Deniz Baykal: "En büryük ayrımcılık devleti bir kimliğin parçası haline getirmektir."
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, ''Devleti bir kimliğin parçası haline getirirsek işte o zaman en büyük ayrımcılığı, en tehlikeli dışlayıcılığı, en sancılı bölücülüğü resmi olarak devlet eliyle yapmış oluruz'' dedi.
Baykal, Karacaahmet Cemevi'nde geleneksel olarak düzenlenen aşure gününe katıldı.
Cemevine gelişi sırasında alkışlarla karşılanan Baykal, Karacaahmet Sultan Türbesi'ni ziyaret etti. Bu arada cemevine girmek isteyen vatandaşlar ile basın mensupları arasında arbede yaşandı.
Baykal, toplantıya CHP Genel Başkanı olarak değil, bir vatandaş olarak katıldığını belirterek, ''Sevgili canlar, bugün Muharrem ayının unutulmaz yıl dönümünde Karacaahmet Sultan Dergahı'nda sizlerle beraber olmakla, dayanışma içerisinde olduğumuzu ortaya koymakla sorumluluğumuzu ve görevimizi yerine getirdiğimizi düşünüyorum'' dedi.
Çok sayıda insanın buraya hiçbir mecburiyet olmadan gönüllerini zenginleştirmeye, umutlarını artırmaya ve güvenlerini geliştirmeye geldiğini anlatan Baykal, bunun arkasında büyük bir tarih olduğunu söyledi. Baykal, Karacaahmet Sultan'ın, çok önemli bir şahsiyet olduğunu ve onun değerinin bilinmesi gerektiğini vurgulayarak, ''Her şey savaşla, askerle olmaz. Bazen güzel bir söz, güzel bir düşünce, doğru ahlak, iyi davranış, sevgi ve dayanışma silah ve savaştan daha güçlü olabilir.
İslamiyeti bu topraklara taşıyan öncü insan, ama onun taşıdığı İslamiyet, ülkemizde daha sonra zorla dayatılan bir İslamiyetin ötesinde insanı temel alan, insan odaklı, insanın Allah'la ilişkisini çok özel bir ilişki olarak kabul eden, insan Allah ilişkisi arasına kimseyi koymayan yüksek, yüce, gerçek İslamiyeti buralara taşıyorlar'' diye konuştu. Salondakilere seslenen Baykal, şunları kaydetti:
''Ne mutlu ki sizler, en güç dönemlerde bile inancınızdan şaşmadınız, onların değerini hiçbir zaman unutmadınız. Uygulanan yıldırma politikalarına boyun eğmediniz, teslim olmadınız. Gelecekte herkes, sizin mücadele verdiğiniz anlayışın nasıl tüm Türkiye için, Alevisi için de, Sünnisi için de, Müslümanı için de Müslüman olmayanı için de ne kadar önem vermesi gerektiğini çok daha iyi anlayacaktır. Siz bizim Anadolu kültürümüzün özüsünüz, temelisiniz, dayanağısınız. Sizleri dışlamak değil, sahiplenmek lazım, azaltmak değil, çoğaltmak lazım.''
''HERKESİN İNANCI, DÜŞÜNCESİ, KİMLİĞİ SAYGIDEĞER''
''Hepimiz kardeşiz, hepimiz biriz ve beraberiz. Bizi kimsenin ayırması, bölmesi mümkün değildir'' diyen Baykal, konuşmasına şöyle devam etti:
''Herkesin inancı, düşüncesi, kimliği saygıdeğer. Hepsinin başımızın üzerinde yeri var. Devlet de herkesin devletidir. Devlet hepimizin, herkesin devletidir. O mezhebin de devletidir, bu mezhebin de devletidir. O inançta olanın da devletidir, bu inançta olanın da devletidir. Kadınların da devletidir, erkeklerin de devletidir.''
Neye inanıyorsa inansın devletin, herkesin devleti olduğunu vurgulayan Baykal, ''Devlete bir üniforma giydirmek, devleti bir inancın simgesi haline dönüştürmek, o inancın dışındaki insanları dışlamak anlamına gelir. Bu yanlıştır. Herkesin inancına, yaşayışına saygımız var. Herkesin özgürce yaşaması gerektiğine inanıyoruz'' dedi.
