İzmir Alevi Bektaşi Kültür Derneği Başkanı Burhan Akgün yaptığı yazılı açıklamayla, CHP'nin Çarşaflılara rozet takmasını ve Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Sefa Sirmen'in "Her mahalleye Kuran Kursu açılacağı" yönündeki açıklamlarına tepki gösterdi. İzmir Alevi Bektaşi Kültür Derneği adına yapılan açıklamayı aktarıyoruz :
Yıllardır “Laiklik elden gidiyor” diyerek laiklik karşıtlığına karşı mücadelenin öncülüğünü üstlenenlerin bu konuda bilinen samimiyetsizlikleri ortaya çıktı.
Bir yanda demokrat, laik, çağdaş görüneceksin. Alevilerin taleplerine sahip çıkar gözükeceksin. Öte yandan Aleviler de dahil olmak üzere demokrasi güçleri ile alay edercesine onların kaldırılmasını istediği “Diyanet İşleri Başkanlığı”nın her mahalleye Kur’an Kursu açmasını teşvik edeceksin.
“Çarşaf açılımı” ile aslında kendi niyetlerini ortaya seren ve açtığı çarşafı ayağına dolayanlar yazık ki bizi şaşırtmıyor.
Asıl şaşırması gerekenler, hala bu partiyi değiştirmeyi düşünerek solun partisi haline getireceğini sananlardır. Ve ne yazık ki bu partide yer alan, mücadele eden dostlar, salt siyaset uğruna kendi değer ve ilkelerine ters düşen bu yaklaşımlara boyun eğmektedir. Bu partide bir yönetim değişikliğini imkânsız kılacak ölçüde “iktidarlaşan” Genel Başkana yakın olmak en önemli kriterdir.
Türkiye’de ilk kez bu seçimlerde aday belirleme yöntemi kamuoyunun gündeminden düşmüştür. Hemen her parti, adaylarını, üyelerinin tercihiyle belirlemek yerine merkez yoklamasıyla belirlemiştir. Adaylar bunu içine sindirmiştir.
“Sosyal Demokrat” CHP uzun süredir demokratik olmayan merkez yoklaması ile aday belirlemekte, yapılan tüzük değişiklikleriyle yönetim büyük ölçüde Genel Başkanın iradesine bırakılmakta, yönetime aday olanlar tasfiye edilmekte, bu da yetmemekte anti laik söylem ve politikalar üretilmektedir. Bu partide muhalefet edilemediğine göre asıl tehlike, partinin bu haliyle içindeki iyi niyetli unsurları da ilkesiz, değer profili düşük, siyasi ölçütlerini demokrasiye göre değil, genel başkana göre belirleyen ve siyasi çıkarlarını her şeyden üstün tutan kişilere dönüştürmesidir. Bu süreç aslında çoktan başlamıştır. Ancak bugüne kadar bireysel kimlikleriyle bu çarka kendini kaptıranların yerini bu dönem örgütlü yapılar almıştır.
Aleviler, bir kez daha düşünmelidir ki bu partinin bir yan örgütüymüş gibi çalışma yapmak, kulis yapmak, taraf olmak sadece ve sadece Alevilere zarar vermekle kalmıyor, örgütlerimizin de güvenilirliğini sarsmaktadır. Hiçbir siyasal parti veya iktidar emekçi halkın yaşama hakkından, zengin kültüründen daha değerli değildir. Türkiye demokrasi mücadelesinin bir parçası olan Aleviler, bu coğrafyanın her türlü haklı talebini savunacak kadar Alevi, Demokrasi güçleri de Alevilerin haklarına sahip çıkacak kadar cesur ve demokrat olmalıdırlar.
Kendi içlerinde yaşadıkları iktidar mücadelesinin güçten düşürdüğü Türkiye Sol yapılarının alternatif bile olamadıkları bu seçim döneminde meydanın sözde solculara kalması ne yazık ki üzücüdür.
Ama emekçiler, yıllardır kendilerine dayatılan “alternatifiniz biziz, bize oy verin, bize oy vermezseniz şeriat gelir” diyenlerin bizzat kendilerinin bu oyunun bir parçası olduklarını görmek zorundadırlar. Unutulmamalıdır ki, son otuz yılda ezilenlerin verdiği tüm desteğe rağmen bu parti iktidar olamadığı gibi, böyle bir umut ta verememiştir.
Aleviler, binlerce yıldır yaşattıkları değerleri ve ilkeleri kaybedeceğini bile bile böylesi samimiyetsiz bir iktidar oyununa bel bağlamamalıdır ve dürüst, ilkeli, sol değerleri içtenlikle savunan gerçek siyasal oluşumların ortaya çıkmasında pay sahibi olmalıdırlar. Bunun için verilen mücadelede aslolan “geçen zaman” değil, yüz yılda geçse, bin yılda geçse kaybedilmemesi gereken “Alevi duruşu”dur.
Şüphesiz ki bize dayatılan ve AKP-CHP karşıtlığıyla sınırlı yaklaşımlara itibar etmiyoruz. Etmeyeceğiz de. Esas olan hayatın başladığı günden beri sürdürülen doğru-yanlış ikileminde doğrudan yana, haklıdan yana, iyiden yana, emekten yana, dürüstlük ve samimiyetten yana bir duruşu savunmaktır. Bizim için asıl iktidar mücadelesi budur.
İzmir Alevi Bektaşi Kültür Derneği olarak Alevi kimliğinin siyasal mücadelede aday olmanın ve seçilmenin bir kriter olmadığını düşünüyoruz.
Belediyeler, ne başkanlar için, ne meclis üyeleri için, ne de yandaşlar için rant kapısı olmadığı gibi, amaçsız, salt popülist amaçlarla savrulan paralar da başkanların değil, halkındır. Bu unutulmamalıdır. Politik kültür, halkın kent kültürünü de içselleştirerek değişimine hizmet edecek tarzda oluşturulmalıdır.
Bizim için kriter esas olarak halkın yaşama, barınma, beslenme ve özgür ve demokratik yaşama hakkından yana içtenlikli olmak, aday olduğu alana yetecek birikim ve uzmanlığa sahip olmak, etnik kökenini, yerel özelliklerini öne çıkarmamak, aidiyetler üzerinden politika yapmamak, çağdaş, huzurlu bir kent kimliğini esas alarak yöneten, kentin çıkarlarını siyasi amaçlarından ve çıkar gruplarından üstün tutan, adil, dürüst ve tarafsız olmaktır. Bu nedenle de bu özelliklere sahip adaylar bu dönemde üye ve dostlarımıza önereceğimiz adaylar olacaktır. Bu önermede partiler değil adaylar esas alınacaktır. Esasen Alevi örgütleri de böyle bir profilden hareketle gerek bireyin, gerekse toplumun yönetme kültürünü ileriye doğru değiştirebilecek bir yönetim anlayışının oluşma sürecinin bir parçası olarak taraf olabilmelidir.
Burhan Akgün
İzmir Alevi Bektaşi Kültür Derneği Başkanı
KAYNAK : Alevihaber.com - 10.02.2009