Ankara’da sokağa çıkmanın yasak olduğu cumartesi günü kapılara şeriat bildirileri bırakıldı.
Hafta sonunda sokağa çıkma yasağının olduğu günde Ankara’nın Mamak ilçesinde bazı sokaklarda şeriat bildirisi dağıtıldı.
Binaların kapılarına bırakılan 2 sayfalık “Müslüman olmak neyi gerektirir” başlıklı bildiride demokrasi ve laiklik küfür, oy kullanmak kafirlik sayıldı.
2 sayfalık “Müslüman olmak neyi gerektirir” başlıklı bildiride, imamların arkasında namaz kılınmaması da istendi. Bildiride şöyle denildi:
“İmamlar tüm memurlar aldıkları maaş karşılığında laikliği, demokrasiyi ve inkılapları koruyacaklarına ve davranış halinde göstereceklerine dair imza atarlar ve dinden çıkarlar. Artık bu imamların arkasında kılınan namazların kabul olmayacağını söylemeye gerek var mı acaba?”
CHP Ankara Milletvekili Ali Haydar Hakverdi, “Sokağa çıkma yasağı varken Mamak’ta demokrasi, laiklik ve cumhuriyet değerlerine hakaret eden bildirileri kim dağıttı, kimler göz yumdu?” diye sormuştu.
Bir tepki de Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD) Ataşehir Şubesi ve Cemevinden geldi. Yazılı bir açıklama yapan PSAKD Ataşehir Şube/Cemevi, “Bir kez daha bilindik yöntemler devrede. Ankarada sokağa çıkma yasağının olduğu saatlerde Alevilerin yoğun yaşadığı Misket Mahallesi’nde şeriat bildirileri dağıtılıyor. Bu bildirinin özünü oluşturan korku, tehdit ile amaçlanan Alevilerin sindirilmesidir” dedi.
“DİYANET ÜZERİNDEN HİLAFETİ DEVAM ETTİRMEKTEDİRLER”
Açıklamada şunlar belirtildi:
“Yavuz Sultan Selim’in Çaldıran savaşından sonra Osmanlılar’a geçen Hilafet (Halifelik) ile o günden başlayarak bugün de devam eden Anadolu coğrafyasında şeriat istekleri eksik olmadı. İslami yaşam ve hukukunu dizayn eden bu istek, her dönem iktidar sahiplerinin halk üzerindeki kılıcı olmuştur. Osmanlı’nın iktidar yapısı, Bilim ve teknolojiyi öncelleyemediği için gelişmelerin arkasında kalarak geriledi. Sonuçta sığındıkları şerri istek ve arzular kendilerini kurtaramamış, dayandıkları sistem olan din, bilime yenilmiş, bir çok ulus devletin doğmasına yol vererek yıkılıp, tarih sahnesinden çekilmiştir. Osmanlıdan devralınan kültür sonrasında Cumhuriyet’le de sürüyor, hedeflerini batılı akla uyarlama çabası bir yanda dursa da İslamın Sünni yorumunu Devletin merkezine koyarak, Aleviler başta olmak üzere diğer ezilen inanç guruplarının ortadan kaldırılmasına aracılık eden, Diyanet İşleri Başkanlığı gibi bir kuruluş üzerinden Hilafeti devam ettirmektedirler.”
“MARAŞ’TAN, DERSİM’DEN, ÇORUM’DAN, MADIMAK’TAN BİLİYORUZ”
“Bu ülkenin başkentinde şeriat isteyen bildiriler dağıtıldığına da şaşırmalı mıyız?” denilen açıklamada, “Kendilerinde bu cesareti gören şeriatçı faşistler, önceki eylemlerinden biliyorlar ki, kendilerine dokunulmayacak! Es kaza hukuk devletini hatırlayan bir Cumhuriyet savcısı soruşturma açıp tutuklarsa, bir süre sonra salıverileceklerini de biliyorlar. Kapılara bırakılan bildirinin içeriğinde “Cumhuriyet değerlerine saldıran, seçimlerle ülke yönetimine gelmeyi Allah’a Şirk (Onun kelamına karşı gelmek) koşmak olduğunu, devlet kurumları ve yerel yönetimleri, kısaca Cumhuriyet yasalarını küfür sayan cümleler….” Bu ve benzeri durumlara ses çıkmazken en küçük eleştiriler, hak talepleri baskı ve gözaltılar ile bastırılmaya çalışılıyor. Ancak biliyoruz ki bu kelle kesici katiller korunuyor. Bu katilleri Suriye iç savaşından tanıyoruz. Şeriat heveslilerini İran dahil tüm Ortadoğu ve Afrika ülkelerinin bazılarından biliyoruz. Bir taraftan bu kelleci katiller öbür yandan iktidarın bekası için şeriat özlemcisi SADAD gibi örgütlenmelerin varlığı, ülkemizi hangi tehlikelerin beklediği konusunda bize bir fikir vermektedir. Bunlara burun kıvırıp üstünden geçemeyiz. Bu tehlikelere dikkat çekmek gerekiyor” ifadeleri yer aldı.
Açıklamada, “Kendi içinde farklı İslami yorumlara dahi tahammül edemeyen şeriatçılar, Alevi ve Müslüman olmayan inanç guruplarına hangi gözle baktıklarını, Maraş’tan, Malatya’dan, Dersim’den, Çorum’dan, Madımak’tan biliyoruz” denildi.
“YARIN ÇOK GEÇ OLABİLİR”
Açıklamada şu çağrı yapıldı:
“Demokrasi güçleri olarak seslerimizi yükseltmek, en azından sosyal medya üzerinden paylaşımlar yapmak, birlikte durmak kanaatindeyiz. Hele ki biz Alevi kurumlarının bu duruma seyirci kalma lüksü hiç yoktur. Atılan adımlar hesaplı bir hamledir bizler de iyi hesap etmeliyiz. Tehlikenin büyüğü her gün farklı bir yerde bu türden işlere söylenecek sözü ve ortaya konulacak iradeyi koymamak olacaktır. Buna karşı çıkmak ve irade koymak belirleyecektir.. Aksi durumda yarın çok geç olabilir.”
PİRHA/ İSTANBUL