Alevilerin Cem erkanı sadece ibadet değil aynı zamanda bir hak mahkemesidir, sosyal dayanışmadır, eğitimdir, felsefedir, arınmadır, kötülüğün dışlanması iyiliğin içselleştirilmesidir, sınıfsız bir okuldur, kadının-erkeğin olmadığı cinsiyetsiz toplum olan candır, resimlerin kişilerin değil özün kutsandığı ve sevgi ile beslendiği reaktördür, ahlak ile abdest alıp vücut kabesinde her an ibadette olan özdür, silahtan etkili kılıçtan keskin sözdür, kısaca Alevilik bir kişinin yada sınıfın kurduğu bir tarikat, mezhep veya cemaat değil bugüne kadar dara çekilmiş, derisi yüzülmüş, kuyulara atılmış bazılarının adını sanını bile bilmediğimiz yol erenlerinin sürdüğü ilimin rehberliği ve sevginin ışığı ile aydınlatılmış ikrar verilerek girilen, ancak kamil canların yaşayabildiği rıza şehrine giden bir yoldur.
Alevilerin ibadethanesi dört duvar arası değildir!
"Kendine imtiyazlı haklar kazanmaya çalışan kurum, kişi ya da ruhban sınıfından olanların, bir yerlerle Alevilik adına pazarlıklar yapmaları sadece kendilerini bağlar,.Aleviler rızalık ile verilen lokmalarla bugüne kadar geldiler."
Pirimizin de dediği gibi; “İlimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır”
Kendine imtiyazlı haklar kazanmaya çalışan kurum, kişi ya da ruhban sınıfından olanların, bir yerlerle Alevilik adına pazarlıklar yapmaları sadece kendilerini bağlar,.
Aleviler rızalık ile verilen lokmalarla bugüne kadar geldiler.
Bugün Cem evlerine ibadethane statüsü verilmesini isteyenlerin, aslında istemeleri gereken şeyin diyanete, camilere aktarılan bütçelerin ve imam maaşlarının devlet bütçesinden ödenmesine karşı çıkmalarıdır. Osmanlıdan bu yana bizim vergilerimizle finanse edilen cami, mesçit, kuran kursları ve din adamlarına verilen paylarımızın artık verilmesine dur dememiz gerekirken, rızasız lokmalardan bizede pay verin demek Alevice değildir, rızasız lokma yiyenler bizden değildir, ister Alevi, ister Sunni, ister Müslüman, İster Hıristiyan olsun benim vergimden verilen her kuruş haram-zehir zıkkım olsun.
Doğru olan her inanç kesiminin ibadethanesinin, din görevlisinin, elektrik-su dahil tüm giderlerinin kendileri tarafından karşılanmasıdır. Devlet sadece illegal yapılara karşı dışarıdan denetleme görevini yürütmelidir.
Asıl o zaman bizim sırtımızdan beslenip semirtilen yobazlıkla ve gericilkle başa çıkabiliriz. Yüz bine yakın cami ve yüzbin den fazla personele ödemiş olduğumuz milyarlarca liraya dur diyeceğimize, devletten bizede pay verin bizde sizin diyanetinizin verdiği fetvaları cemlerimizde toplumumuza anlatalım ve devletin alevisi olalım söylemini anlamak mümkün değildir!
Devletle Alevilik pazarlığı yapanlar bilsinler ki;
Biz;
Devletin, kurumların ve kişilerin değil, bugüne kadar bu yolu edeb erkanı süren, gerektiğinde bedenlerini ölüme yatıran, pirlerimizin ve yol önderlerimizin izinden giden ALEVİ-KIZILBAŞLAR olarak asimile olmadan, dahili Hınzır paşalara, harici Muaviyelere karşı korkmadan direnmeye devam edeceğiz!