Memet Kılıç süren bu hukukdışı davadan dolayı kısa bir süre evvel hayatını kaybeden annesinin cenaze merasiminede katılamadığıda biliniyor.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, Yeşil politikacı Memet Kılıç’ın Türkiye’deki ABC Gazetesi için gazeteci Işın Toymaz’ın yönelttiği sorulara tam 3 yıl önce yani Temmuz 2017’de verdiği yanıtlar Cumhurbaşkanına “hakaret” olarak değerlendirilmişti.
Aynı zamanda Türkiye ve Almanya barolarına bağlı olarak avukat olarak çalışmalarını sürdüren Baden-Württemberg Eyaleti Göç ve Uyum Çalışma Grubu Sözcüsü Memet Kılıç, söz konusu yakalama kararı hakkında HALKWEB’e yaptığı açıklamada “O kadar da kötü olduklarını tahmin etmiyorduk. Belli ki karar çoktan verilmiş. Yargısız infaz durumu. Almanya’da yaşıyorum ve burada ifademe başvurulmasını talep etmiştim. Elbette biz de hukuken gereken her şeyi yapacağız, bu kararın düzeltilmesi talebinde bulunacağız. Bunun siyasi bir dava olduğu çok açık. Diğer taraftan Türkiye’den söz konusu yakalama kararı açıklanmasının ardından herhangi bir destek açıklaması almadım. Buna karşılık Alman basını büyük ilgi gösterdi. Konu Alman basınının da takibinde” diye konuştu.
DURUŞMAYA MEMET KILIÇ KATILMADI
Öte yandan Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği’nin (MLSA) konuya ilişkin internet sitesinden yaptığı açıklamada da Birlik’90/Yeşiller Partisi federal meclis eski milletvekili Memet Kılıç hakkında “cumhurbaşkanına hakaret” suçlamasıyla yargılandığı davada, ifadesinin alınması amacıyla yakalama kararı çıkarıldığına işaret edildi. MLSA’dan aktarılan bilgiye göre, davanın ilk duruşması, bugün Ankara 36. Asliye Ceza Mahkemesinde görüldü. Almanya’da yaşayan Memet Kılıç duruşmaya katılmazken, kendisini avukatı Veysel Ok temsil etti.
ALMANYA BU OLAYLARDA BİR SUÇ GÖRMÜYOR
Avukat Ok, Memet Kılıç’ın Almanya’da yaşadığını anımsatarak, “Kendisi orada ikamet ediyor ve işi orada. İfadesinin istinabe yoluyla Almanya’da alınmasını talep ediyorum” dedi.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın avukatı ise Almanya’nın daha önce benzer Cumhurbaşkanına hakaret davalarındaki istinabe taleplerine olumlu yanıt vermediğini iddia ederek, “Almanya bu taleplere siyasi suç diyor. Bu nedenle Memet Kılıç hakkında yakalama kararı çıkarılması talep ediyorum” dedi.
Avukat Veysel Ok ise müvekkilinin ifadesinin alınması için Almanya’da girişimlerde bulunacağını belirterek, yakalama kararı çıkarılmamasını istedi. Ancak mahkeme, Cumhurbaşkanının avukatının talebi doğrultusunda karar vererek, Memet Kılıç hakkında ifadesinin alınmasına dönük yakalama kararı çıkarılmasına hükmetti.
“SADECE ERDOĞAN’IN AVUKATININ BEYANI DİKKATE ALINDI”
Karara tepki gösteren Veysel Ok, “Siz, istinabe yolunu dahi denemeden yakalama kararı çıkardınız. Bari bu yolu bir kez deneseydiniz, başarılı olmazsa yakalama kararı çıkarırdınız. Sadece Erdoğan’ın avukatının beyanını dikkate aldınız ve kendisi Almanya’nın istinabe taleplerini kabul etmediğine dair bir belge dahi sunmadı. Yaptığınız yalnızca yargılamayı uzatacak” ifadelerini kullandı.
Hâkim ise kararından geri adım atmayarak, davanın bir sonraki duruşmasının 26 Şubat 2020 tarihinde görülmesine karar verdi.
MEMET KILIÇ DAVA AÇILDIĞINDA NE DEMİŞTİ?
Memet Kılıç eylül ayında dava ile ilgili gazetemize şu değerlendirmelerde bulunmuştu:
“Adalet sisteminin önemli bir kısmını geçici olarak ele geçiren AKP, hukuk enstrümanlarını muhalefeti sindirmek için sopa olarak kullanmaya çalışmaktadır. Bu da Türkiye’nin itibarını dünyada yok etmektedir. Artık Türkiye içerisindeki muhalifleri yargı sopası ile susturmaya çalışmak AKP’yi kesmiyor, yurtdışına açılıyorlar. Siyasileri, gazetecileri, kanaat önderlerini susturabilirlerse, halkın geri kalanını sindirebileceklerini düşünüyorlar. Tam tersine, halk sinmediği için saydığım gruplar söz söylemeye devam edebiliyorlar.
Siyasal İslamcıların tüm dünyada muhaliflerine uyguladıkları üç aşamalı bir planları vardır: Bir, satın almaya çalışırlar; iki, beceremezler ise sindirmeye, ekonomik olarak bitirmeye, ezmeye çalışırlar; üç, onu da beceremezlerse yok etmeye çalışırlar. Bu Hazreti Hüseyin’e ve peygamberin torunlarına yapılan zulümden bu yana değişmemiştir. Türkiye dışında yaşayıp, Türkiye ile bağları olan siyasetçilere de gözdağı verme anlamına geliyor. Onun da ötesinde daha önemli bir gösterge aynı zamanda: Bu AKP’nin siyasi ölümünün yaklaştığını, can çekişirken bilinçsizce çırpınıp etrafını yıktığını gösteriyor. Kötü bir duygu. Türkiye’nin imajına vurulan ek bir darbe.
AKP’liler kendilerini Türkiye’nin tek sahibi, kendinden olmayanları “öteki” olarak görüp, ona göre davranıyorlar. Türkiye benim de vatanım, AKP dedi diye başka türlü olmaz.
Türkiye’de adalet sisteminin yeniden yapılandırılıp, demokratik hukuk devleti gerekliliklerine uygun hale getirilmesi gereğini hissettiriyor. Türkiye’nin komşuları ve dünya ile ilişkilerinin iyileştirilmesi gereğini hissettiriyor.”
Kaynak: Alevi Haber bilgileri ve Halkweb.eu sitesinden faydalanışmıştır.