Bilen de Bilmeyen de Yazıyor

Bilen de Bilmeyen de YazıyorAKP'nin Alevi İftarı ! sonrası Aleviler ve Alevilik Türkiye gündeminin birinci sırasına yükseldi. Konu hakkında...

Bilen de Bilmeyen de Yazıyor

AKP'nin Alevi İftarı ! sonrası Aleviler ve Alevilik Türkiye gündeminin birinci sırasına yükseldi. Konu hakkında yüzlerce köşe yazısı, makale yazıldı. Belki de Türkiye tarihinde Alevilik konusu hiç bu kadar yoğun bir şekilde gündeme gelmemişti. Herkes kendi cephesinden konuya ilişkin düşüncelerini yazdı, kamuoyu ile paylaştı. Bu tartışma ortamının yararlı olduğuna inanıyor ve Alevilik konusunda farklı düşüncelerin tartışılıyor olmasından mutluluk duyuyoruz. Demokratik bir ortamda yürütülen bu tartışmaların Alevilerin sorunlarının çözümüne katkı sağlayacağına inanıyoruz. Ancak özellikle gazetelerin köşe yazarları tarafından konu hakkında yazılan köşe yazıları "vah memleketimin haline vah" dedirtecek cinsten. Konuyu hiç araştırmamış, alevilik konusunda hiç kafa yormamış, bu konuda hiçbir altyapısı olmayan köşe yazarları, "gündemde aleviler var, dur bende bir şeyler yazayım, benim neyim eksik onlardan !" diyerek konuya tepeden daldılar.

Bu konuda o kadar çok örnek var ki. Ama biz en sonuncusundan bahsedeceğiz. Bugün kü Sabah Gazetesi'nde yayınlanan Mahmut ÖVÜR'e ait "Alevi meselesi çözülemiyor, çünkü..." başlıklı yazı. Gelin önce yazıyı hep birlikte bir okuyalım;

Mahmut ÖVÜR : Alevi meselesi çözülemiyor, çünkü...

Türkiye'nin çözülmeyen daha doğrusu çözülmesine izin verilmez sabit konuları var: Kürt Sorunu, Alevilik ve Türban gibi...

Ne zaman konu tartışılsa hemen ülkenin bölünmez bütünlüğü gündeme getiriliyor. Hadi diyelim ki Kürtler ve Türban savunucuları ülkeyi bölme potansiyeline sahip.

Peki, Alevi meselesi neden çözülmüyor?

Bir süre önce Başbakan Erdoğan'ın katıldığı Muharrem iftarı iyi bir başlangıçtı.

Ama o iftara katılan Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu'nun son günlerde yaptığı açıklamalar, tüm bu adımları bir anda sıfırlıyor.

Başkan Bardakoğlu, önce "kucaklayıcı" bir girizgâh yapıyor:

"Muharrem iftarını ana hatlarıyla olumlu buldum. Siyasal, kültürel ve sosyal açılımlara ihtiyaç var. Sorunları konuşarak halletmeliyiz."

Bu açıklamanın arkasından ne beklersiniz?

Diyanet İşleri Başkanının söylediği, "Siyasal, kültürel ve sosyal açılımlar" ın ne olduğunu anlatmasını...

Ama başkan Bardakoğlu, bunu yapmıyor başka bir şey söylüyor:

"Sünniler camiye, Aleviler cemevine gider ayrımını hem dinen hem de ülkenin geleceği açısından sakıncalı buluyoruz."

Başkan Bardakoğlu'na göre Alevilerin Cemevi'ne gitmesi "dinen" de "Türkiye'nin geleceği açısından" da sakıncalı.

Aslında Diyanet İşleri'ne hakim olan ana düşünce böyle. O düşünceye göre, Diyanet İşleri ve camiler, sadece Sünni anlayışa hizmet etmiyor, bütün Müslümanlara hizmet ediyor.

Alevilik de Müslümanlığın içinde olduğuna göre onlara da "hizmet" ediyor. Bu durumda ortada bir "Alevilik sorunu" da yok.

Peki, Türkiye'nin tartıştığı "Alevilik" meselesi ne?

Diyanet ve çevresine göre bunu mesele yapan, "Alevilikten rant sağlayan siyasiler"

İşte Alevilik meselesi bu yaklaşım nedeniyle kilitleniyor.

Oysa Alevilerin talepleri çok açık ve net...

Aleviler net, ya siyasiler?

AK Parti İstanbul Milletvekili İbrahim Yiğit'e Alevilerin ne talep ettiğini soruyorum:

İşte cevabı:

"Şu anda Türkiye'nin dört bir yanında cemevleri var ve yapılıyor. Önemli olan buna bir statü kazandırmak. Yani yasallaştırmak gerekiyor. Nasıl ki camilerin masraflarını, imamların ücretlerini devlet veriyorsa cemevlerinin masrafını da dedelerin maaşını da devlet versin. Ayrıca bir enstitü kurulmasını istiyoruz. Bunun nedeni de dedelerin ve zakirlerin Alevi felsefesini çok iyi özümsemelerini sağlamak."

