif edip, Aleviler yerine Alevi ibadeti yapar duruma gelmeleridir. Oysa partilerin bu konudaki görevi; Alevilerin üstündeki baskının kaldırılması, devletin tüm din ve inançlar karşısında aynı uzaklığa çekilmesi, Alevilerin diledikleri gibi inanma ve diledikleri gibi ibadetlerini yapmalarını güvenceye almayı sağlamaktır. Laiklik de budur. Ama bu partiler, bu asıl yapmaları gereken işler konusunda da hiçbir adım atamamaktadır. Sünni ve egemen Diyanet İşleri Başkanlığı ve Sünni din eğitim okulları olan imam hatipler orada dururken, Sünni yüz binlik imam ordusuna devlet maaş vermeye devam etmektedir. Bu konuda AKP, CHP ve MHP, hiçbir adım atmaya yanaşmamaktadır ama öte yandan Aleviliği yeniden tarif edip, Alevileri kendi içinde devletten yana ve karşı Alevilik diye bölüp, onları birbirine karşı kullanmakta; kedilerini Alevilerin yerine koyarak, Alevi ibadeti yapmaya da koyulmaktadırlar. Bu partiler ve liderlerinin Alevi ibadeti yapmaları elbette sadece politik bir oportünizm değil, aynı zamanda laisizm karşıtlığıdır da...
Bugüne kadar Alevilerin baskı altında tutulmasının yasa ve geleneklerin savunucusu olan bu partiler, bugün de laisizm karşıtlığında ve Alevilerin sıkıntılarını istismar etmekte yarışa girişmişlerdir.
Evet, sermaye partilerinin Alevileri bölmeye yönelik girişimleri böyle bir aşamaya gelmiştir. Ve Aleviler, bu saldırıya ancak yerel seçimde bu üç partiye de hak ettikleri tokadı atarak yanıt verebilirler. Aksi halde, Alevileri bölme operasyonları üç koldan sürecektir!
(*) Sermaye partilerinin en geleneksel ve en kurnazca yöntemlerinden birisi de kendilerini ezilenlerin yerine koyup, onlarının haklarının savunucusu gibi davranarak, davanın gerçek sahiplerini dışlamaktır. Hani, “Bu memlekete komünizm gerekiyorsa onu da biz getiririz” diyen zihniyet, kendini Kürt sorununda göstermiş, “iyi” Kürtle “kötü” Kürtleri ayırmışlar, bir zamandan beri de Aleviliği yeniden tarif etme, onları kendileriyle aynileştirme girişimi son zamanlarda artık “hepimiz Aleviyiz” deyip, Alevileri Alevilikten dışlama diyebileceğimiz bir duruma gelmiştir. Nitekim AKP , Pir Sultancıları, Alevi Dernekleri Federasyonu’na bağlı Alevi örgütlerini Alevi saymazken, CHP de, Alevilerin düzenlediği mitingde savunulan talepleri “doğru bulmadığı” için mitingi boykot etmiştir!
İhsan Çaralan
<!--
var prefix = 'ma' + 'il' + 'to';
var path = 'hr' + 'ef' + '=';
var addy73483 = 'caralan' + '@';
addy73483 = addy73483 + 'evrensel' + '.' + 'net';
var addy_text73483 = 'caralan' + '@' + 'evrensel' + '.' + 'net';
( '' );
73483 );
( '' );
//-->n
<!--
( '' );
//-->
<!--
( '' );
//-->
EVRENSEL- 12 Ocak 2009