Aleviliğin tanımlanması, Cemevlerinin tanınması ve Madımak
Ayhan BİLGEN / Günlük
Alevilerin taleplerinin ele alınması ve sorunlarının çözülmesi amacı ile gerçekleştirilen çalıştaylar tamamlandı. Sonuç raporunda Madımak konusunda geliştirilmek istenen çözüm tartışmaların odağına oturdu. Müze yapmanın acıları hatırlatacağı ve öfkeyi canlandıracağı iddiası, park yapılması önerisini gündeme taşıdı. Dünyanın her yerinde acılar yenilenmesin diye özellikle müze yapılırken bizde toplum psikolojisi tam tersinden okunuyor. Amerika'da hemen her şehirde Afrika kökenlilere yapılanları unutturmamak için sivil haklar müzeleri var. Yine Yahudilere yönelik soykırımla yüzleşmek için Holokost müzeleri Avrupa'nın birçok şehrine yapılmıştır. Aslında bu tartışmada nerede durduğunuz, tarihe ve toplumsal barışa bakışınızı da şekillendirmektedir.
'Alevilik nedir?' 'Aleviler neye inanmalı, nasıl davranmalı?' gibi soruların cevabını verme yetkisi devlete ait olamaz. Konu bilim adamları, araştırmacılar, uzmanlar tarafından bütün boyutları ile tartışılabilir olmakla birlikte karar verecek olan o inancın mensuplarıdır. Kaldı ki tek tip bir yaşayan Alevilik formatı tanımlamak doğru olmadığı gibi gerekli de değildir. Kendi içindeki farklılıklar, çoğulculuk açısından da önemli bir zenginliktir. Dolayısı ile Cemevlerinin statüsü tartışmasında 'ibadethane midir, değil midir?' kararını vermeye kalkmak hükümetlerin işi olmamalıdır. 'Nasıl bir İslam?' konusunda devletin tek taraflı belirleyici olma çabası ortaya nasıl bir hukuk dışılık çıkartmışsa, bu gün Alevilik için benzer bir süreç işletmeye çalışmak aynı yanlışı yeniden tekrarlamaktır. Konu bir ilahiyat tartışması olmaktan önce, insan hakları ve özgürlük sorunu olarak ele alınmalı ve bu bağlamda çözüm aranmalıdır.
Günlük Gazetesi - 11 Şubat 2010