Ne yiğidi öldür ne de hakkını ye! Hasan Harmancı'nın Pir Sultan Abdal Genel Kurulu öncesine ilişkin yaptığı değerlendirmeleri okuyunca sözün doğrusunun bu olması gerektiğini düşünmeden edemedim.
Bilindiği gibi Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD) Genel Başkanı Kazım Genç, yaptığı bir açıklama ile yeniden genel başkanlığa aday olmayacağını açıkladı. Kimse Genç'e git dememişken böyle bir karar almasını son derece önemli ve anlamlı buldum. Ne yazık ki Hasan böyle düşünmüyor. Daha doğrusu Kazım Genç aday olmamışken onun başarısızlıklarını sayıp dökmeye kalkışıyor. Genç yeniden aday olsa ya da aday olmamak zorunda kalsa idi Hasan"a söyleyecek bir sözüm bulunmazdı. Ama bu durumda Hasan'ın Kazım Genç'e dair yazdıklarını etik bulmuyorum.
Neden?
Çok basit olarak yanıtını vereyim. Alevi dünyasını ve Alevilerin sorunlarını kamuoyunun gündemine getirmede, medyada, televizyon ve gazetelerde yer bulmasını sağlamada, sorunların çözümü konusunda pratik adımlar atma konusunda en azından son bir yıl içerisinde Kazım Genç'in yürütmüş olduğu mücadeleyi, harcamış olduğu emeği, göstermiş olduğu gayreti görmezlikten gelmek en hafif deyimi ile insafsızlık olmaz mı?
Hasan medyacıdır, onun anladığı ölçütle konuşalım: Son bir yılın medyasında, gazete ve televizyonlarında Alevilere dair çıkan haberlerin toplamı içerisinde Pir Sultan Abdal Derneği ve Kazım Genç'le ilişkili olanların oranı nedir? Ben bu oranın tüm Alevi kuruluşları bir yana PSAKD bir yana ölçüsünde olduğunu sanıyorum, böyle değilse bile buna yakın olduğunu düşünüyorum. Bu ne demektir? Bu sorunları gündeme taşımada PSAKD ve genel başkanının oldukça başarılı olması demektir.
İki örnek verelim:
Bir: Zorunlu Din Derslerinin yargıya taşınmasında, İdare Mahkemesi, Danıştay ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi süreçlerinde PSAKD ve Kazım Genç konunun gönüllü üstlenicisi ve ısrarlı takipçisi olmuşlardır. Ortaya çıkan muazzam başarıdaki paylarını kim görmezlikten gelebilir. Bana kalırsa Kazım Genç başkanlığı boyunca hiçbir şey yapmamış olsa bile "zorunlu din dersleri davasında" göstermiş olduğu performans ile takdiri hak eden bir kişidir.
İki: AKP'nin Alevi İftarı öncesinde kendisi ile ortak ve birlikte yürüttüğümüz bir sürecin sonucunda dedeler tarafından alınan düşkünlük kararının kamuoyuna duyurulması ve bunun bir sonucu olarak Alevi toplumunun birlik ve beraberliğinin tesis edilmesi konusunda Kazım Genç'in emeğini nasıl küçümseyebiliriz. Hasan, Kazım Genç'in ben ve Fevzi Gümüş'le aynı masada oturarak "AKP İftarına giden sözde Alevileri düşkün ilan etmemizi" eleştirisine bir vesile yapıyor. İnsaf doğrusu! O düşkünlük ilanıdır ki Alevi toplumunu bu sorun karşısında kendisine getirmiştir. AKP'nin tuzağı dönüp kendisini bulmuş, AKP açılım derken açmazıyla yüzyüze kalmıştır. AKP tuzağını deşifre eden basın toplantısı organizasyonun tüm ulusal televizyonlarda ve gazetelerde boy boy yer alması AKP devşirmelerini çileden çıkartmıştır. Kamuoyu tarafından Alevi toplumu kararlı duruşundan, laiklik ve cumhuriyet değerlerine bir bütün olarak sahip çıkışından ve AKP sadakasını red edişinden dolayı takdir edilmiştir.
Evet ne yiğidi öldürelim ne de hakkını yiyelim. Tam dersine yapılan edilenleri takdir edelim ki bu sorunlar ile uğraşacak insanlar ortaya çıkabilsin...
Eleştiri elbette ilerlemenin kaynağıdır. Ama yeri ve zamanında yapılmak kaydıyla...
Ali Yıldırım
ALEVİONLİNE - 7 Nisan 2008