Avrupa’daki Aleviler, inançlarını yaşayabilen şanslı bir topluluk
ORAL ÇALIŞLAR
Turgut Öker, Avrupa Alevi Birlikleri Federasyonu (AABF) Başkanı. Alevilerin Alevi ismini kullanarak örgütlenmeye ilk başladıkları ülke Türkiye’den önce Almanya. Almanya bir başka adım daha attı, bu ülkede Alevilik derslerini seçmeli ve sınıf geçmeli olarak bir çok eyalette ders programı içine aldı.
Avrupa’daki Aleviler, inançlarını yaşayabilen şanslı bir topluluk
Aleviler, Avrupa’da uzun süreden beri örgütleniyorlar. İnançlarına yönelik hakaretlere etkili kitlesel tepkiler gösteriyorlar. FOTOĞRAFLAR HÜRRİYET.COM.TR’DEN ALINMIŞTIR
Almanya’da Alevilere, kendi inançları doğrultusunda eğitim görmeleri imkânı sağlandı. AABF başkanı Turgut Öker anlatıyor: Bu, Aleviliğin ve Alevi gençlerin geleceğini garanti altına almasına ve üzerlerindeki asimilasyon politikalarını kırmaya yönelik önemli bir proje. Avrupa’da demokratik bir ortamda yaşayan Aleviler, Alevilik inancını özüne en yakın şekilde yaşayabilen şanslı bir topluluk
Türkiye’de 12 Eylül darbecileri zorunlu din dersini 1982 Anayasına koydu, Almanya ise Türkiye’den gelen Alevilere ve onların çocuklarına kendi inançları doğrultusunda eğitim yapmalarını sağladı. Türkiye’de Alevilik hâlâ devletin resmen kabul ettiği bir statüye sahip değil. Zorunlu din dersleri içeriği itibarıyla Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından insan haklarına aykırı bulunmasına rağmen sürdürülüyor.
Turgut Öker’le Avrupa’da Aleviliğin nasıl ders programları içine alındığını, içeriğinin ne olduğunu ve Avrupa’daki Alevi örgütlenmesini konuştuk
1. Almanya’da Alevilik dersi konusunda izlenen yol:
Alevilik dersleri ile ilgili ilk olarak Hamburg Eyaleti’nde girişimlerde bulunduğumuz zaman, birçok kesimden tepki aldık. Bazıları bu isteği ‘imkânsız’ olarak değerlendirmesinin yanı sıra, bu fikre sıcak bakmayan ‘malum’ çevrelerde azımsanmayacak bir sayıdaydı. Fakat bizim yönetim olarak farkında olduğumuz önemli bir gerçek vardı ki; bu proje Aleviliğin ve Alevi gençlerin geleceğini garanti altına almasına ve üzerlerindeki asimilasyon politikalarını kırmaya yönelik önemli bir projedir. Bu hedefi ana hedeflerimizden biri olarak belirlememizin ardından harekete geçtik. Ulaştığımız ilk bilgiler, Almanya genelinde topyekûn bir kabul durumunun söz konusu olmadığı ve başvuruların ancak eyalet düzeyinde gerçekleştirilebileceğiydi. Bu noktada Almanya genelinde Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu Yönetim Kurulu ve Bölge Temsilciliklerimiz ile eşgüdüm içinde çalışarak Alevi toplumunun genel özellikleri anlatan bir dosya ve Alevilik dersleri programını hazırladık. (Konuyla ilgili detaylı bilgiler aşağıdaki yazıda bulunuyor)
2. CHP’yi yine eskisi gibi yerel seçimlerde desteklemek mi?
Aleviler inançları gereği, Türkiye siyasi hayatında Laiklikten yana ve ‘Sol’ görüşe yakın bir konumda bulundular ve bulunuyorlar. Bu noktada Alevi seçmenlerin neredeyse tamamına yakın bir kısmının seçim tercihlerini CHP ve Sosyal Demokrat partilerden yana kullandıkları yadsınamaz bir gerçek. Fakat biz Alevi örgütleri olarak diğer Sivil Toplum Kuruluşları gibi kesinlikle partiler üstü bir anlayışla hareket ediyoruz. Daha açık söylemek gerekirse; Türkiye’yi Laik-Demokrat bir yapıya kavuşturmak için çabalayan ve dini özgürlükler konusunda açılımlarda bulunan tüm siyasi hareketleri destekliyoruz. Tabanımıza, herhangi bir partiyi tek adres olarak göstermemiz kesinlikle söz konusu olamaz.
