Kemal BÜLBÜL
Hacıbektaş’ta bilgelik, Yunus Emre’de evren ve insanlık aşkı, Pir Sultan Abdal’da direniş oldum...
Kurdum dergahımı Anadolu’nun bağrına, tam orta yerine; HAKİKATI dışarıda, uzaklarda arayanlara...
HARARET NARDADIR, SACDA DEĞİLDİR,
MARİFET HIRKADA, TACDA DEGİLDİR,
HER NE ARAR İSEN KENDİNDE ARA,
KUDÜS’TE, MEKKE’DE, HAÇ’TA DEĞİLDİR. Dedim...
Anadolu halkları ile yaren oldum.
Hakikat kapısının bir gereği olarak halkları sevdim, 72 millete bir nazarla baktım…
Türk, Kürt, Ermeni, Rum, Yahudi, Çerkez, Çingene… Her kim ise inancını ve dilini hak bildim. İnsanlık aşkımın deryasından susuzluğunu gidermek isteyenin kana kana pınarımdan içmesini sağladım…
Yunus Emre olup düştüm yollara…
GAH AKARIM SELLER GİBİ,
GAH ESERİM YELLER GİBİ,
GAH TOZARIM YOLLAR GİBİ,
GEL GÖR BENİ AŞK NEYLEDİ…
MİSKİN YUNUS BİÇAREYİM,
BAŞTAN AYAĞA YAREYİM,
AŞK ELİNDEN AVAREYİM,
GEL GÖR AŞK BENİ NEYLEDİ.
Diyerek her nerede bir insan var ise onunla yarenlik etmek ve acısını paylaşmak için yanına gittim…
Yabancılık çekip uzakta duranlara uzak durmadım…
GELİN TANIŞ OLALIM,
İŞİ KOLAY KILALIM,
SEVELİM, SEVİLELİM,
DÜNYA KİMSEYE KALMAZ… dedim.
Kendimi sureti Hakk’tan gördüm ve icazet beklemedim. Kendimdeki Hakk’ın tecelli etmesi için uğraştım…
BENİ BENDE DEMEN, BENDE DEĞİLEM,
BİR BEN VARDIR, BENDE BENDEN İÇERİ…
Dediğimde Osmanlı Şeyhül İslamları “Zinhar, katli vaciptir.” Dediler.
Abdal Musa olup Akdeniz havalisine, Güvenc Abdal olup Karadeniz havalisine gittim.
İnsanlara Can dedim kadın erkek ayırmadım…
Sırlarım oldu…
Sır tutmasını ve paylaşmasını bilene sır verdim…
Şah İsmail Hatayi duygularıma tercüman oldu ve şöyle dedi;
GİR SAMAA BİLE OYNA,
SİLİNSİN PAK OLSUN AYNA,
KIRK YIL BİR KAZANDA KAYNA,
DAHA ÇİĞSİN YAN DEDİLER…
Pir Sultan Abdal oldum, tehditlere boyun eğmedim. Hınzır Paşa’nın sofrasından itlerim bile yemedi… “Yolumdan dönmedim.”
Aşık Veysel oldum sordum, sorguladım, kaderciliği kabul etmedim…
BU ALEMİ GÖREN SENSİN,
YOK GÖZÜNDE PERDE SENİN,
HAKSIZA YOL VEREN SENSİN,
YOK MU BUNDA SUÇUN SENİN…?
TÜRLÜ TÜRLÜ DİLLERİN VAR,
NE ACAİP HALLERİN VAR,
NE KARANLIK YOLLARIN VAR,
SIRAT KÖPRÜN NERDE SENİN…?
ADEMİ SÜRDÜN BAKMADIN,
CENNETE DE BIRAKMADIN,
ŞEYTANI NİYE YAKMADIN,
CEHENNEMİN VAR DA SENİN…? Dedim…
Irkçılığa karşı;
TEVRATA BAK, İNCİLE BAK,
DÖRT KİTABIN, DÖRDÜ DE HAK,
HAKİR GÖRÜP IRK AYIRMAK,
İNSANLIKTA YÜZ KARASI… Dedim.
Hüdai oldum, yolumu, erkanımı merak edenlere…
BU AŞKIN SIRRINA ERMEK İSTERSEN,
ÖNCE BİR DERVİŞE SOR DA ÖYLE GEL.
HAKKIN CEMALİNİ GÖRMEK İSTERSEN,
EVVELA SEN SENİ GÖR DE ÖYLE GEL.
