Avrupa Alevi Örgütlenmesi

Seyid Ali Akyol

Avrupada Alevilerin Anadillerini, ritüellerini yürüten hatırı sayılır bir örgütlülük var.
Dünya’nın neresine giderseniz gidin, eğer bir düşünsel ve eğitsel sisteme sahipseniz, aktarımı gerçekleştirebilir ve inancı yaşatabilirsiniz; bu anlamda geleneksel eğitim formları-araçları, bilginin, inancın, kültürün kısacası en geniş anlamıyla tarihsel birikimlerin geleneksel aktarım mekanizmaları, modern dünyada dahi küçümsenemeyecek bir niteliğe sahiptir. Belki de geleneksel formlarla modern dönemin imkânlarını sentezlemek; geçmişin süzülüp gelen gücü ile tüm yıkıcılığına rağmen geleceğin devrimci dinamiklerini aşılamak Alevi örgütleri için ilerlemekte olan süreçte, en önemli görevler arasında yer almaktadır, almalıdır.

Türkiyenin köy ve kentlerinden gurbete göçen işçi ve emekçilerin büyük çoğunluğu Anadolu  köy ve kırsal yerleşim yerlerinden gelenlerdir.  Alevi kimliğini temsil eden birinci kuşak emekçiler çalıştıkları fabrikalarda suni inanç sahibi arkadaşlarıyla çalışırken bile alışılagelmiş kimliğini gizleme ulu orta Alevi olduklarını söylememeye gayret gösterdiler çevresinde suni yoğunluğu olan Aleviler den ramazan orucu tutan çocuklarını kuran kursuna gönderen Aleviler" de oldu. 

ikinci kusakla beraber  bunları bir nevi  aştılar. Kendi çevrelerinde  dayanışma içerisinde olan aydın ve demokrat  Aleviler  dernekler  kurarak kurumlaştılar. Fakat AABF kurulana kadar Fazla bir varlik gösteremediler.  AABF örgütlemesinde yer alan Aydın,Devrimci, Demokrat, Aleviler Alevi kimliğini  AABF çatısı altında birleşerek  örgütsel kazanımlar elde ederek bugünlere geldiler.

30“yıldır hak temelli mücadele veren AABF’Aleviliğin Tanınması, Alevilik Dersleri, Yol Tv, Alevilerin Sesi Dergisi, Cenaze Şirketi, Eyaletler düzeyinde “Eşit Hak Anlaşmaları”, Üniversitelerde Alevilik Kürsüsü gibi Almanya’da birçok ciddi kazanımlar elde etmeyi başardı. Bu kazanımlara ek olarak, toplamda 160 Cemevinin 130’nun mülkiyetine kavuşarak AABF’nun bünyesinde bir araya gelmiştir.

Aleviliğin dirilişi, özellikle Batı Avrupa devletlerinde çokkültürlülük politikaları sayesinde gelişti. 1980’lerde ve hatta 1990’larda çokkültürlülük, İngiltere, Almanya, Hollanda, İsveç gibi ülkelerde ivme kazandı. Bu ülkeler göç meselesine temelde kültürel farklılık olarak yaklaşmaya başlamış; farklı olma ve özgür ifade hakkını desteklemiş, kimlik ve kültür söylemlerine dayalı politikalar uygulamıştır. Çokkültürlülük Aleviliğe böylelikle Alman kamusal alanında ilk kez tanınma fırsatını vermiş oldu. Bu kültürel fırsatın Alevi derneklerinin Avrupa’da kurulma ve gelişmesi açısından önemli sonuçları oldu. Alevilerin Avrupa’daki konumları, uluslararası ilişkileri nedeniyle demokrasiyi içselleştirmelerinin sonucu,  demokrasinin evrensel gereklerini yerine getirmeye

İnsanı ve doğayı kabesine koyan öğretinin temsilcileri olarak, Doğa Anaya saygılı olmaya özen gösterip ve bu bilinci Alevi kurumlarında her daim öne çıkarmaya gayret gösterilmiştir.

Gerek Avrupa’da gerekse Türkiye´de yaşanan süreçte, Alevilerle birlikte yol yürüyebilecek demokratik toplum kuruluşlarıyla ortak deǧer ve amaçlar doğrultusunda “Eylem Birliği” içerisinde olmak Alevilerin istem ve taleplerinin  gerçekleştirilmesi doğrultusunda, demokrat, laik, sosyal ve hukukun üstünlüğünden yana olan siyasi kurumlar ile eylem birliği içerisinde dayanışmaya  özen gösterilmektedir.


Aşk  ile  Seyid Akyol