Nâzım Hikmet Kültür Merkezi'nde dün gerçekleştirilen "Aleviler ne istiyor?" başlıklı panele katılımcıların özgün saptamaları ve izleyenlerin yoğun ilgisi damgasını vurdu.
Moderatörlüğünü eğitimci ve yazar Erdal Çakıcıoğlu’nun yaptığı "Aleviler Ne İstiyor" paneli dün akşam saat 19:30'da Kadıköy Nazım Hikmet Kültür Merkezi'nde gerçekleştirildi. Panele, Pir Sultan Abdal Derneği Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Güzelgül, sanatçı Pınar Sağ, yazar Yusuf Ziya Bahadınlı ve Türkiye Komünist Partisi Merkez Komite üyesi Kurtuluş Kılçer konuşmacı olarak katıldı.
"Alevilik İslamiyet'e indirgenemez"
Aleviliğin ve Alevilerin dünü, bugünü ve yarını temaları üzerinden üç ayrı oturumda düzenlenen panelde ilk sözü alan Hüseyin Güzelgül, “Alevilik nedir” sorusunu tarihsel, dinsel ve hümanist bir perspektiften aktarırken, kimilerinin iddia ettiği gibi Alevilik’in bir mezhep olarak kabul edilemeyeceğini, inançlarının özünde insanı merkeze alan bir felsefeye sahip “yol ve erkan” olduğunu vurguladı.
Yazar Yusuf Ziya Bahadınlı ise konuşmasına çocukluğunda yaşadığı cemevi ortamını anlatarak başlarken, henüz ilkokuldayken Alevi olduğu öğrenildiğinde sıra arkadaşının yanından uzaklaşmış olmasının kendisine bu konuyla ilgili ilk soruları sorduran kıvılcım olduğunu açıkladı. Bahadınlı, konuşmasında Alevilik’in 2500 yıllık Batıni düşüncesinin devamı olduğunu, bu yüzden sosyalizan öğeler taşıdığını ve İslamiyet’e ya da diğer dinlere indirgenemeyeceğini vurguladı.
29 Mart 2009 seçimlerinde, bağımsız adaya destek vermek için katıldığı etkinlikte 1973 yılında işkencede katledilen İbrahim Kaypakkaya’yı övdüğü gerekçesiyle “örgüt propagandası” yapmak suçlamasıyla hakkında dava açılan sanatçı Pınar Sağ, konuşmasına ilk olarak dava sürecinde yanında olanlara verdikleri destekten ötürü teşekkür ederek başladı ve kendisini artık bir halk sanatçısı olarak değil halk savaşçısı olarak gördüğünü belirtti. Aleviliği eşitlik ve özgürlük olarak gördüğünü belirten Sağ, 1993 yılındaki Sivas katliamından sonra Alevilerin kimliklerini deklare etme konusunda daha cesur davrandıklarını dile getirdi.
Alevilik nedir sorusuna cevap aranılan ilk oturumda son sözü ise TKP MK üyesi Kurtuluş Kılçer aldı. Kılçer, TKP’nin Alevileri tanımlama gibi bir faaliyet içinde bulunmadığını, tanımlama faaliyetindense bugün toplumsal mücadeleler içinde Alevilerin yerinin saptanmasının esas önemli faaliyet olduğu saptamasında bulundu. Kılçer, Alevilerin tarih boyunca ezilmiş bir sosyal kesim olmaları, cumhuriyeti desteklemeleri, eşit yurttaşlık talepleri gibi özelliklerinin toplumsal mücadeleler içindeki yer belirleme işleminde değerlendirilmesinin önemli olduğunu dile getirdi.
"AKP iktidarını Ebu Süfyan iktidarıdır"
Etkinliğin ikinci oturumunda katılımcılar Alevilik’in bugünü üzerine konuşurlarken, bu oturumda da ilk sözü alan Hüseyin Güzelgül konuşmasında Alevilerin sürekli itildiğini, Osmanlı döneminde süre giden katliamların, Atatürk dönemi de dahil olmak üzere cumhuriyet sırasında da farklı şekillerde devam ettiğini hatırlattı. Bugüne dönüldüğünde AKP iktidarını Ebu Süfyan iktidarına benzeten Güzelgül, gerici yobazlar dışında her inanca saygılı olduklarını belirtti. Güzelgül konuşmasının bu bölümünde son olarak “Sömüren insanlara karşı çıkıldığı ve zalimlere karşı olduğumuz için bugün Pir Sultan Abdal Şubeleri örgütleniyor, sayısı artıyor” dedi.
İlk bölümde Alevilik’in felsefi temellerine vurgu yapan Yusuf Ziya Bahadınlı, cemevlerinin ibadethane olarak adlandırılamayacağına çünkü Alevilik’te yakarış anlamında bir ibadet olmadığına işaret ederken, Alevilik ve İslamiyet ilişkisine dair Alevilerin Ali’si ile Hz. Ali arasında fark olduğu saptamasıyla konuya farklı bir açıdan yaklaştı. Doğru politik tanımın aslında Kızılbaş olması gerektiğini vurgulayan Bahadınlı, tarihsel Şii etkisi dolayısıyla bunun değiştiğini belirtti.
