Alevilerin Türk Silahlı Kuvvetleri'ne Bakışı

Alevilerin Türk Silahlı Kuvvetleri'ne Bakışı Gökhan TÜRK / Politikkultur.org (...)Son zamanlarda 3. Ordu Komutanı Orgeneral Saldıray Berk’in...

Alevilerin Türk Silahlı Kuvvetleri'ne Bakışı

Gökhan TÜRK / Politikkultur.org

(...)Son zamanlarda 3. Ordu Komutanı Orgeneral Saldıray Berk’in Erzincan’daki Alevi köylerine yardımlarda bulunması ve komutan aleyhindeki iddianamede savcı tarafından suç unsuru olarak değerlendirilmesi, Alevi köylerine ve Alevilere karşı yapılan ayrımcılığın bir ifadesi olarak belgelenmiştir...

Alevilerin tarihini veya bugünkü sosyal ve siyasal durumlarını değerlendirmeden Alevilerin TSK’ya bakışlarının niteliğini ve niceliğini idrak etmek hayli zor bir meseledir. TSK’ya neden bu kadar değer verildiği, titrendiği veya Alevilerce korunduğunu anlamak için (Alevileri anlamanın yanı sıra) Alevileri sistem dışına iten güçleri ve sosyal yapıyı da anlamak gerekmektedir.

Alevilerin ordularla ilişkisi Osmanlı Devleti’nin önemli gücü olan Yeniçeri Ocağı’nın Bektaşi Ocağı ile olan ilişkisine kadar gitmektedir. Yeniçeri Ocağı şu ana kadar bilinen çalışmalar doğrultusunda Bektaşi Ocağına ve Bektaşiliğin Piri Hünkâr Hacı Bektaş-ı Veli’ye bağlıdır. Çeşitli mitlerce ocağı kuranın bizzat Hacı Bektaş olduğu iddia edilse de, ocağın daha çok Balım Sultan zamanında Bektaşiliğe bağlandığı da bilinmektedir. Yeniçeri ortalarında görev alan bir Bektaşi Postnişi her daim askerlerle bulunur ve onlarla birlikte seferlere dahi katılırdı. Osmanlı’da zaferle sonuçlanan seferlerde Yeniçerin rolleri veya Bektaşilerin rolleri hiçbir zaman tartışılmamış veya hatırlanılmamıştır. Ne zaman ki değişen sistemler dolayısıyla Yeniçerilerde de değişimin başlaması ve sisteme karşı ayaklanmaları ( çoğu tarihçinin kabul ettiği gibi sistemdeki bozulmalar Kanuni Sultan Süleyman döneminde başlamıştır) Yeniçerileri ve Bektaşileri sistemin üvey evlatları ilan etmişlerdir ve her ikisi birden yasaklanmış veya kapatılmıştır. II. Mahmut döneminde yaklaşık 700 adet tekke kapatılmıştır. Bektaşi Tekkeleri daha sonra Sultan Abdülaziz döneminde tekrar açılmıştır.

Yeniçeri Ocağı veya Bektaşi Tekkelerinin kapatılması Osmanlı için ne derece faydalı oldu bu ayrı bir tartışma konusudur. Ancak aynı dönem peşinde Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın ayaklanması bize pekte faydalı bir durum olduğunu göstermemektedir.

Kurtuluş Savaşı döneminde Alevilerin Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarına destek vermeleri, Mustafa Kemal Atatürk’ün Alevileri muhabbetle kucaklamasına neden olmuştur. Ancak 1925 yılında Tekke ve Zaviyeler Kanunu ile Hacı Bektaş Tekkesi’de kapatılmıştır. Her ne kadar Aleviler bir kez daha hayal kırıklığına uğrasalar daha Atatürk’e destek vermeye devam etmişlerdir.

