Paris'in Pere Lachaise mezarlığında, Fransa Alevi Birlikleri Federasyonu'nun (FUAF'ın) organize ettiği anma etkinliğine, Paris Alevi Kültür Merkezi, Essone Alevi Kültür Merkezi, Anadolu Kültür Evi ve Yılmaz Güney dostları katıldı.
Çeyrek yüzyıl önce, 9 Eylül 1984 yılında yitirdiğimiz, Türk sinemasının çığır açan yönetmeni, sinema oyuncusu, senaristi ve öykü yazarı Yılmaz Güney'i, ölümünün 25. yıldönümünde mezarı başında andık.
Paris'in Pere Lachaise mezarlığında, Fransa Alevi Birlikleri Federasyonu'nun (FUAF'ın) organize ettiği anma etkinliğine, Paris Alevi Kültür Merkezi, Essone Alevi Kültür Merkezi, Anadolu Kültür Evi ve Yılmaz Güney dostları katıldı.
FUAF ve YOL TV adına çelenklerin konması, bir dakikalık saygı duruşunun ardından FUAF Basın-Yayın Komisyonu Sorumlusu Erdal Kılıçkaya'nın okuduğu bildiride: “Yılmaz Güney'i, ışıklar alemine 25 yıl önce, Paris'ten karanfillerle, türkülerle, alkışlarla uğurlamıştık.
O da bizler gibi memleket hasreti çekti. O da bizler gibi acıyı, yoksulluğu, ülke sorunlarını kendine dert edindi. Ömrünü, sanatını, onurlu, adil, eşit, özgür bir yaşam sürmesi için çalışmakla, okumakla, düşünmekle, tartışmakla, üretmekle, mücadele etmekle geçirdi.
Mücadele yöntemlerini sanatla, edebiyatla, aşk ile yoğurdu. Acıyı bal eyledi. Zalimin karşısında, mazlumun yanında durdu. Bundan dolayıda halkının en değerli sanatçısı, düşünürü, mücadele ve dava adamı olarak gönüllerimizdeki yerini aldı” dedi.
Konuşmasını “Çeyrek yüzyıl önce bugün yaşamını yitiren, Türk sinemasının çığır açan yönetmeni, sinema oyuncusu, senaristi ve öykü yazarı Yılmaz Güney'i, ölümünün 25. yıldönümünde aşk ile anıyoruz” diye tamamlayan Erdal Kılıçkaya Yılmaz Güney'in yazdığı şiirlerden birkaçını okudu.
Anma etkinliğinin 12 Eylül'e denk gelmesi nedeni ile dönemin sorumlularının yargılanması yönündeki taleplerinde dile getirilmesiyle, Yılmaz Güney ile anıları olan dava arkadaşlarının konuşmalarının, mezarin üzerine brakılan karanfil ve güllerin, okunan türküler ve alkışların ardından, aynı mezarlıkta bulunan Ahmet Kaya'nın mezari da ziyaret edildikten sonra, gelecek yıl gene Paris'in Pere Lachaise mezarlığında buluşulmak üzere dağılındı.
Işıklar Alemindeki Yılmaz Güney - Erdal Kılıçkaya
Hayat Bize Mutlu Olma Şansı Vermedi
Hayat bize mutlu olma şansı vermedi
Biz kendimizden başka
Herkesin üzüntüsünü
Üzüntümüz,
Acısını acımız yaptık.
Çünkü Dünya'nın öbür ucunda,
Hiç tanımadığımız bir insanın
Gözyaşı bile içimizi parçaladı...
Kedilere ağladık
Kuşların yasını tuttuk.
Yüreğimizin yufkalığı
Kimi zaman hayat karşısında
Bizi zayıf yaptı.
Aslında ne güzel şeydir
İnsanın insana yanması
Sevgili...
Ne güzeldir bilmediğin birinin
derdine üzülmek ve çare aramak.
Ben bütün hayatımda hep
Üzüldüm, hep yandım..
Yaşamak ne güzeldir be sevgili
Sevinerek, severek, sevilerek,
Düşünerek...
ve o vazgeçilmez sancılarını
Duyarak hayatın
Bu dizelerin yazarı Yılmaz Güney'imizi 9 Eylül 1984 yılında yitirmiştik. Kendisini, ışıklar alemine 25 yıl önce, Paris'ten karanfillerle, türkülerle, alkışlarla uğurlamıştık.
O da bizler gibi memleket hasreti çekti. O da bizler gibi acıyı, yoksulluğu, ülke sorunlarını kendine dert edindi. Ömrünü, sanatını, onurlu, adil, eşit, özgür bir yaşam sürmesi için çalışmakla, okumakla, düşünmekle, tartışmakla, üretmekle, mücadele etmekle geçirdi.
Mücadele yöntemlerini sanatla, edebiyatla, aşk ile yoğurdu. Acıyı bal eyledi. Zalimin karşısında, mazlumun yanında durdu. Bundan dolayıda halkının en değerli sanatçısı, düşünürü, mücadele ve dava adamı olarak gönüllerimizdeki yerini aldı.
Aramızdan ayrılışının 25. yılında halen onun işaret edip, üzerine yürüdüğü sorunlar yumağıyla uğraşırkan, ne kadar da haklı bir yerden mücadeleyi yürüttüğünü 25 yıldır her gün, bire bir yaşayarak görüyoruz. Yaratılarının hâlâ güncel, hâlâ derinden etkileyici, hâlâ canlı olduğuna tanığıyız.
Yılmaz Güney ülkemizin, sinemamızın, sanatın yüz aklarından biri olarak, Viktor Hugo'nun, Emili Zola'nın, Kafka'nın yanından, ışıklar aleminden, insanlığı selamlamaya devam ediyor.
Eskiden bilmezdim yalnızlığı
Bir ağaç nasıl yalnız değilse ormanında
Bir çiçek kendi dalında
Eskiden bilmezdim yalnızlığı
Yalnızlığın içinde
Simdi yalnız, yalnız mıyım
Kopuk muyum dalımdan
Uzağında mı kaldım ormanın
diyordu Yılmaz Güney.
Bizler de bugün burada, kendisine yalnız olmadığını, insanı merkezine koyan sanat anlayışında, mücadelesinde, hep onun yanında olduğumuzu ve olmaya da devam edeceğimizi söylüyoruz.
Eserleriyle hâlâ dimdik karşımızda duran Yılmaz Güney'i genç kuşaklarla mutlaka tanıştırıp, buluşturacağımıza dair söz veriyoruz.
Çeyrek yüzyıl önce bugün yaşamını yitiren, Türk sinemasının çığır açan yönetmeni, sinema oyuncusu, senaristi ve öykü yazarı Yılmaz Güney'i, ölümünün 25. yıldönümünde aşk ile anıyoruz.
Erdal Kılıçkaya
12 Eylül 2009
Strasbourg
FUAF Haber
www.alevi-fuaf.com