Gördüğünüz gibi Aleviler çok açık şekilde ne istediklerini söylüyor. Ancak, benim anladığım kadarıyla mevcut Diyanet İşleri Başkanlığı ve kadroları soruna böyle bakmıyor.

Son yıllarda Anadolu'da yeni bir yaklaşım görülüyor. Köylere yapılan camilerin alt katları cemevi olarak hizmet veriyor. Gerçekten olumlu bir gelişme. Önce Ordu'nun Fatsa ilçesinde başlayan bu uygulama, şimdi Yozgat'ta da hayata geçirildi.

Bu olumlu gelişmeyi sorduğumuz eski Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı şimdi AK Parti Yozgat Milletvekili Mehmet Çiçek bakın Alevilik meselesine nasıl yaklaşıyor:

"Türkiye'de ağzı olan konuşuyor. Türkiye'de kaç tane dede varsa, o kadar Alevilik vardır. Her dedenin kendisine has bir cem üslubu vardır. Bu da ya bizzat dede tarafından idare edilir ya da dedenin vekalet verdiği kişi tarafından idare edilir. Cemin usulü budur. Özellikle kadrolu tayin edilmiş bir adam cem idare edemez. Böyle bir usul yok."

Soru çok net: "Cemevlerinin masrafını devlet karşılayacak mı?"

Milletvekili Mehmet Çiçek'in cevabı da çok net:

"Hayır, Niye karşılasın devlet?"

Gerekçe de bir kaygıya dayanıyor:

"Yarın Mevlevihaneler de, Kadiriler de aynı şeyi isterse ne olur?"

İşte Alevilik meselesinin gelip kilitlendiği nokta burası.

Acaba AK Parti bürokraside ve kendi içinde yaygın olan bu egemen anlayışı değiştirip sorunu çözebilecek mi?

Eğer AK Parti değişimci rolünü sürdürmek istiyorsa işe bu ezberi bozarak başlamalı.

O zaman türban meselesine de Anayasa değişimine de daha samimi bir karşılık bulur.

MAHMUT ÖVÜR
SABAH - 22 Ocak 2008

***

Görüldüğü üzere Mahmut ÖVÜR gibi bir köşe yazarı bile Alevilik ve Aleviler konsunda ne kadar eksik, yetersiz. ÖVÜR, AKP milletvekili YİĞİT'in düşüncelerini Alevilerin Talepleri olarak lanse ediyor, sonra da Altı cemevi-üstü cami tarzı ibadethene şeklini yere göğe sığdıramıyor.

Keşke ÖVÜR ve benzeri köşe yazarları bu konularda Alevi kurumlarının da ne istediğini merak etseydi, onlara da sorsaydı. Ya da hiç olmadı internete girip Alevi kurumlarının web sayfalarına şöyle bir göz atsaydı.

Alevi kurumlarının onca çabasına, verilen mücadeleye, yapılan miting ve basın açıklamalarına rağmen, birilerininin ısrarla Alevilerin sorunlarını, taleplerini ve alevi kurumlarını görmek istememe çabasını, iyi niyetle bağdaştırmak mümkün değil. Köşe yazarları da tıpkı AKP gibi davranıyor. Alevi sorununu Alevisiz çözmeye çalışıyorlar. Alevilerin sorunları ve taleplerini ele alırken bile AKP'nin Alevi ! vekiline telefon açıp görüş alıyorlar. AKP'ye, Diyanet'e ve bilumum sünni kuruma miklrofon uzatan, görüş alan zat-ı şahaneler, nedense Alevilerin gerçek temsilcilerine başvurmuyorlar. Bırakın Alevi kurumlarını, sokaktaki Alevi vatandaş ne istiyor? diye merak etmiyorlar. Bir sorun bakalım... Sorunda görün, yazdıklarınızla bizlerin talepleri arasındaki uçurumu.

Alevi sorunu "ısmarlama yazılarla" çözülemez. Gerçekten aydınım, demokratım, bu ülke sorunlarının çözümüne kendi köşemden katkı sunmak istiyorum diyen "gerçek kalemlere" düşen görev, konuya tarafsız, objektif ve iyi niyetli yaklaşmaktır. 

Bizce yapılması gereken şudur; Alevi Kurumları - başta Alevi Bektaşi Federasyonu olmak üzere - Alevilerin temel talep ve istemleri konusunda bir kitapçık, broşür bastırarak, bu materyalleri Türkiye'deki belli başlı köşe yazarlarına ulaştırmalıdır. Belki bu şekilde köşe yazarları ne istediğimizi anlama konusunda bir çaba içine gireceklerdir. Yoksa bu köşe yazarlarıyla Vah halimize vah...

Alevi Haber - 22 Ocak 2008

Alevi Haber Haberleri

AABF’ye karşı ‘hakkını arayan’ Beyhan İpek’ten çağrı!
Alevilik ve Kızılbaşlık
"Alevi ocakzadeler siz Evladı Resulsunuz, Seyitsiniz" diyerek kandırılmışlardır
HEDEP Vekili 'fırıldak' Celal Fırat'tan Tolga Sağ'a HEDEP kıyağı