(1520 - 1572): Tezkireci, şair. Prizren'de doğdu. Asıl adı Pîr Mehmed'dir. Devrin ünlü bilginlerinden ders gördü. İlmiye sınıfına mensup dedesi ve babasının arkadaşları sayesinde geniş bir sanat çevresi edindi. Beş yıl süre ile Bursa'da Emir Sultan Vakfı mütevellîsinde görev aldı. İstanbul'a 1546' da döndü. Bir ara Ebussuûd Efendi'nin kâtipliğini yaptı. Silivri ve Priştine'de kadılık vazifelerinde bulundu. Sonra Alaiye (Alanya), Narda (Arta), Çernovi, Karatova, Üsküp kadısı oldu. Üsküp'te hastalanarak öldü.
Meşâirü'ş-Şuara adlı tezkiresiyle tanınan Âşık Çelebi aynı zamanda kudretli bir şairdir. Şiirlerinde Âşık mahlâsını kullanmıştır. Türkçeden başka Arapça ve Farsçayı da iyi bilirdi. Tezkiresinde çok süslü bir üslûp kullanan Âşık Çelebi, şairleri özel hayatlarına kadar bütün ayrıntılarıyla anlatır. Şiirleri ise sadedir.
Eserleri: Tercüme-i Ravzatü'ş-Şühedâ, Tercümetü't-Tibri'l-Mesbûk fî Nasîhati'l-Mülûk, Şerh-i Ehâdis-i Erbaîn (Hadîs-i Erbaîn Tercümesi adıyla basıldı, 1900), Tercüme-i Ravzu'l-Ahyâr, Mi'râcü'l-Ayâle ve Minhâcü'l- Adâle, Zeylü'ş-Şakaik, Meşâirü'ş-Şuarâ (Türk edebiyatında Anadolu sahasında yazılan dördüncü tezkiredir. 1568'de tamamlanmıştır), Divan, Zigetvarnâme, Şehrengiz-i Bursa.