Araştırmacı- Yazar, Kareograf, Çevirmen Nasuh Barın Hakk’a yürüdü

Araştırmacı- Yazar, Kareograf, Çevirmen Nasuh Barın Hakk'a yürüdü. Araştırmacı- Yazar, Kareograf, Çevirmen Nasuh Barın tedavi gördüğü kanser hastalığı nedeniyle Hakk'a yürüdü. BANDIRM

Araştırmacı- Yazar, Kareograf, Çevirmen Nasuh Barın tedavi gördüğü kanser hastalığı nedeniyle Hakk’a yürüdü.

BANDIRMA CEMEVİ’NDEN UĞURLANACAK

Nasuh Barın’ın Hakk’a uğurlanma erkanı 19 Eylül Cumartesi günü ikindi vakti Bandırma Cemevinden kaldırılacak.

66 yaşında Hakk’a yürüyen Nasuh Barın, Alevilik/Bektaşilik konularında önemli çalışmalara imza atmış bir isim.

Semahlarla ilgili araştırmalar yapıyordu, Sevgi Sanlı’nın oyunu Kaygusuz Abdal oyununun koreografileri de ona aitti.

Bektaşi muhibbi Muammer Barın’ın oğlu olan Nasuh Barın, Prof. Dr. Suraiya Faroqhi’nin Anadolu’da Bektaşîlik kitabını Almanca’dan çevirmişti.

Yazar Ayhan Aydın’ın 2014 yılında yaptığı röportajda Nasuh Barın kendisi hakkında şu bilgileri veriyor:

“1954 Ankara doğumluyum. 1963-64 yıllarında konservatuvara girdim. Konservatuvarın Yatılı Bale Bölümü’nü bitirdim. Ankara Devlet Opera ve Balesi’nde çalışmaya başladım. Burada da Yüksek Bale Bölümü’ne devam ettim. Yüksek Bale Bölümü’nü 1974 yılında bitirdiğimde Milli Eğitim Bakanlığı’ndan bir burs alarak Almanya’da Essan Folkwang Yüksek Okulu’nda Dans Kompozisyon eğitimi yaptıktan sonra Türkiye’ye döndüm. Bir yıl Ankara Devlet Balesi’nde çalıştım. 1982’de İstanbul’a geldim. İstanbul’da ilk özgün bale olan “Maskeler”i yaptım. Daha sonra ise Ankara ve İstanbul’da birçok oyunlar yaptık. Çeşitli tiyatro koreografileri, opera, bale koreografileri yaptık. En son çalışmam da 2 Ekim 1995’te sergilenen Ruhi Su için yaptığım çalışmaydı. Orada Ruhi Su’nun ezgileriyle bir çalışma yaptım.

1991’de Eskişehir Anadolu Üniversitesi’ne gitmeye başladım. Tiyatroculara “Sahne Jimnastiği” dersleri verdim. Şimdi ise Mimar Sinan Üniversitesi Bale Bölümü’nde “Dans Tarihi ve Sahne Dersleri” veriyorum. İki sene de Nefes Dergisi’nde sürekli yazdım. Bu derginin yayın kurulundaydım.

ALEVİ KÜLTÜRÜYLE ÇOCUKKEN TANIŞTI

Alevi Kültürü’yle çocukken tanıştım. Nedeni de Babam’ın Bektaşi olmasıydı. Babam Ragıp Baba’dan (Erensel)’den “el almış” uzun yıllar, Hasan Dede Ocağı’na hizmet etmiş, Muammer Barın Baba’dır. Ocaklardan birçok dostlar bizlere gelirlerdi, bizler onlara giderdik. Alevi Kültürü’yle daha çocukken tanıştım.

Çeşitli çalışmalarımdan dolayı ise bu alanda ancak 5 yıldan beri yoğunlaşmış bulunuyorum. Sayısız Alevi tören ve şenliğine katıldım. O tören ve şenliklerde izlediğim farklı yörelerin semahları çok ilgimi çekti. Bunları incelemeye ve irdelemeye başladım. Bana çok ilginç geliyordu. Şiir, müzik ve dans… ama hepsi kutsal anlamda. İşin içine kutsallık girdiği için çok ilgilendirdi beni. Bu başka kültürlerde az görülen bir şeydi.

Avrupa Dans Tarihi’ne baktığımızdan bu tür oluşumların Hıristiyanlığın ilk yıllarında yok olduğunu görürüz. Kilise babaları ve din adamları bu tür dansları yasaklamışlardır. Batı’da böylece inançta yerini bulamayan dans figürleri eğlenceye kaymıştır. Bizde ise, Anadolu’da Aleviler gizli bir yol olarak sürdürdükleri semahları varlığını baskılara karşı yaşatabilmişlerdir.”

PİRHA/ İSTANBUL

Alevi Haber Haberleri

AABF’ye karşı ‘hakkını arayan’ Beyhan İpek’ten çağrı!
Alevilik ve Kızılbaşlık
"Alevi ocakzadeler siz Evladı Resulsunuz, Seyitsiniz" diyerek kandırılmışlardır
HEDEP Vekili 'fırıldak' Celal Fırat'tan Tolga Sağ'a HEDEP kıyağı