İlerleyen dönemde Alevilerin devletçi bir kimlik yapısına bürünmeleri, sağ-sol çatışmaları neticesinde Türkiye’deki toplumsal kutuplaşmalarda Aleviler toplumda karşı kutup olarak hedef gösterilmiş ve bu doğrultuda katliamların hedefinde yer almışlardır. Bu sosyal durum içerisinde emniyet güçlerinin farklı bir yapıda olduğunun algılanması ve gittikçe homojen bir görüntüsü vermesi Alevileri TSK’ya daha çok yaklaştırmıştır. Ordu içerisinde herhangi bir din veya mezhep ayrımcılığının daha az olması, Atatürkçü çizgide olması, devrimleri ve ilkeleri savunan görüntü vermesi Alevilerin TSK’ya daha fazla gönül vermesini sağlamıştır.

Türkiye’de siyasal İslam’ın giderek yükselmesi, Laiklik ve Cumhuriyet karşıtı söylemlerin artması, toplumda cemaat kültürünün yaygınlaşması, cemaatlerin sosyal kimliklerinin ekonomik ve bürokratik yan kollarla desteklenmesi, tüm bu durumun üzerinden bazı basın yayın kuruluşlarında Alevilerin hedef alınması, Alevilerde korku ve endişe halinin artmasına ve buna bağlı olarak refleksler gösterilmesine neden olunmuştur. Bu yapı içerisinde Türk Silahlı Kuvvetleri’nin irtica ve şeriat yanlısı bir görüntü veren iktidarı hedef alması ( sadece bu görüntü, ancak 28 Şubat sürecinin perde arkasında yaşanlardan Alevi toplumu yeterince haberdar değildir. Alevilerin sadece dönemin iktidar partisinin tutum ve davranışlarını dikkatle izlemektedir.) TSK’nın güçlü bir şekilde Atatürk ilke ve devrimlerini koruduğu görüntüsü vermesi Alevilerin orduya güven duymalarına neden olmuştur. Bu nedenle Alevilerin belirli bir zaman dilimindeki sosyal psikolojilerini bilmeden Alevileri darbelere ve darbecilere destek vermekle suçlamak, dönemleri ve toplumları okuyamamak anlamına gelmektedir, okuyamama durumu üzerinden yapılan değerlendirmeler ise içi boş ve mesnetsiz yorumları doğurmakta, bazı çevrelerce yapılan psikolojik saldırıya destek vermektir.

Son zamanlarda 3. Ordu Komutanı Orgeneral Saldıray Berk’in Erzincan’daki Alevi köylerine yardımlarda bulunması ve komutan aleyhindeki iddianamede savcı tarafından suç unsuru olarak değerlendirilmesi, Alevi köylerine ve Alevilere karşı yapılan ayrımcılığın bir ifadesi olarak belgelenmiştir. Bazı basın yayın organlarında çıkan “ bu yardımlar Alevilerin darbelere desteğini sağlamak için” yorumları ise tamamen gülünç ifadedir. Türkiye’de darbeler asla birkaç “Alevi Köyüne” yapılan yardımlarla toplumsal düzeye indirgenmemiştir.

Ancak bu durum sanılanın aksine Alevilerin TSK’ya olan inançları ve sevgilerini asla azalmayacaktır aksine Aleviler her gün gazetelerde yer alan darbe planları, fişlenen veya intihara zorlanan Alevi subaylara karşı yapılan bu psikolojik hareketin arkasında hangi gizli servislerin olduğunu sormaktalar. Bölgede her zaman en güçlü yapı olarak ilan edilen TSK’nın imajının ve gücünün düşürülmesinin ne ülkeye ne de topluma bir katkı sağlamayacağını düşünmektedirler. Nitekim ordu içerindeki birkaç subayın olumsuz davranışından ise bütün TSK sorumlu tutulamaz.

Gökhan TÜRK

Politikkultur.org - 10 Mart 2010

Makale Haberleri

Ölümsüz bir analiz olarak: Büfeci İslamı - Ufuk Güldemir
Ali mi Aleviliği, Alevilik mi Ali'yi yarattı?
Şebnem Korur FİNCANCI yazdı: Aralık 78
Alevi düşmanlığı yapan Rabia Mine'ye PSAKD yöneticisinden cevap
Din ortaklığının kitle kontrol silahı : Korku