HAKİKAT İLMİNİN SABIRDIR BAŞI,
ŞAH OLSA DA BENLİK GÜTMEZ ER KİŞİ,
SEN KENDİ ÖZÜNLE EYLE SAVAŞI,
SADIK OL ÖZÜNDE DUR DA ÖYLE GEL.
HÜDAİ EMEĞİN GİTMESİN ZAYA,
BOZULAN SÜT ARTIK TUTMUYOR MAYA,
BU AŞKIN YOLUNDA GİDİLMEZ YAYA,
AŞK ATINA BİNİP SÜR DE ÖYLE GEL… dedim.
Hilmi dede Baba oldum,
AYNAYI TUTUM YÜZÜME,
ALİ GÖRÜNDÜ GÖZÜME,
NAZAR EYLEDİM ÖZÜME,
ALİ GÖRÜNDÜ GÖZÜME… Ali’yi kendim, kendimi Ali bildim.
Edip Harabi olup, kainatın var oluşunu yazdım…
DAHA ALLAH İLE CİHAN YOK İKEN,
BİZ ONU VAR EDİP İLAN EYLEDİK.
HAKKA LAYIK HİÇ BİR MEKAN YOK İKEN,
HANEMİZE ALDIK MİHMAN EYLEDİK.
ONUN HENÜZ İSMİ YOK İDİ,
İSMİ ŞÖYLE DURSUN, CİSMİ YOK İDİ,
HİÇ BİR KIYAFETİ RESMİ YOK İDİ,
ŞEKİL VERİP TIPKI İNSAN EYLEDİK… dedim…
Aşık Daimi oldum…
TEVRATI YAZABİLİRİM,
İNCİLİ DİZEBİLİRİM,
KUR’AN’I SEZEBİLİRİM,
MADEM Kİ BEN BİR İNSANIM… Diyerek insanı hiçleştirip, insan dışında bir güç arayanlara insanı tanıttım…
Nesimi oldum;
BEN MELAMET HIRKASINI,
KENDİM GİYDİM EYNİME,
AR-I NAMUS ŞİŞESİNİ
TAŞA ÇALDIM KİME NE?
SOFULAR HARAM DEMİŞ,
AŞKIMIN ŞARABINA,
BEN DOLDURUR, BEN İÇERİM,
GÜNAH BENİM, KİME NE?
KAH GİDERİM MEDRESEYE,
DERS OKURUM HAKK İÇİN,
KAH GİDERİM MEYHANEYE,
DEM ÇEKERİM AŞK İÇİN
KAH ÇIKARIM GÖK YÜZÜNE,
SEYREDERİM ALEMİ,
KAH İNERİM, YER YÜZÜNE
ALEM SEYREDER BENİ.
NESİMİYE SORDULAR Kİ,
YARİN İLE HOŞ MUSUN?
HOŞ OLAYIM, OLMAYAYIM,
O YAR BENİM KİME NE?
… Ve Kazak Abdal oldum;
EŞŞEĞİ SALDIM ÇAYIRA,
OTLAYIP KARNIN DOYURA,
GÖRDÜĞÜ DÜŞÜ HAYIRA,
YORANIN DA …………….
MÜNKİR MÜNAFIĞIN SOYU,
YIKTI HARAP ETTİ KÖYÜ,
ÖLÜSÜNE BİR TAS SUYU,
DÖKENİN DE ……………..
DERİNCE KAZIN KUYUSUN,
İNİM İNİM İNİLESİN,
KEFEN DİKMEYE İĞNESİN,
VERENİN DE ………………..
MÜFSİDİN, BİR DE GAMMAZIN,
MALI VARDIR DA YEMEZİN,
İKİSİN MEYİT NAMAZIN,
KILANIN DA ………………….
Sözümü sakınmadım münafık ve münkire yar olmadım… Demem gerekende, sözümü sakınmadım… “Bildiğimin alimi, bilmediğimin talibi.” oldum.
Şimdi televizyon ekranlarından benim inancıma ve yoluma küfür ve hakaret eden cahil – cühela takımı bu cesareti yıllarca kendisini besleyen sistemden alıyor. Bu sistem daha kurulurken beni inkar etti.
ŞALVARI ŞALTAK OSMANLI,
EĞERİ KALTAK OSMANLI,
EKENDE YOK, BİÇENDE YOK,
YİYENDE ORTAK OSMANLI… dediğim kör zihniyet bana rafizi ve zındık dedi…
Cumhuriyet kurulunca sevindim, yardım ettim, el verdim. O da beni inkar edip dergahlarımı kapattı, mürşit, pir ve dedelerimi üfürükçülerle bir tuttu.
