Hükümetin Cemevlerini ‘Kültürevi veya inanç merkezi’ olarak konumlandırmasına tepki...
Hükümetin Cemevlerini Başbakanlığa bağlı ‘Kültürevi veya inanç merkezi’ olarak konumlandırması formülüne Alevi derneklerinden tepki geldi. Alevi dernek ve federasyon temsilcilerine göre formül “Devletin laiklik ilkesine aykırı ve Alevi toplumuna yönelik bir asimilasyon.”
Hükümet Alevi açılımı doğrultusunda ‘Cemevleri’nin statüsüne ilişkin yeni bir formül geliştirdi. Formüle göre Cemevleri Başbakanlık bünyesinde ya da Başbakanlıkla ilişkili kurum olarak ‘Kültürevleri veya inanç merkezleri’ olarak konumlandırılacak. Cemevleri’ne maddi yardım aktarımı ve diğer çalışma usulleri ise bakanlığın yönetmelikleriyle belirlenecek. Bakanlar Kurulu’nda değerlendirilmeye alınacak formüle Alevi derneklerinin başkanlarından sert tepki geldi. İşte Alevi toplumu dernek temsilcilerinin konu hakkındaki düşünceleri:
Ali Balkız (Alevi Bektaşi Federasyonu Başkanı):
“Asimilasyon merkezi olarak değerlendiririz”
“Alevi toplumu Diyanet İşleri Başkanlığı’nın, evrensel laiklik anlayışımız doğrultusunda devlet yapılandırılmasının dışına çıkarılmasını istiyor. Alevi toplumunun böyle bir talebi varken nasıl olur da cemevlerinin Başbakanlık bünyesinde ya da ilişkili bir kurum olmasını nasıl kabul edebiliriz? Diğer yandan Alevi toplumunun ibadet merkezinin adı Başbakanlığın düşündüğü gibi ‘kültürevleri ya da inanç merkezi’ değil ‘Cemevi’dir.
Hükümet aynen Sivas’taki otele müze değil de ‘kütüphane ve anı evi’ diyorsa bu konuda da doğru tanımlama yapmaktan kaçınıyor. Diyanet İşleri Başkanlığı ve ilahiyat fakülteleri ‘Cemevi’ tanımlamasına karşı çıkıyorlar.
Dolayısıyla Diyanet’in bu konudaki vesayeti devam ediyor.
Biz ibadet merkezlerimin ‘Cemevi’ olarak tanınmasını ve belediyelerin imar planları yaparken tıpkı Cami’ye ya da diğer ibadethanelere ayırdıkları gibi Cemevleri için arsa ayırmalarını istiyoruz. Başbakanlığın Cemevlerini kurum bünyesine alma çabası Aleviliğin Alevi toplumuyla çözümlendirilmesi girişimlerinin de tek taraflı çözüm üretmeye çalışarak sonunu getirmek demektir. Devletin kişilerin inançlarına karışma hakkı yoktur. Burada tek taraflı bir dayatma söz konusu. Başbakanlığın denetleyeceği, gözetleyeceği, teftiş edeceği ve bütçe ayıracağı bir ‘Cemevi’ Alevi toplumunun ‘Cemevi’ olmaktan çıkar ve toplumumuz tarafından asimilasyon merkezi olarak görülür. Ve bakanlığın yönetmelik tabelasını biz Cemevlerimizin kapısına asmayız.”
Kazım Genç (Alevi Birlikleri Federasyonu eski Genel Sekreteri) :
“İbadet evleri kanunla düzenlenemez”
Hükümet 3 - 4 Haziran 2009 tarihinde çalıştayların birincisinden sonra Alevi toplumu ve hükümet arasındaki diyalog kopmuştu. Alevi köylerindeki imamların geri çekilmesi, Alevi köylerine Cemevi yapılması, Belediyeler Cemevlerine imar planlarında yer verilmesi gibi taleplerimiz gerçekleştirilmedi. AKP ‘Başbakanlığa bağlayacağım’ diyerek Cemevlerinin ibadet merkezi olduğunu kabul etmek istemediğini açıkça gösteriyor. Zaten daha önceki bazı çalıştaylarda bizleri değil ilahiyat uzmanlarını, Diyanet çalışanlarını ve Maraş Katliamı’nın bir numaralı sanığı Ökkeş Şendiller’i çağırarak bu konuyu kimlerle nasıl çözmek istediğini ortaya koymuştur. Diğer yandan laik devlet dini şekillendirmez, dini finanse etmez ve dinin eğitimini yapmaz. Tüm inançlara eşit mesafede olması gerekir. O zaman Diyanet İşleri’ne sağlanan olanaklar inançlara eşitlik ilkesi doğrultusunda bize de sağlanmalıdır. Dolayısıyla Cemevleri’ne Başbakanlığa bağlı hale getirmek laiklik ilkesiyle örtüşmez. Bu girişimin ve bakanlığın yapacağı yönetmeliklerin Alevi toplumu için hiçbir anlamı olmayacaktır.”
VATAN - 19.11.2010