PİR SULTAN ABDAL KÜLTÜR DERNEĞİ BASIN AÇIKLAMASI
AKP İktidarı Madımak ve Başbağlar Katliamını karşı karşıya getirerek bilinç bulanıklığı yaratmaktan vazgeçmelidir
AKP İktidarı Madımak Katillerini yakalayarak, hukuku katliamcıların oyuncağı haline getirmekten çıkarmalıdır.
2 Temmuz 1993 yılında Sivas Madımak Oteli’nde insanlık tarihinin en büyük katliamlarından biri yaşandı. Bu katliamda devletin derin güçleri ile şeriatçı yobaz güruhun ortak davrandıklarını ve önceden planlanmış organize bir katliam yaptıklarını bilmeyen duymayan kalmadı. Sivas Madımak katliamının davası uzun süre sürüncemede bırakılarak toplumun bilincindeki tazeliği ve yakıcılığı silinmeye çalışıldı. Katliam sanıkları yargılanırken yargılama ve dava sonucu adeta tiyatral bir görüntü sergiledi.
Katliam sanıkları uzun süre elini kolunu sallayarak dolaşırken bu dinmesi mümkün olmayan acıyı yaşayan başta katliamda yitirdiğimiz canların yakınları olmak üzere; Alevi Toplumu devletin bildik politikaları ile hiçe sayıldı, görmezden gelindi, bir nevi acımız önemsenmedi. Ayrıca katliamda birinci derecede provakatör rolü oynayan katillerin kaçmasına göz yumuldu. “Güçlü devletimiz” her ne hikmet ise katliamın üzerinden 16 yıl geçmiş olmasına karşın “gücünü” ortaya koyup hukukun gereklerini yerine getirmedi ve katiller hala ortada dolaşıyor.
01.09.2009 Günü Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinde yapılan dava duruşmasında bir kere daha tüyler ürpertici bir gerçeğe tanık olduk. Avukatımız Sayın Şanal Saruhan’ın mahkemeye sunduğu belgelere göre yine o bildik oyun devam ediyor.
“Türk İstatistik Kurumu (TÜİK) 19.09.2007 günlü yazıları ile nüfus müdürlüğüne sanık Cafer Erçekmak’ın Fransa’da ikamet etmiş olduğunu bildirmiş bulunmaktadır.” Şimdi soruyoruz; katliam sanığı Fransa’ya hangi yollardan girmiştir. Katliam sanığının Fransa’da ikamet ettiği bilgisi TÜİK’e nasıl ulaşmıştır. TÜİK ve Nüfus Müdürlüğü bu bilgileri neden ilgili hukuk kurumlarına bildirmemiştir. Bu durumun akla ve hukuka dair bir açıklaması olamaz. Görülüyor ki katliam sanığı açıkça korunmuştur.
Bundan daha vahim olanı ise katliam sanığının 26.05.1998 tarihine kadar Sosyal Sigortalar Kurumu’ndan Ziraat Bankası aracılığı ile emekli maaşı almasıdır. 02 Temmuz 1993 yılında Sivas Madımak’ta katliam yapan bir cani devlet kurumlarının bilgisi dahilinde 26.05.1998 yılına kadar maaş almıştır. Bu ödemeyi yapan Ziraat Bankası Genel Müdürlüğü ve Sosyal Güvenlik Kurumu ödemeyi kimin adına yapmıştır.
Bütün bu olup bitenler adeta Madımak’ta yitirdiğimiz canların yakınları, Alevi Toplumu, Alevi kurumları ve Türkiye kamuoyu ile alay etmek, hukuku katliamcıların oyuncağı haline getirmektir.
Ayrıca yine bu gün, Kültür bakanı Sayın Ertuğrul Günay yaptığı açıklamada “Madımak otelinin bir katının bir anı evi yapılacağını ve burada Başbağlar Katliamında yitirdiğimiz insanların da anılarının sergileneceğini” söylemiştir. Sayın Kültür Bakanı ve Hükümet yetkilileri bu konuda her türlü girişimi kendilerine hak görmektedirler. Ne Madımak’ta yitirdiğimiz Canlarımızın ailelerine ne Alevi Toplumuna ne de Biz Alevi kurumlarından görüş almadan “ben yaptım oldu.” mantığı ile anti demokratik bir tutum sergilemektedirler.
Madımak müze olmalıdır talebini bizler 16 yıldır haykırıyoruz. Hükümet şimdi bu talebimizi sulandırmak için kendi anlayışına göre Alevilerin, Mağdur Ailelerin yaşadığı o korkunç travma ve acıyı görmezden geliyor. Başbağlar’da bir katliam yapılmıştır, bu hiç tartışmasız böyledir. Ancak Hükümet Madımak ve Başbağlar Katliamını sürekli karşı karşıya getirerek bilinç bulanıklığı yaratmak için elinden geleni yapmaktadır. Evet, Başbağlar için de bir anıt yapmak gereklidir. Ancak bu “Madımak Otelinin bir katını anı evi yaparak ve Başbağlar katliamının sonuçlarını burada sergileyerek değil, Başbağlar Köyü’nde bir anıt yaparak olur."
Madımak Oteli 33 Canımızın anıları ve insanlığa böylesi bir katliamı unutturmama müzesi olmalıdır.
Kamuoyunun bilgisine saygı ile arz olunur.
Av. Fevzi Gümüş
Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Başkanı
KAYNAK : Alevihaber.com - 02.09.2009