Beni Dersim’de kurşuna dizdi, yaktı, 85 yaşımda yaşımı 65’in altına indirip bir tatil gecesinin karanlığında astı. Koçgiri’de aynı zulmü yaşadım… Topal Osman denen besleme çeteyi üzerime saldılar. Zulmün ve katliamın katmerlisini gördüm…
Daha dün Maraş’ta çok organize bir plan ile sivil faşistler ve devletin derin güçleri ortaklaşıp beni katlettiler… Davası bile doğru dürüst görülmedi…
Çorum, Malatya, Sivas katliamlarını defalarca yaşattılar bana…
İstanbul Gazi'de beni katledip, davasını binlerce kilometre öteye götürdüler…
Sivas Madımak’ta televizyonların verdiği canlı yayında cayır cayır yaktılar beni…
Yine davası yarım kaldı, katillerim elini kolunu sallayarak geziyorlar!!!
Bütün bu kepazeliklere karşın makul ve mantıklı oldum. “Alevi açılımı yapıyoruz” dediniz gelip görüşlerimi söyledim, hukuka ve demokrasiye riayet ettim.
Şimdi tutun şu beslemelerinizi. İkide bir inancıma ve yoluma hakaret etmesinler. Şu kepazeliğe bir son verin. STAR TV’nin yöneticileri çıkıp ekrana benden özür dileyin. Bir insanlık, aşk, edep, bilim ve erdem deryasına küfür edilmesine seyirci kalmayın. Yoksa küfre ortak olursunuz.
Köşe yazarları, aydınlar, siyasetçiler niye sessiz kalıyorsunuz??? Hükümet, zaten bize kocaman bir özür borcun var. İktidar ol, muktedir ol ve konuş… Artık “açılım açılım” deyip eveleyip geveleme. Ikınıp sıkınma. Cesur ol “açılımın” ne ise açıkça ortaya koy…
Evet. Duyun, bilin ben Kızılbaş’ım…
Cem Evine giderim, Cem yaparım, semah dönerim, müsahibim vardır… Öğrenin bunları. Bana benim istediğim gibi hitab edin.
Ben Kızılbaş’ım, Tahtatacı’yım, Çepni’yim… ALEVİYİM.
Bu topraklar bana, inancıma, felsefeme, kültürüme, öğretime, yoluma çok şey borçlu…
Kimsenin dinine, diline, inancına hakaret etmedim, etmem de…
Dil, din, renk, inanç, mezhep ayırmadan tüm insanları kendi kutsal değerleri ile kabul ederim…
Bin yıldır uğraştınız yolumu zedelediniz, hatta kirletmeye, satın almaya çalıştınız ama asimile olmadım… Olmayacağım.
Açın şu arşivleri, gizli bir şey kalmasın. Neden korkuyorsunuz. Yoksa utanıyor musunuz??? Osmanlı tahrir defterlerini, diğer arşivlerini, Cumhuriyet döneminin arşivlerini niye açıp bilim insanlarının üzerinde çalışmasına izin vermiyorsunuz???
Evet, ben Kızılbaş’ım…
72 Millete bir nazarla bakmaya devam edeceğim…
Hrant Dink’i seveceğim, Ape Musa’yı seveceğim…
Halkını kimlik ve kültür ayırmadan seven eşitlik ve özgürlük isteyen Deniz Gezmişleri, Mahir Çayanları, İbrahim Kaypakayaları,
Diyarbakır Cezaevi’nde açlık grevinde hakka yürüyen ve tek istekleri eşitlik, özgürlük, adalet olan Kemal Pirleri, Mazlum Doğanları, Hayri Durmuşları sevmeye devam edeceğim…
Evet, ben Kızılbaş’ım…
Dünya halklarının mutluluğu için çalışan, dünyanın eşitlik, özgürlük, adalet ortamında yaşanabilir olabilmesi için demokrasi mücadelesi yürüten her kim var ise kendimden bilirim…
Ben Kızılbaş’ım…
Ben Anadolu ve Mezopotamya’yım…
Türküm, Kürdüm, Ermeni’yim… Ben Türkiye’yim…
Türkiye toplumundanım. Ben Türkiye’denim, Türkiye bendendir…
KAYNAK : Pirsultan.net - 27 Ağustos 2009