ALİ BALKIZ / EVRENSEL
Henüz bebekken her birimiz, altımızda bez vardı.
Şimdi mayın var.
Bezi annemiz bağlardı.
Mayını ABD emperyalizmi bağladı.
Annemiz kuru kalmamızı istiyordu.
Mayıncılar ise güvenliğimizi düşünmüşlerdi.
Bez kolayca yıkanır, kurutulurdu.
Mayın öyle mi?...
Soğuk savaş yıllarında, Sovyetlerin Suriye topraklarından tanklarıyla ülkemize girebilecekleri öngörülmüştü. Tanklar gelmedi, soğuk savaş yılları çoktan gerilerde kaldı, mayınlar da altımızda…
Şu sıralar nasıl temizleyeceğiz diye düşünüyoruz.
Bez değil ki yıkayasın. Mayın bu...
AKP Hükümeti, “one minute” kabadayılığından sonra, kıyıla kıyıla kıyma yapmayı öğrenmiş İsrail devletine, İsrailli firmalara bu araziyi, temizleme karşılığında 50 yıl süreyle devretmek istiyor. İsrailliler tarım işletmeleri kuracaklarmış.
İtirazlara yanıt verirken Başbakan Erdoğan; “Paranın dini milleti olmaz” diyor.
Haklı söze ne denir?...
Ama bir çelişki yok mu?...
Ya Davos’ta; dünya kameralarının önünde “Evet siz adam öldürmeyi çok iyi bilirsiniz” diye Şimon Peres’in yüzüne karşı çemkirmeyeceksin, ya da “Gel şu altımızdaki mayını temizle” demeyeceksin...
Demezler mi adama; mazlum Filistin halkını yıllardır inim inim inleten Faşist İsrail ordusunun, Müslüman annelere, gençlere, Gazzeli çocuklara yaptıklarını ne çabuk unuttun?...
Hani din kardeşiydik?...
Yiğit Türk milleti olarak mazlumların yanındaydık?...
Kuşku yok, bu mayınlar altımızdan alınmalı. Ama Başbakan’ın önerdiği yolla değil.
- Genelkurmay Başkanlığı’nın danışmanlığında, başkanlığında, yönetiminde, Aselsan bu işi yapabilir. - Benzer işleri yapmakta deneyim kazanmış firmalar arasında uluslararası ihale açılabilir. Bedeli hazineden ödenebilir.
Sonuçta elde edilecek arazi, Hatay’dan Irak sınırına kadar, sınır boyunda yaşayan köylülere, ailelere, nüfus sayısı ölçü alınarak kiralanabilir. Onlara, tohum, gübre, fidan, mazot yardımı yapılabilir. Fenni, ilmi, zirai, danışmanlık yapılabilir. Ziraatçılar Derneği’nden, Ziraat Odalarından, ziraat mühendislerinden, TİGEM’den, TEMA Vakfı’ndan yardım alınabilir. Elde edilen ürün, Türkiye-Dünya pazarlarına ulaştırılabilir.
Yalnız GAP’ta olduğu gibi, toprak reformu yapacağız diye ağaları daha da ağa yapmadan, yoksul ırgatları yeniden Çukurova’ya mahkum etmeden; yöre politikacılarını, aşiretleri, şeyhleri kayırmadan.
Küresel ısınma tehdidiyle su ve toprağın bu denli önem kazandığı, birçok ülkenin, başka ülkelerden tarım arazisi kiraladığı, koca Konya Ovası’nın giderek çölleştiği çağımızın şu evresinde ya AKP bunu ülkemiz insanlarının geleceğini düşünerek çözer; ya da başta yöre halkı olarak tüm Türkiye halkı AKP’ye “one minute” der.
Hele bir de sınırın karşı şeridindeki Suriyeliler bu sese katılırlarsa...
Şimon Peres Erdoğan’ın yardımına koşar mı?...
İnanın koşar.
EVRENSEL - 29 Mayıs 2009