Deniz Baykal, kimsenin, kimsenin kılık ve kıyafetine karşı çıkma hakkı olmadığına işaret ederek, şunları kaydetti:
''Herkesin kılık kıyafetine saygı gösteriyoruz, ama devleti bir kılık kıyafet içine sokmanın yanlış olduğunu söylüyoruz. Devlete bir üniforma giydirmek, devleti bir inancın simgesi haline dönüştürmek, o inancın dışındaki insanları dışlamak anlamına gelir. Bu dışlayıcılıktır, bu yanlıştır. Bu güne kadar devletin üniforması yok diye bir sıkıntı mı ortaya çıktı? Devletin üniforması yok diye hak ve özgürlüklerde bir kısıtlama mı vardı?''
Böyle bir durumun Atatürk'ten Özal'a kadar kimse tarafından fark edilmediğini ifade eden Baykal, kimsenin Türkiye'nin Anayasası ve hukukuyla bir derdi olmadığını, birden bire demokrasi, insan hak ve özgürlükleri ile ilgili sorunların ortaya çıktığını, bunun sonucunda da devletin belli bir kimliğin parçası haline dönüştürülerek bu sorunu çözebilmek için teklifler ortaya atıldığını anlattı.
''DEVLET İNANÇLAR ÜSTÜDÜR''
Deniz Baykal, devletin inançlar üstü olduğunu dile getirerek, şunları kaydetti:
''Devlet, herkesin devletidir ve öyle kalmalıdır. Öyle olmaktan çıkarırsanız nereye kadar gider yolu, dünyaya ve çevremize baktığımız zaman görüyoruz. Oralara gitmesin, gitmeyelim. Ağzımızın tadını bozmayın, huzurumuzu bozmayın. Biz sadece bugün değil, bir adım atılırsa bir süre sonra milletin başına neler gelecek onu görüp onu önlemeye çalışıyoruz. Bizim istediğimiz Türkiye'de bir daha Kerbela'lar, Kahramanmaraş'lar, Sivas'lar yaşanmasın.''
Baykal, Alevilerin sorunlarını çok iyi bildiklerini belirterek, bu konuda üzerlerine ne düşerse ellerinden geleni yapacaklarını söyledi.
AŞURE SİMGESİ
Aşurenin ''azı çok etme sanatı, yokluktan bereket çıkarmanın sırrı'' olduğunu belirten Baykal, aşurede birbirinden çok farklı malzemenin uyum ve barışıklık içinde olduğunu ifade etti.
Baykal, aşurenin beraberliğin vurgulandığı bir şey olduğunu dile getirerek, ''Aşure, birbiriyle dayanışma içinde olma zorunluluğunun bir simgesi. Simge diyorsan, işte al sana en güzel simge, aşure simgesi. Dostluk ve kardeşlik simgesi, barış simgesi, yaşadığımız acıyı tada dönüştürme simgesi'' dedi.
CEMEVİ BAŞKANI ERCAN
Karacaahmet Sultan Dergahı Cemevi Genel Başkanı Muharrem Ercan da, Atatürk'ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti'nin laik, devrimci, sosyal bir hukuk devletinin, ulusun bağımsız ve bölünmez bütünlüğünün yılmaz savunucuları olduklarını söyledi.
Ercan, Kahramanmaraş'ta, Sivas'ta, Çorum'da yıllarca dışlandıklarını ve horlandıklarını, ancak hiçbir zaman kin gütmediklerini belirterek, hep barış, kardeşlik ve birlikten yana olduklarını dile getirdi. Horlanmaya, ikinci sınıf insan muamelesi görmeye, devlet dairelerinde vali, kaymakamlık, müsteşar, milletvekili, bakan olma hakları bulunduğunu siyasi partilerin göz ardı etmesini içlerine sindiremediklerini ifade eden Ercan, istek ve dileklerinin AB dayatılmasıyla yapılmasını istemediklerini kaydetti.
Ercan, isteklerinin kendi içinde rahatça çözülebileceğini dile getirerek, isteklerini, ''Türkiye Cumhuriyeti'nin laik yapısının korunması, Atatürk'ün devrimlerinin uygulanması, cemevlerinin yasalaşması, zorunlu din derslerinin kaldırılması, diyanetin bir mezhebe değil, tüm inançlara aynı hizmeti vermesi ve bütçeden eşit oranda pay ayrılması'' olarak sıraladı.
