Alevilikte Musahiplik

Alevi inancının önemli kurumlarından biri olan Musahiplik, kelime itibarıyla dünya ve ahiret (yol) kardeşliği anlamına gelmektedir.

Alevi inancının önemli kurumlarından biri olan Musahiplik, kelime itibarıyla dünya ve ahiret (yol) kardeşliği anlamına gelmektedir.

Hem madden, hem de, manen yani inaç boyutunda kardeş demektir. Daha açıkcası malı mala, canı cana katmaktır. Musahipliğin kökeni her ne kadar Hz. Ali’ye dayanmasa da onun özlü bir sözünü buraya aktarmayı yararlı görmekteyiz. Şöyle demektedir: ‘’ Bütün insanlar bir biriyle her halukarde kardeştir. Ya dinen ya da yaratılış itibariyle.’’ Hz. Ali’nin bu sözü Musahiplik inancının altında yatan iki boyutlu ( genetik ve manevi) kardeşlik düşüncesinin özeti gibidir. Bu yüzden Hz. Ali ve Hz. Muhammed arsındaki ilişkiyi de bir tür Musahiplik olarak değerlendirmek mümkündür. Şeriat düzeyini aşıp tarikat kapısına gelenler, yola girmenin ve yol sürmenin ilk adımı olarak Musahip olurlar. Musahipler birbirinin günah ve sevabından sorumludurlar. Et le tırnak gibi bir birine yakındırlar. Namus dışında, çocuklar da dahil olmak üzere her şeyleri ortaktır. Hayatın iyi yanı gibi kötü yanını da paylaşırlar. Musahiplerden biri öldüğü zaman diğeri onun çocuklarına ve aile efratına bakmakla yükümlüdür.

Musahiplik bir defa yapılır ve bir ömür boyu sürer. İnançsal ve toplumsal muhtevanın yanısıra ahlaksal açıdan da önemli bir anlam taşıyan Musahipik kurumu, gerek toplumsal dayanışma ve barışı gerek se ferdi huzur ve sukuneti sağlayan fonksiyona sahiptir. Musahipler, kimi yörelerde yedi, kimi yörelerede ise oniki göbek bir biriyle evlenmezler. Musahip olmak isteyenler önce yakın çevrelerinin ve eşlerinin rızasını alırlar. Bir anlamda, kan bağından daha yakın bir bağ kurulacağı için çocukların dahi rızası alınır. Yedi göbek sürecek bir akrabalığın sağlam bir zemine oturması için bu çok yönlü razılık şarttır. Yedi göbek boyunca insanlar birbirine karşı sorumluluk taşırlar. Musahip olmaya karar vermiş iki insan, eşlerini de yanlarına alarak dede ya da babanın (mürşidin) huzurunda bu isteklerini açıklarlar. Dede onları musahiplik hakkında bilgilendirir. Yükümlülüklerini ve sorumluluklarını anlatır. Ve onlara birbirini tanımaları için bir yıl zaman verir. Bu bir yılın sonunda eğer musahip olmaya karar verilmiş ise tekrar dedenin huzuruna çıkılır dededen onay alınır. Eğer yol açısından bir sakınca görülmez, uygun bulunursa musahipler adayları bir tören eşliğinde erkandan geçerek musahip olurlar.

Bilindiği gibi Alevilikte iki çeşit cem vardır. Biri yediden yetmişe her insanın katıldığı Birlik Cemleri. Bu cemler daha çok yolun kurallarını gençlere tanıtmak, öğretmek ve sevdirmek için yapılır. Herkes katılabilir, bir şart aranmaz. İkincisi ise Görgü Cemleridir. Bu cemlere yalnızca evli olanlar yani musahibi olanlar katılabilir. Musahip olmak yada görgüden geçmek isteyen insanlar için yapılan bu cemlerin periyodik bir düzeni yoktur, ihtiyaca göre yapılır. Musahip olmak bir anlamda da tarikata girmek demektir. İkrar kapısı da diyeceğimiz tarikat kapısı kişinin şeriat düzenini aşarak, hakikatlere yaklaşması anlamına gelir. İnsanı, evreni ve tanrıyı bir başka gözle görmenin ve sezmenin kapısıdır. Bütün, şekilci ve kalıpçı anlayıştan sıyrılarak varlığı derinlemesine algılamaktır. Bir başka şekilde ifade etmek gerekirse, ruhsal açıdan önemli bir olgunluğa (dönüşüme) erişmektir.

Görgü Cemlerinde yeni musahip olanlar, mistik bir anlam taşıyan bir merasimdem-erkandan geçerler. ‘Dört can bir baş’ felsefesini temsilen, dört kişinin sığacağı büyüklükteki elbisenin içine eşleriyle birlikte girerler. Dede bu esnada hem dua verir hem de musahipliğin sorumluluklarını anlatır. Musahiplik kurumunun inançsal olduğu kadar toplumsal açıdan da insanlar için yararlı bir gelenek olduğunu söyleye biliriz. Olası bir kan davasını yada benzeri türden kalabalık kitlelerin bir birine girmesini sürekli önleyerek insanları barış, hoşgörü ve dayanışma içerisinde tutmuş olan musahiplik kurumu, dün olduğu gibi bugün de insanlar için faydalı bir olgu olarak ortada durmaktadır. Başka bir sözle ifade etmek gerekirse Musahiplik, iki aile fertleri arasında kurulan komünal bir yaşamdır. Alevi inancını derinden etkilemiş olan Şeyh Bedreddin esasen sadece iki kişiyi değil bütün toplumu birbirine Musahip yapmak istemekteydi.

Alevi Kültürü Haberleri

Muharrem Orucu ve Yas-ı Matem Takiyyesi
Alevilik ve İslam farklıdır, Alevilik nedir?
12 imamlar bizden değildir
Binali İpek Alevilerin cennet marağını değerlendirdi
İmam Hüseyin Mazlum mu? Zalim mi?