3. Federasyonun kaç üyesi var, kaç örgütü var?
Avrupa genelinde dokuz ülkede 210 şehirde Alevi Kültür Merkezimiz bulunmaktadır ve bu derneklerin yüzde 65 kendi binalarını satın alarak mülkiyet haklarına sahip olmuş durumdalar. Bu bağlamda Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu olarak yaklaşık 50 bin civarında üyemiz bulunmaktadır. Ayrıca son yıllarda Avustralya, Amerika, Kanada, İtalya, Kıbrıs ve Romanya’da bulunan Alevi örgütlenmeleri ile de yakın çalışmalar içerisindeyiz. Bu noktada en önemli hedefimiz; Alevi örgütlerini -dünyanın neresinde olursa olsun- bir araya getirerek, tek bir çatı altında hareket etmelerini sağlayabilmektir...
4. Aleviler, milliyetçiliğin ve militarizm ne ölçüde etkisi altında?
Alevilik mevcut inançsal gerçekleri gereği herhangi bir milliyetçiliğin etkisi altında bulunması söz konusu olamaz. Yoksa Alevi-Bektaşi inancının temel taşlarından biri olan ‘72 millete bir gözle bakma’ düsturunun geçerliliği kalmaz. İnancımız ırkçılığı ve milliyetçiliği reddettiği gibi dil, renk ve cinsiyet ayrımına da açıkça karşı durmaktadır. Bundan 60 yıl önce yayımlanan Avrupa İnsan Hakları Beyannamesi’nde kabul edilen evrensel değerleri yüzlerce yıl önce ‘Anadolu aydınlanması’ olarak tabir edilen Alevi-Bektaşi inancı özümseyerek kabul etmiştir.
5. 9 Kasım yürüyüşü
Aleviler eğer isteklerini kabul ettirmek istiyorlarsa, bunun yolu sokaklara çıkmaktan geçiyor. Biz bu görüşümüzü uzun bir süredir dillendiriyorduk. Son olarak Alevi Bektaşi Federasyonu yönetim kurulu ile bir araya geldiğimiz toplantıda, 9 Kasım tarihi üzerinde anlaştık. Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu ve tüm bileşenlerimiz ile bu yürüyüşü destekledik.
6. Yurtdışındaki Alevilik nasıl bir rol oynuyor, nasıl bir değişim yaşanıyor?
Avrupa’da demokratik bir ortamda yaşayan Aleviler, Alevilik inancını özüne en yakın şekilde yaşayabilen şanslı bir topluluk. Avrupa’daki ülkelerde devletin Aleviliği, başka bir inancın potasında eritmek veya asimile etmek gibi amaçları yok. Bu nedenle demokrasi ile ilgili önemli tecrübeleri bulunan Avrupalı Aleviler, Türkiye’de yaşayan Alevi toplumu üzerindeki baskıları çok daha açık sezebiliyor ve dile getirebiliyorlar. Uygulama düzeyinde de Madımak Katliamı’nı anma törenlerinde görüldüğü gibi Türkiye’deki Alevileri mücadele etme konusunda cesaretlendirici girişimlerde bulunuyorlar.
Alevilik dersleriyle ilgili genel bilgiler
Dili Almanca olacak
Alevilik dersleri Almanca dilinde ve AABF’nin belirlediği esaslar çerçevesinde yapılıyor. Alevilik derslerini okullarda çalışan ve Alevi olan öğretmenler verecek. Eğitim Bakanlığı AABF ile ortaklaşa bir ders planı komisyonu oluşturdu. Bu komisyon ilkokullarda okutulacak Alevilik derslerine temel oluşturacak ders planını hazırladı. Bu gelişme ile Alevi çocuklarının yıllardır çektikleri olumsuzluk ortadan kalkmış olacak. Nitekim; Alevi çocukları 1999 yılından bu yana kısmen de olsa İslam din bilgisi derslerine giriyorlardı. Bilindiği gibi bu derslerde Alevilik konuları yer almıyor. Şu anda sadece KRV Eyaletinde yaklaşık 60-70 bin Alevi öğrencinin okullara devam ettiği tahmin ediliyor.
