NECDET SARAÇ / BİRGÜN
AKP’nin yerel seçimlerde aldığı yüzde 39 oyu başarısızlık olarak değerlendirenlerin sayısı bir hayli fazla olsa da bu değerlendirme çok su götürür. İstanbul ve Ankara gibi iki önemli şehri 15 yıldır yöneten ve 2002’den bu yana iktidar olan AKP’nin, iktidar olmanın yarattığı doğal oy erozyonunun ötesinde, yolsuzluk ve yoksulluğun çok öne çıktığı bir dönemde seçimlerden yeniden birinci parti olarak çıkması, kendisi açısından başarı, sol güçler açısından ise ciddi bir başarısızlıktır.
Başarıda kriter, başarı çıtasını nereye koyduğunuzla yakından ilgilidir. Eğer başarıyı Türkiye ölçeğinde yalnızca oy artışı olarak nitelersek, kuşkusuz o zaman yüzde birlik, ikilik artışları da başarı olarak nitelemek mümkün olabilir. Ancak başarıyı iktidarı almak olarak niteleyip, başarı çıtasını buraya koyarsak başarı kriteri tümüyle değişir. Örneğin, Antalya’da oylarını yüzde 14 artıran ve yerel iktidarı AKP’nin elinden alan CHP adayı Prof. Akaydın başarılı olmuştur. Diyarbakır’da oylarını yüzde 7’nin üzerinde artıran ve iktidarı koruyan Osman Baydemir başarılıdır. Çankaya’da oylarını yüzde 8 artıran ve görevi yeni devralan Bülent Tanık başarılıdır. Veya Hatay Samandağ’da ilk kez seçime girip yüzde 34 ile yerel iktidarı kazanan Mithat Demir çok başarılıdır. İktidar alınmış veya korunmuştur, başarının bu açıdan tartışılacak yanı yoktur. Ancak aynı şeyi oylarını yüzde 2 artırmasına rağmen AKP’nin yüzde 15 gerisinde olan CHP için söylemek mümkün değildir. Veya oylarını on binde bir artıran ÖDP veya on binde üç artıran EMEP için herhalde ‘başarılı’ demek mümkün değildir. Herhalde böyle bir oy artışına, matematiksel olarak doğru olsa da başarı diyeni kalkıp döverler…
Kazanılan belediye başkanlıklarının başarısını asla küçümsemeden, tersine İzmir, Antalya, Eskişehir, Van, Giresun gibi şehirlerde, Sarıyer, Ataşehir, Samandağ gibi ilçelerde yakalanan başarıyı daha da öne çıkaran ve ortak deneylere dönüştüren bir yaklaşımı benimsemek gerekir. Ancak pozitif deneyler, bizim bütünü görmemizi engellememeli: Yaşanan başarıları gölgelemeden, seçim sonuçlarının sosyalist sol ve sosyal demokrat sol açısından başarılı olmadığını görmek durumundayız. Yerel ve merkezi iktidar alınmadığı sürece iyi ikinciliklerle, üçüncülüklerle övünmenin bir anlamı olamaz. Çünkü solun bir tek başarı ölçütü vardır: Bu ölçütün adı iktidardır!
Seçim sonuçlarını başarı ve başarısızlığın ötesinde, daha yukarıdan bakıp değerlendirdiğimizde ise iki önemli tespit yapılabilir. Birincisi, özellikle son 30 yıldır toplumun dokusunu da ciddi ölçüde değiştiren muhafazakârlaşmaya ve sağcılaşmaya direnen ve bileşenlerini ağırlıkla Alevilerin ve Kürtlerin oluşturduğu büyük bir toplumsal dinamik ayağa kalkmaktadır. Nitekim, bu tavır alış, ayağa kalkış, Türkiye haritasının her tarafını sarı olmaktan kurtarmıştır. İkincisi ise, CHP’den ÖDP’ye sol, yerel iktidarların önemli bir bölümünü kaybetmiş olsa da, iddialı ve ısrarlı çalışmalarla kendi gibi olunduğunda kazanılabilineceğini görmüştür. Sultanbeyli’de çarşaf, Kocaeli’nde Kuran kursu, Ankara Büyükşehir’de soldan daha çok merkez vurgusu yapmak kazandırmadığı gibi kaybettirmiştir. Mevcut sosyal, siyasal ve ekonomik veriler, kayda değer bir muhalefet dahi olmadan AKP’nin irtifa kaybettiğini gösterirken, birçok olumsuz koşula rağmen Türkiye’de değişimin mümkün olduğunu işaret etmiştir. Şimdiden görünen şudur: Önümüzdeki dönem, ürkek ve utangaç solculuğun terk edilmesi, cephesi doğrudan sola dönük güçlerin alternatif iktidar yürüyüşlerinin önünü de hızla açacaktır!
NECDET SARAÇ
<!--
var prefix = 'ma' + 'il' + 'to';
var path = 'hr' + 'ef' + '=';
var addy52086 = 'necdetsarac' + '@';
addy52086 = addy52086 + 'birgun' + '.' + 'net';
var addy_text52086 = 'necdetsarac' + '@' + 'birgun' + '.' + 'net';
( '' );
52086 );
( '' );
//-->n
<!--
( '' );
//-->
<!--
( '' );
//-->
BİRGÜN - 4 Nisan 2009