Ali BALKIZ : ALİ DOĞAN IN ALACAKLARI

ALİ DOĞAN’IN ALACAKLARI (...) Terekesine mutlaka yazmıştır; Diyanet’ten, Milli Eğitim’den, Başbakanlık’tan, İmar Müdürlüklerinden,...

ALİ DOĞAN’IN ALACAKLARI

(...) Terekesine mutlaka yazmıştır; Diyanet’ten, Milli Eğitim’den, Başbakanlık’tan, İmar Müdürlüklerinden, Anayasa’dan ne kadar alacaklı olduğunu. Yeter ki okumasını bilelim.

Hem bize öğretmemiş miydi o, okumayı yazmayı...

Nur içinde yatsın diyemiyorum, zira o ışıktı.

Işıktan geldi ışığa gitti. Şavkı bu dünyaya vurdu. 

01 Aralık 2005 / Ali BALKIZ

ALİ DOĞAN’IN ALACAKLARI

Kimi ömürler vardır ki; biz geride kalanlar için hüzündür. Hoş; bu onların ne umurundadır, ne de farkındadırlar. Ne anlamlı olmak gibi bir dertleri olmuştur, ne de çabaları... En doğal halleriyle haklarınca, hukuklarınca yaşayıp gitmişlerdir kendilerince. Hayatı nasıl algılamış, anlamlandırmış, ölçüp biçmişlerse öyle yaşamışlardır.

Elbette; bu biz geride kalanlara göredir. Zira kim der ki yaşarken; aman geride kalanlar ardımdan şöyle böyle düşünsünler... Ben nasıl olsa şu gün, yıl sonra çekip gideceğim. Bari şunları şunları bırakayım geride kalanlara.

Alıp götürdüğü ne ki; bıraktıkları bunlar şunlar ola... Geldim geçtim işte... Bir avuç soğuk su içtimse bir pınardan; bir gelincik kokladımsa bir yamaçta; bir dostu selamladımsa bir yol ağzında yeter bu... Ne istedi de şu ömür veremedim?... Ne istedim de alamadım?...

Hep istediğini veririz de ömrün; o hep eksik kalır nedense. Hangi ömürdür ki o; evet her istediğimi aldım diyebilsin... Artık alacağım kalmadı diye düşünsün. Kaldı ise de Cemal Süreya misali “üstü kalsın” desin.

Ali Doğan insanoğlu türünün böyle bir evladıydı. “Üstü kalsın” diyenlerden. O böyle de dese; biz bunu “tahsil edin” diye anlarız. O kadar çok alacağı vardı ki bu devletten; muhasebeciler yaza yaza bitiremez, avukatlar dava aça aça başedemez. Ne defterlere sığar ne kitaplara... Gider kitabelere konu olur. Sonra da mahşere kalır. Dava divanda görülür olur.

Sahi böyle mi isterdi Ali Abi?...

Böyle isteseydi eğer; ne Hacıbektaş’a giderdi, ne Abdal Musa’ya, ne Pir Sultan’a, ne Hamzababa’ya... Ne de Kayseri’ye?... Ne Sivas için ağladığı olurdu, ne de deprem bölgesinde çadır kurduğu? Ne Bir Mayıs mitingine inerdi, ne de Hüseyin Gazi’ye çıktığı?...

Hele de “adımız için” ise bir mahkeme; dedesi Pir Sultan’ın öğrettiğince dikilir günümüz kadısının karşısına; “İşte şu yaşımdayım, ben adımı biliyorum da; siz neden bilmiyorsunuz? Öğrenin artık” der miydi?...

Böyle isteseydi eğer; yetmiş altı yıllık o kısacak ömrüne; bunca insan sevgisini, hoşgörüyü, alçakgönüllülüğü, bilgeliği, yiğitliği, yorulmazlığı, 27 Mayıs’ı, 12 Mart’ı, 12 Eylül’ü sığdırabilir miydi?... Birlik Partisi’ni, Hacı Bektaş Vakfı’nı, ABKB’yi, ABF’yi yaşayabilir miydi? Kurup geliştirip, “üstünü tahsil edin” diye bırakır mıydı?...

Tüm bunlar yetmezmiş gibi bir de futbol merakı olur muydu?... Öz çocukları bir yana; belki onlardan daha da öz, milyonlarca çocuğu; baba, dede, amca olur muydu?... Aile içinde kimsenin hakkını kimseye yedirir miydi?... Kendine bırakılsaydı eğer; o arsayı avuç avuç topraklara bölüp pay etmez miydi?... Alibaba’daki cemevinde lokma yemeden gider miydi?...

Ali Abi alacaklı gitti bu dünyadan.

Onun alacaklarını tahsil etmek bizlere düşüyor.

Lakin bir de tehlike var orta yerde; ya bir de miras kavgası çıkarsa?... İş; “sen”-“ben” davasına dökülürse?...

Ali Abi o zaman ölür işte...

Ne istediği belliydi bu hayattan, ona ne katmak istediği de...

Bunu en yakınları biliyor.

Ya bilmezden gelirlerse...

Ne düşündüğü belliydi, düşleri de...

Ya unutulursa?...

Ali Abi gerçekten ölür o zaman.

Onu öldürme değil, yaşatma zamanı oysa. Yaşatmak ise alacaklarının tahsili ile mümkün ancak.

Terekesine mutlaka yazmıştır; Diyanet’ten, Milli Eğitim’den, Başbakanlık’tan, İmar Müdürlüklerinden, Anayasa’dan ne kadar alacaklı olduğunu. Yeter ki okumasını bilelim.

Hem bize öğretmemiş miydi o, okumayı yazmayı...

Nur içinde yatsın diyemiyorum, zira o ışıktı.

Işıktan geldi ışığa gitti. Şavkı bu dünyaya vurdu. 

01 Aralık 2005

Ali BALKIZ

KAYNAK: http://www.psakd.org

 

Makale Haberleri

Ölümsüz bir analiz olarak: Büfeci İslamı - Ufuk Güldemir
Ali mi Aleviliği, Alevilik mi Ali'yi yarattı?
Şebnem Korur FİNCANCI yazdı: Aralık 78
Alevi düşmanlığı yapan Rabia Mine'ye PSAKD yöneticisinden cevap
Din ortaklığının kitle kontrol silahı : Korku