Konuşmaların ardından Muharrem Ercan, Deniz Baykal'a Alevilikle ilgili çeşitli kitaplar verdi.
Bektaş Akkaya tarafından lokma duası okunmasının ardından Baykal ve beraberindekilere aşure ikram edildi.
Dergaha şahsi olarak bağışta bulunduğu öğrenilen Baykal, daha sonra Alevi örgütleri başkanlarıyla da bir görüşme yaptı.
Baykal, cemevinden ayrılırken basın mensuplarının ''Ergenekon Operasyonu'' ile ilgili soru sorma girişimlerini, ''Daha sonra'' diyerek geri çevirdi
Toplantıya, CHP Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Özyürek, Genel Sekreter Yardımcıları Mehmet Sevigen ve Bihlun Tamaylıgil ile Kadıköy ve Beşiktaş Belediye başkanları, bazı partililer ve çok sayıda davetli katıldı
A.A. - GERÇEK GÜNDEM - 27 Ocak 2008
Baykal'dan laiklik uyarısı
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Deniz Baykal, Karacaahmet Sultan Cemevi'nde düzenlenen aşure törenine katıldı. Cemevinde toplanan Aleviler tarafından alkışlarla karşılanan Baykal, yaptığı konuşmada devleti belli bir kılık kıyafet içerisine sokmanın yanlış olduğunu söyledi. Aleviliğin Anadolu kültürünün özü olduğunu söyleyen Baykal, "Sizi dışlamak değil kaynaşmak lazım, sizleri azaltmak değil çoğaltmak lazım. Hepimiz kardeşiz, hepimiz biriz. Bizi kimsenin bölmesi ve ayırması mümkün değildir." dedi. Baykal konuşmasını şöyle sürdürdü, "Herkesin inancı, kimliği saygı değerdir. Hepsinin başımızın üzerinde yeri var. Bu devlet hepimizin devletidir. Devlet o mezhebinde bu mezhebinde devletidir. O nedenle devlete üniforma giydirmek, devleti o inancın simgesi haline getirmek yanlıştır. Herkesin inancına ve yaşayışına saygımız var. Kimsenin kılığına kıyafetine karışma hakkı hiçbirimizde yoktur. Herkesin kılık ve kıyafetine saygı duyuyoruz ama devleti belli bir kılık kıyafet içerisine sokmanın yanlış olduğunu söylüyoruz. Eğer devleti bir kimliğin parçası haline getirirsek işte o zaman en tehlikeli aynalığı ve bölücülüğü devlet eliyle yapmış oluruz." dedi.
Bu güne kadar hak ve özgürlükler konusunda bir sıkıntı olmadığını savunan Baykal, "Hak ve özgürlüklerdeki kısıtlamayı gelmiş geçmiş devlet adamları fark etmedi de şimdi birileri mi fark ediyor. Atatürk'ü İnönü'sü, Celal Bayar'ı, Adnan Menderes'i, Turgut Özal'ı bu meselden habersizdi, o nedenle kimsenin anayasayla bir derdi yoktu. Birden bire demokrasi ve insan hakları sorunu çıktı, bunun sonucu olarak devlet belli bir kimliğin parçası haline getirilerek sorunu çözme teklifleri gelmeye başladı. Bunlar yanlıştı, elimizdekinin kıymetini bilelim. Devleti hepimiz devleti olmaktan çıkartırsanız bunun yolu nereye kadar gider, şöyle bir çevremize bakınca görmek mümkün. Oralara gitmesin, gitmeyelim. Biz sadece bugünü değil bir adım atılırsa milletin başına ne gelir onu görüp onu önlemeye çalışıyoruz. Bizim istediğimiz Türkiye'de Kerbelelar, Sivaslar, Kahramanmaraşlar yaşanmasın. Bunun güvencesini almaya çalışıyoruz." ifadelerini kullandı.
Konuşmanın bitiminde Alevi dedesi Muharrem Ercan, CHP liderine Alevi-Bektaşi yayınlarından oluşan bir kitap seti hediye etti. Deniz Baykal ayrıca lokma duasının arında dağıtılan aşureden yedi.
Öte yandan CHP Genel Başkanı Baykal, cemevi vakfına bir miktar bağışta bulundu. Yapılan bağış miktarı ise açıklanmadı.
BİRGÜN - 28 Ocak 2008