Kamulaştırılan Madımak Oteli'nin yıkılmayacağını TRT Haber'de Kozmik Oda'da açıklayan alevi açılımı koordinatörü Devlet Bakanı Faruk Çelik "Sivas'ta yaşananların unutulmasından yana değiliz" dedi.
Rıdvan Memi'nin sorularını yanıtlayan Çelik, alevi açılımı nihai raporunun Bakanlar Kuruluna sunulduğunu, kamulaştırılan Madımak Otelinin yıkılmayacağını açıkladı. Çelik'in dikkat çeken bir diğer açıklaması ise Diyanet İşleri Başkanı'nın protokoldeki yeri tartışmasına ilişkindi. İşte o açıklamalar!
MADIMAK YIKILMAYACAK, KAYBEDİLENLERİN ANISI YAŞATILACAK
"Bu karar çok önemli. Bildiğiniz gibi Madımak'a ilk kez biz gittik. Ve dedik ki bu acı hepimizin acısı, ortak acı dedik. Erzincan'a da gittik, Başbağlar'a da gittik Alevilerle birlikte gittik orada da dedik bu acı ortak acımız. Artık bu diyalog zemini sağlandı.
Madımak'ı aynen çalıştaylarda söz verdiğimiz gibi kamulaştırdık. Mal sahibinin bedeli yeterli bulmamasından kaynaklanan yedi aylık bir süre geçti. Bugün mahkeme kararını verdi. Temyiz konusu da sadece bedelle ilgili. Mülkiyetle ilgili hiçbir sorun yok. Tapu işlemleri hızlandırılacak ve biter bitmez mülkiyet Sivas İl Özel İdaresi'ne geçmiş olacak.
Madımak'ın ne olacağıyla ilgili çok toplantı yaptık. Almanya'daki Alevilerle bu konuyu konuştuk, hayatlarını kaybedenlerin aileleri ile konuştuk, Sivas'ta gittik konuştuk ve tüm Alevi çalıştaylarında Madımak konusunu konuştuk. Genel olarak Alevilerin bakışı müze olması şeklinde. Bakın biz Sivas'ta yaşananların unutulmasından yana değiliz. Kesinlikle unutulmaması gerekiyor fakat burası yeni bir çatışma ortamı da olmamalıdır. Bunu biz Sivaslılarla konuşacağız dedik, Sivas'a gittik Alevisi Sünnisi 45 sivil toplum örgütü ile mutabakat sağladığımız bir konu var. Bunu tekrar Sivas'a gidip görüşeceğiz. Şimdi otelin tabelası indirilecek, bina kalacak ve bu binanın yeni dizaynının nasıl olacağı konusunu son kez Sivas'ta değerlendirip zaten sağlanmış olan büyük bir konsensusla hayata geçirilecek. Ne olacak bu binada, o olayda hayatlarını kaybedenlerin isimlerinin yer aldığı çok güzel bir köşe hazırlanacak. Onların içinde bilim adamı olanların kitapları eserleri konacak. Sanatçıların sazları, enstrümanları yer alacak. Bu şekilde onlar unutulmayacak ve her yıl anılmaları sağlanacak. Binanın diğer katlarının da ne olacağı yine Sivaslıların konsensusu ile belirlenecek."
ALEVİ KOMİSYONU YENİ DİN KÜLTÜRÜ DERSİ İÇERİĞİNİ HAZIRLADI
Kozmik Oda'da konuşulan bir diğer konu, Alevi Çalıştaylarının temel tartışmalarından biri olan zorunlu din kültürü dersine ilişkindi. Rıdvan Memi'nin bu konuda gelinen noktayı sorması üzerine Bakan Çelik şu açıklamaları yaptı
"Bizim Alevilerle yaptığımız çalıştaylarda şu ortaya çıktı. Bu Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi kitabında eğitime dönük bazı unsurlar var, uygulamada bazı sıkıntılar var ve Alevilik, Caferilik ve Nusayrilikle ilgili bölümlerin yeterli, olmadığı ifade edildi. Biz de şimdi Alevilerden kurduğumuz bir komisyonun yaptığı çalışmayı tamamladık. Çalışmayı Din Eğitimi Genel Müdürlüğü bünyesinde kitapçığa, taslağa dönüştürüyoruz. Bu ay Aralığın ilk haftasında bu taslak bitecek. Bitince yine Alevi önderleriyle bir araya geleceğiz ve yeni Din Kültürü Ahlak Bilgisi kitap taslağını arkadaşlara dağıtacağız onlar üzerinde çalışma yapacaklar, yaptıkları değerlendirmeyi birinci ayda netleştirdiğimizde 2011-2012 öğretim yılında yeni Din Kültürü Ahlak Bilgisi kitabı, Türk eğitimine kazandırılmış olacak."