“Biz olmamız gerekiyor”
Alevilerin bugününe dair soruyu sanatçılar açısından cevaplamaya çalışan Pınar Sağ, bir sanatçı olmasının ötesinde emekçi karakterli ve safını emekçilerin, ezilenlerin yanında belirlemiş bir sanatçı olarak tanımladığını söyledi. Sağ, “Bugün yanımızda daha çok kişiyi görmek isterdik ama demek ki kaybedecekleri bir şeyleri var, yanımızda değiller” diyerek AKP’nin açılımlarında boy gösteren sanatçılar hakkındaki görüşlerini dile getirdi. Alevilerin de sanatçıların da “kendinden olmayanları yok etme projesine sahip AKP’ye karşı” özgür olmak istediklerini vurgulayan Sağ, örgütlenmenin önemine değinerek sözlerini “Biz olmamız gerekiyor” diye sona erdirdi.
Soruyu siyaset cephesinden cevaplayan Kurtuluş Kılçer, “önsel olarak 80 yıllık tarihte çözülmeyen bu problem, kapitalizmde çözülmeyecek” değerlendirilmesinde ortaklaşılmasının önemli olduğunu söyledi. “Toplumsal tarifin ötesinde siyasal tarif isteyen Alevilik’in bu yönüne ABD’nin, AB’nin ve sermayenin çok büyük bir ilgisi olduğunu ve bu tehlikeye karşı çok dikkatli olunması” gerektiğini öne çıkartan Kılçer, Türkiye’de Alevilere dönük gericileştirme tehlikesinin dışında liberallerin de son derece kritik olduğunu belirtti. Kılçer, “Maraş, Sivas, Çorum gibi katliamların hepsinde bütün günahları cumhuriyete yıkan liberaller NATO’yu, Gladio’yu ve yobazları suçlarından arındırıyorlar” dedi.
"Aleviler isteklerini tek başlarına karşılayamazlar"
Panelin üçüncü ve son oturumunda “inançsal ve kültürel temelde Aleviler ne istiyor” sorusu katılımcılar tarafından değerlendirildi.
Hüseyin Güzelgül, “eşit yurttaşlık talebi, zorunlu din derslerinin kaldırılması, Hacı Bektaş Dergahı’nın Alevilere bırakılması, cemevlerine yasal statü verilmesi ve Diyanet’in lağvedilmesi” taleplerini detaylandırdı. Alevilerin taleplerinin sadece Alevilerle ilgili olmadığını belirten Güzelgül’ün “halkın söz sahibi olduğu demokratik, laik ve özgür bir ülke istiyoruz” sözleri panel izleyicileri tarafından alkışlarla karşılandı.
Yusuf Ziya Bahadınlı son oturumdaki konuşmasında bugün görülen yandaş alevilerin tarihselliği üzerine bir belirlemeyle başladı. 4. Murat zamanında Çaldıran Savaşı’nın da etkisiyle Alevileri yanına çekmek isteyen Osmanlı’nın Alevi dedelerini toplayarak hepsini “peygamber soyundan gelme” üzerinden “taltif ettiğini” belirten Bahadınlı, bugün AKP’nin yanında gördüğümüz Alevi dedelerinin aynı soydan geldiklerini dile getirdi. Bahadınlı konuşmasının sonunda ağırlıklı olarak Batıni düşünceden etkilenmiş halk şairlerinden dizeler okudu. Yazarın Harabi, Seyrani, Hatayı, Abdal Musa, Pir Sultan, Yunus Emre ve Hayyam’dan okuduğu dizeler ilgiyle karşılandı.
Panelin son oturumunda son sözü alan Kurtuluş Kılçer ilk sorulması gerekenin “Alevilerin talepleri toplumsal mücadele taleplerinin neresine düşüyor” olduğunu belirtirken “Aleviler isteklerini tek başlarına karşılayamazlar, Türkiye’de sınıf mücadelelerinin bir parçası haline getirilmelidir.” sözleriyle sorusuna cevap verdi. “Aleviliğin toplumsal taleplerini gericilik/ilericilik ekseninde tanımlamak” gerekliliğinden bahseden Kılçer, “örneğin Hacı Bektaş dergahı, tekke ve zaviyeler kapatılırken kapatılmıştır. Diyanet, Osmanlı’dan kalan gerici yapıları kontrol etmek için kurulmuştur.” diyerek Aleviler’in bugün ne önerdiklerine bir de bu gözle bakmaları gerektiğini öne çıkardı.
Öngörülen süreyi bir saat aşan ve yoğun bir ilgiyle izlenen panel, izleyicilerin sorularıyla son buldu.
(soL - Haber Merkezi) - 23.12.2010