Milli Eğitim Bakanı, yazar Aziz Nesin’in isteği üzerine yakılıp, küllerinin vakfın bahçesine gömüldüğünü hatırlatarak, “Bu ülkede Aziz Nesin’in dinsiz olarak yaşayıp ölme hakkı varsa, inananların da inanma ve inandığını yaşama hakkı vardır” dedi.
Çelik, Beylikdüzü'nde yaptırılan Atatürk Öğretmenevi ve İhlas Marmara Lisesi'nin temelini, sağanak yağış altında attı; bir eliyle mikrofonu, bir eliyle şemsiyeyi tuttu.
ANKARA - Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, bazı Alevi vakıf ve derneklerinin, müfredattaki Alevilikle ilgili bölümleri kendilerinin yazması gerektiği yönünde serzenişte bulunduklarını ifade ederek, “Bu serzeniş haklı değildir. Biz Ortodoksluk bölümünü Rum Patriği Bartholomeos’a yazdırmadık” dedi.
Çelik, Ensar Vakfı’na bağlı Değerler Eğitim Merkezi tarafından Cemil Reşit Rey Konser Salonu’nda düzenlenen “Uluslararası Müslüman Ülkelerde Din Eğitimi ve Avrupa’da Okullarda İslam Öğretimi” konulu sempozyumun açılışında konuştu.
“Dinin, insanları ahiret hayalleriyle uyutmak amacıyla kullanıldığı komünist ülkelerde yasaklandığını, insanın bireysel ve sosyal hayatından kopartılmaya çalışıldığını dile getirerek, komünist ülkelerin komünistlikten vazgeçmesiyle bu anlayışın ortadan kalktığını” söyleyen Çelik, “Türkiye’de din eğitiminin dört başı mamur yapıldığını, hiç kusur olmadığını söylemek mümkün değil” dedi.
ALEVİLİK İSLAM DİNİNİN FARKLI BİR YORUMUDUR
Hüseyin Çelik, Türkiye’de okullarda ağırlıklı olarak İslam dininin anlatıldığını ama Yahudilik, Hristiyanlık ve alt mezhepleri, Budizm, ateizm hakkında da bilgiler verildiğini ifade ederek,
Bakan ve koruması, tören alanına şemsiyeyle geldiler.
“Aleviliği müfredata birilerini memnun etmek için koymadıklarını” vurguladı. Aleviliğin İslam dininin farklı bir yorumu olduğunu ifade eden Çelik, “Alevi vatandaşlarımız bundan memnun olurlarsa haz duyarız. Böyle olması gerektiği için, aklın gereği bu olduğu, demokrasini çoğulcu vasfı bunu gerektirdiği için koyduk” dedi.
AZİZ NESİN NASIL DİNSİZ YAŞAYIP ÖLDÜYSE...
Bakan Çelik, “din ve dindarlaşma gündeme gelince ülkedeki bazı insanların laiklik adına büyük kaygı duyduğunu” da ifade ederek, “Laiklik dindarın dinine inanabildiği ve dinin gereğini yerine getirdiği, dinsizin dinsiz olarak yaşadığı ve dinsiz olarak öldüğü, dinsizliğinden ötürü kendisine hesap sorulmadığı bir sistemin adıdır” dedi.
Çelik, yazar Aziz Nesin’in vefat edince isteği üzerine cenazesinin yakıldığını ve küllerinin vakfının bahçesine gömüldüğünü hatırlatarak, “Bu ülkede Aziz Nesin’in dinsiz olarak yaşayıp ölme hakkı varsa, inanan, dindar insanların da inanma ve inandıklarını yaşama hakkı vardır” diye konuştu.
Türkiye’deki insanların birlikte yaşamak zorunda değil, birlikte yaşamaya mahkum olduğunu ifade eden Çelik, insanların Gökkuşağı’ndaki renkler gibi ortak paydada buluşmak zorunda olduklarını söyledi.
NTV - AA - 16 Kasım 2007 Cuma