16. Yılında Sivas Katliamı - 5
EVRENSEL GAZETESİ YAZI DİZİSİ
Sivas katliamı ile ilgili görüştüğümüz Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı Ali Balkız eskiden Sivas’a bir otobüs dolusu insanın polisin denetiminde güçbela gidebildiğini belirterek Sivas’a son yıllarda binlerce insanın gelmesinin sevindirici olduğunu dile getirdi.
Sivas davasının hukuki yanını sorduğumuz aynı zamanda Sivas Davası avukatlarından da olan (ABF Genel Sekreteri) Kazım Genç ise yakalanıp ceza alanların bir maşa olduğuna dikkat çekerek esas suçluların hâlâ kollandığına dikkat çekti.
* Sayın Ali Balkız 16 yıl sonra Sivas’ta neler değişti?
16 yıllık süreç içerisinde değişen şeyler var değişmeyen şeyler var. İlk günden bugüne orada kaybettiğimiz sevgili dostlarımıza olan özlemimiz hiç değişmedi. Gün be gün artarak devam ediyor. Onların eksikliğini hep hissediyoruz. O güzel insanların yerini doldurmak olası ve olanaklı değil. Bu değişmedi. Katliamın ilk gününden bu yana bütün yurtsever, devrimci, sosyalist, emekçi, Kürt-Türk, Alevi-Sünni fark etmeksizin insansever, barışsever herkesin tepkileri hiç değişmeden devam etti ve devam ediyor. Üstelik kitleselleşerek devam ediyor. Özlemimiz arttıkça o katliama duyulan tepki de kartopu gibi çoğalarak devam ediyor.
Katliamın ilk yıllarında Madımak Oteli’nin önüne Pir Sultan Abdal Kültür Derneği’nin yöneticileri ve Ankara’daki siyasi partileri ve demokratik kitle örgütlerinden oluşan bir otobüs dolusu insan ancak çekine çekine zırhlı kuvvetlilerin, uzun namlulu silahı olan polislerin gözetimi ve denetimi altında Madımak Oteli’ne güç bela gidebilirlerken, son 3 yıldır Hayat Televizyonu ve benzeri televizyonlarımızın da katkılarıyla kitleselleşmeye başladık. Artık Madımak Oteli’nin önüne sığmıyoruz.
* Peki değişmeyenler neler?
O gün Madımak Oteli’nin yollarını kesen, kuşatma altına alan insanlar hâlâ ülkemizdeler, hâlâ hayattalar, sokakta bizlerle birlikte dolaşıyorlar ve her fırsatta yeni Madımak’lar yaratmanın düşlerini kuruyorlar. Bu değişmedi.
Devletin bu tip saldırganlara karşı tutumunda bir değişiklik yok. O tür insanların hayat bulduğu iklim hala aynı iklim. Kendinden olmayanı, kendi mezhebinden hatta tarikatından olmayanı düşman kabul etme, kendi milliyetinden olmayanı düşman kabul etme, Türk ise Türklüğü kendisi gibi anlamayanı düşman kabul etme, Müslüman ise Müslümanlığı kendisi gibi kabul etmeyenleri düşman kabul etme, hatta Sivaslı diyelim ki, Sivaslı olmayı kendisi gibi algılamayanları da düşman kabul etme gibi bir anlayış devam ediyor.
Ama Sivas’ta bir şey daha oluyor. Alevi’siyle Sünni’siyle Sivas halkı o gün Madımak Oteli’nin önüne toplananlarla kendi arasına bir mesafe koymaya da başladı, bu da değişen bir şey. Ali Baba Mahallesi’nden Hükümet Meydanı’na, oradan Madımak Oteli’ne giden o uzun Mevlana Caddesi’nde bizler on binlerce insan yürürken, Sivaslılar daha önce perdelerini kapatıyorlardı, bugün balkonlara çıkıyorlar. Büyük çoğunluğu sessizce bakıyor ama o sessizce bakışta bile sessiz bir hüznün olduğunu, kimi balkonlardan alkışların çalındığını, çiçeklerin atıldığını görüyoruz. O gün de Sivas halkı suçlu değildi, Sivas’la anılmak utanılacak bir şey değildi, bugün de değil.
Biz Sivaslılar, Sivas’ı barış şehri yapacağız. Barışın kardeşliğin şehri olacak. Faşizm, şeriat, kafatasçılık bir kez daha o topraklarda diliyor ve inanıyoruz ki bu tür katliamlara kalkışamayacak, buna öncelikle Sivaslılar engel olacak. Değişmesi gereken ve değiştiğini gördüğümüz olgulardan biri de o.
Katliamda devletin rolü çok açıktı. İnsanları korumakla görevli polisin ve askerin görevini nasıl yapmadığını ve o katliama nasıl sebep olduğunu gördüğümüz o anlayış aynı kararlılıkla var ve hayatta. Bu olumsuz koşulları yaşamakta olan biz insan seven insanlar bir araya gelmedikçe, siyasi partilerde, sendikalarda, odalarda kimi mahalle örgütlerinde kendi örgütlerimizle buluşmadıkça, güçlerimizi birleştirmedikçe bu tür katliamları yeniden yaşamaya aday bir ülkede yaşadığımızı unutmamalıyız.
* * * BİTTİ * * *
EVRENSEL - 6 Temmuz 2009