CEMEVLERİNİN STATÜSÜ KONUSUNDA BAKANLAR KURULUNA 4-5 ALTERNATİF SUNDUK
"Cemevlerine statü verilmesi konusu, çalıştaylarda tartışılan önemli konulardan biridir. Cemevlerine statü verilmesi konusunda bir mutabakat sağlandı. Kimler bu mutabakatı sağladı; hem Sünni önderleri hem Alevi önderleri, sivil toplum ve üniversitelerden gelen çalıştay katılımcıları ile Cemevlerine bir statü verilmelidir noktasında bir ittifak sağladı. Bunu gördük ve rapora da yazdık. Fakat bu statü nasıl olacak konusu şu anda uğraştığımız ve bizi gerçekten yoran bir konu. Bir sonuca varma noktasındayız. Bir hukuk komisyonu kurduk. Bu komisyon bir çalışma yaptı. 4-5 alternatif ortaya koydu. Bakanlar kurulunda da bu alternatifleri değerlendirdik. Bakın Cemevlerinin statüsü ile ilgili bizim elimizi bağlayan hukuk devletinde bazı unsurlar var. Tekke ve zaviyeler kanununda çok açık şunu söylüyor, "Bilimum tekke ve zaviyeler kapatılmıştır. Mescitler ve camiler istisna tutulmuştur." Bununla kalmamış Anayasa 174. Maddeye de taşınmış. Bu da değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen maddelere yani laiklik ilkesine atıfta bulunuyor. Şunu söyleyebilirim Cemevleri ile ilgili Alevilerin talebini karşılama zorunluluğunda kendimizi hissediyoruz. Ama mevzuatı görmemezlikten gelemeyiz. Buna vereceğimiz cevap aynı zamanda toplumsal birlikteliğimizi de güçlendirmeli. Bu konuda çözüme doğru gidiyoruz ama arayışımız kolay değil; deveyi iğne deliğinden geçirmek gibi"
DEVLET PROTOKOLÜNÜN GENEL DİZAYNINDA SORUN VAR, MİLLİ İRADE DİKKATE ALINARAK YENİDEN DÜZENLENMELİ
Kozmik Oda'da Diyanet İşleri Başkanı'nın devlet protokolünde 52'inci sırada bulunmasına dair yaşanan tartışmalar da konuşuldu. Rıdvan Memi'nin "Siz bunu doğru buluyor musunuz, değişmesi için bir girişimde bulunacak mısınız" sorusunda Bakan Çelik'in verdiği yanıt çok çarpıcıydı:
"Diyanet İşleri Başkanı'nın protokoldeki yerinin 52. sırada olması kabul edilebilir değil. Bu konuda muhalefeti de kapsayan bir konsensus var. Atatürk iki kurumun başkanı için ayağa kalkardı odasına girildiği zaman. Biri Genelkurmay diğeri de Diyanet İşleri Başkanı şeklinde değerlendirmeler de var. Ben de açıkça ifade ettim. Diyanet İşleri Başkanlığı'nın önemi Cumhuriyet'in kurucu felsefesinde net bir şekilde ortaya konmuştur. Bugün protokolde 52. sırada olması çok hoş bir tablo değil. Seçim sürecine girdiğimiz için bu konuda bir düzenleme nasıl algılanır, yeni bir tartışma konusu olur mu bilemiyorum. Ama partiler arasında bir uzlaşma var. Bunu değerlendirip yalnız Diyanet İşleri Başkanlığı'na has bir şekilde gündeme getirebiliriz. Ama protokolün genel dizaynında sorunlar var. Tüm bu konular gündeme gelirse bu dönem içinde yetişmeyebilir. Tabi ki ülkenin ordusu komutanları son derece önemlidir. Bunlara farklı bir bakış içinde olmayı çok sağlıklı bulmam. Ama protokol olayına bakarken milli iradeyi de dikkate alacak bir düzenleme yapılmasında yarar var."
Zaman - 24.11.2010