Alevilik, Sünni daire içerisinde yer alan Nakşibendilik, Kadirilik ve daha başka başka adlarla var olan bir birinin benzeri bir tarikat değildir. Bırakalım Aleviliğin bir Sünni tarikatı olmasını Alevilik, Şiilik ve Sünnilikten ayrı, farklı bir inançtır.
Hiç bir tartışmaya mahal vermeyecek kadar açık olan bu gerçeklik bile ne yazık ki bilinçli bir şekilde tersyüz edilmeye çalışılıyor ve özellikle siyasi iktidar ve yandaşları tarafından ısrarla her yöntem kullanılarak Alevilik sıradan bir tarikat konumuna indirgenmeye çalışılıyor.
Cemevlerine ibadethane statüsü tartışmalarında bu daha çok dile getiriliyor. Tekke ve Zaviyeler Kanunu ekseninde yürütülen tartışmalar neticesinde bu kanunda yapılacak bir değişiklik ile cemevlerinin serbestisi, devletçe desteklenmesi noktasında cemevlerinin ibadethane boyutu göz ardı edilip cemevlerini Sünni tarikatların tekkesi konumuna indirgeme böylece kendi tarikatlarını meşrulaştırma ve aynı zamanda da Alevilerin en önemli sorunu olan cemevlerinin ibadethane statüsünde olmasının önü alınmak isteniliyor.
Tekke ve Zaviyeler Kanunun değiştirilmesi ile tarikatlara meşruluk aranırken Alevilerinde bu vesileyle daha özgür olacakları ve cemevlerinin Tekke ve Zaviyeler Kanunun değişmesi ile serbest olup devlet güvencesinde olacağı yalanı hiç utanılmadan adlarının önünde profesör, doktor, yazar, gazeteci, din adamı sıfatı olanlarca söylenebiliyor.
Yine hiç utanılmadan Alevilik inancı basit bir tarikat konumuna indirgeniyor ve Alevilerin ibadeti cem bu tarikatların yapmış oldukları zikir ayinleri ile eşdeğer görülüyor.
Aleviliği Sünni bir tarikat konumuna indirgeyenlerin amaçları kendi tarikatlarına meşruluğun yani sıra Aleviliği de tarikat konumuna indirgeyerek, cem ibadetini bu tarikatların yapmış olduğu zikir ayinlerine indirgeyerek Alevileri asimle etmektir.
Osmanlıda oyun bitmediği gibi onların torunlarında da oyun bitmiyor. Alevilere yönelik sinsi ve kurnazlıkla bir politika yürütülüyor. Yani eskisi gibi kaba güç, öldürme, katliam esas alınmıyor. Yine bunlar yedekte tutulmakla beraber daha çok sinsilik ve kurnazlıkla gidiliyor. Alevilerin artık daha bilinçli olmaları ve kendi değerlerine sahip çıkmaları, özellikle cemevleri noktasında iddialı ve ısrarlı olmaları bunları bu tür sinsiliklere yönlendiriyor. Cemevi bu durumda inkar edilmiyor ancak Alevilere ibadet için caminin yolu gösteriliyor. Zikir içinse cemevinin yolu. Yani cemevi ibadethane statüsünde yine görülmüyor. Yine cem ibadet olarak kabul edilmiyor.
Aleviler olarak bu durumda kesinlikle tutarlı, açık, keskin ve net olmalıyız; Cemevleri bizlerin ibadethanesi, cem ise bizlerin toplu halde ifa ettiğimiz temel ibadetimizdir.
Alevilik, Sünniliğin bir alt kolu, tarikatı olmadığı gibi Sünnilikten farklı bir inançtır.
Bu gün herhangi bir ceme katılmak veya bu konuda tarafsızca yazılmış bir kaç kitap karıştırmak Aleviliğin Sünni daire içerisinde konumlanmayacak kadar ona zıt ve yaşamın tüm alanlarını kapsayacak kadar boyutlu olduğunu tüm gerçekliğiyle ortaya koyar.
O halde bu tür yamukluklara, ayak oyunlarına, dalaverelere gerek olmadan Alevilerin eşit yurttaşlıktan, insan olmaktan kaynaklanan temel insani haklarına saygı duyulmalı ve bu hakların alınması mücadelesinde köstek olmaktan vazgeçilmelidir.