Birileri Alevi öğrencilere dayak kampanyası başlattı da bizim mi haberimiz yok? Şişli Endüstri Meslek Lisesi öğrencisi Burak Tibar en yakın tarihli dayak zedelerden. Din kültürü ve ahlak bilgisi dersinde, din öğretmeni sıfatıyla sınıfta bulunan eğitimci tarafından boğazı sıkılarak tekmelerle dövülür. Tibar'ın işlediği suç ise çok ağırdır!' Cep telefonunun saatine bakmak'. Hastaneye kaldırılırken nefes bile almakta zorluk çektiği belirtilen öğrencinin eğitmeni olan Mustafa Kurt eğitim ve öğretimdeki disiplini kendi usulünce çözmüş bulunur.
Öğrencinin kafasını yumruklayan, bununla yetinmeyip yere yatırarak karnını ve böbreklerini tekmeleyerek, hızını alamayıp sınıf kapısına çıkardığı öğrenciyi orada da tekmelemeye devam eden Mustafa Kurt zil çaldığında dövmeyi bırakır. Arkadaşlarının okul idaresine haber vermesi ile Tibar Şişli Etfal Hastanesi Acil servisine kaldırılır. Burada tetkikleri yapılan Tibar'ın boğazında, omuz altında, karnında, bel bölgesinde ve vücudunun çeşidi bölgelerinde dayağa ait izler doktorlar tarafından tespit edilir.
Oğlunun sessiz, sakin bir çocuk olduğunu söyleyen anne, oğlunun daha evvel okulla ilgili hiçbir sorun yaşamadığını belirtir. Anne savcılığa suç duyurusunda bulunur ve okul müdürü Fatih Kemal Bilgin konu ile ilgili açıklama yapar; 'Şişli Emniyet Müdürlüğüne, soruşturma başlatılması için başvuru yapıldı.'
Soruşturma deyince hemen aklımıza bir diğer olay geliyor. Kaderleri de isimleri gibi aynı olan bir diğer öğrenci. Geçtiğimiz Ramazan ayında oruç tutmadığı için şiddet gören Esenyurt Ali Kul Çok Programlı Lisesinde okuyan B.K. öğretmeni tarafından sürekli aşağılandığını söyleyerek okula gitmez. Öğretmenin sürekli olarak arkadaşlarının yanında aşağıladığı Burak K.'nın babası çocuğunun okuldan soğuduğunu söyler. Derste hakaret uğradıktan sonra durup dururken dayak yediğini söyleyen B.K. yazılıdan da sıfır alır. Branşı edebiyat olmasına rağmen din dersi işleyen Zeki Yılmaz'ın emeklisi yakın olduğu için ilişilmez okul yönetimi tarafından. İlgili makama suç duyurusunda bulunur aile yine. Baba oğlunu hastaneye pansumana götürüp getirir.
Peki şimdi Alevi hakları için alevi açılımı yapan bakanlara sormak lazım, bünyende ki Alevi düşmanlarını eğittin mi sen? Görüyoruz ki Alevi öğrencileri döverek eğitmek telaşında öğretmenler. Devletin öğretmenleri yani. Devletin lokal olarak eğittiği eğitmenler yani. Sessizce cereyan eden bu tip olayların sonucu sadece dayağa maruz kalmış öğrenciler değil elbet. Daha kötü sonuçları olabilir zihinlerde. Örneğin arkadaşını Alevi olarak ayıran ve kötü şeklinde etikedeyen, Alevilerin dinsiz olduğu kanaatine varan genç beyinler. Ya da daha kötüsü sırf Alevi olmasından dolayı karşısındaki bireye şiddet gösteren kişi tiplemesi. Trabzon'da öldürülen rahip, Malatya'daki katliam ve Hrant Dink'in öldürülmesine zemindir bu tür olaylar. Şimdi dayak yiyen Burak nasıl kin tutmasın? Okuldan nefret eden, dinden nefret eden öğrenciler yetiştirmek midir okulların görevi. Her derste her öğretmen din dersi işleyecekse, bütün okulları imam hatip yapalım olsun bitsin. Dönem dönem yaşanan bu tip olaylar, insana düzenli olarak yapılan Alevi katliamlarını hatırlatıyor. Tekmeyle tokada din eğitimi veren bir ülke olarak kayıtiara geçmemize az kaldı. Öteki olmayı kabul etmiyorsan ettiriyorlar güzel ülkemde. İlla ötekisin işte diye şamarı patlatıyorlar. Ya sus öteki ol, ya da git. Her ikisi de olmaz dersen öl o zaman. Tıpkı Hrant gibi, öl o zaman. Bu tip olaylara Alevi-Sünni vakası diye bakmak yerine insan hakları olarak bakmak daha doğru olacak ve çözüme ancak böyle ulaşılacak sanırım.
B. Diren Güneş
BİRGÜN - 18 Ocak 2008