Bavyera Eyalati’nde ise, Alevilik dersleri bu ders yılında Münih, Augsburg, Neufahrn, Mainburg ve Schweinfurt şehirlerinde toplam 8 okulda başladı.
Hessen Eyaletinde Hanau, Giessen ve Lollar şehirlerinde tüm hazırlıklar tamamlandı. Alevilik dersinin bu şehirlerde bu ders yılı ortasında başlaması bekleniyor.
Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu 2000 yılında sırasıyla Baden Württemberg (11.03.00), Hessen (17.03.00), Berlin (06.05.00), Bayern (19.09.00) ve 20.06.2001 tarihinde de NRW Eyaletleri için Alevilik Dersleri için hazırlamış olduğu Ders Programı Taslağı ile birlikte dilekçe vermişti. 2001’in Aralık ayında NRW, Hessen, Baden-Württemberg ve Bayern ortaklaşa karar vererek, AABF ve Alevilik konusunda Prof. Spuler-Stegemann ve Prof. Muckel’a bilirkişi raporu hazırlatma görevi verdi.
Prof. Spuler-Stegemann ve Prof. Muckel hazırladıkları raporları Aralık 2004 tarihinde açıkladı. Bu raporlarda, Aleviliğin İslam kökenli kendine özgü bir inanç olduğu, okullarda başlı başına bir ders olarak okutulabileceği ve AABF’nin Almanya’daki Alevilerin bir inanç örgütü olduğu belirtildi.
En küçük bir şüpheye yer vermeyen bu sonuçları dikkate alan eğitim bakanlıkları, Alman Anayasası’nın 7. Maddesinin 3. Bendi gereğince, AABF ile birlikte Alevilik derslerinin alt koşullarını oluşturmak için görüşmelere başladı.
Yol TV Yayın Kurulu Başkanı Necdet Saraç:
Aleviler hayata dair her yerde olmak istiyor
Aleviler de her toplumsal kesim gibi, her kültürel kimlik gibi yalnızca sorunlarıyla yoklar. Yalnızca sorunlarla hatırlanmak bizi rahatsız eder. Aleviler hayata dair her yerde varlar, her yerde de olmak istiyorlar...
Yol TV Yayın Kurulu Başkanı Necdet Saraç’la son yıllarda çoğalan Alevi TV’lerini konuştuk. Cem TV, Su TV, Düzgün TV, Dem TV Alevi kitlesine seslenen TV kanalları...
Bu kadar fazla televizyon varken niçin yeni bir televizyon kanalı kurdunuz?
YOL TV, Televizyonların, gazetelerin giderek birbirine daha fazla benzediği, haber sıralamasının ve veriliş biçiminin bile neredeyse aynı olduğu bir ortamda farklı seslerin, farklı yaklaşımların olabileceğini ama en önemlisi alternatif bir televizyonun, alternatif bir politikanın olabileceğini göstermek için kuruldu. Fiili olarak darbeyi de, siyasal İslam’ı da desteklemiş olan medya tekelleri, 28 yıldır insanlara, eşitlik, özgürlük ve adalet adına ciddi bir alternatif oluşturmanın mümkün olamayacağını anlatıp durdu. Cami ve kışla ikilemi de bu politikanın bir sonucu olarak şekillendi. YOL TV, her alanda olduğu gibi medya alanında da üçüncü bir yolun olduğunu göstermek ve ‘Yolda birliğe’ katkı sunmak için kuruldu.
Son iki yılda ortaya çıkan diğer Alevi televizyonları için de bunlar söylenebilir mi?
Alevi kimliğini öne çıkararak kurulan bütün televizyonlar, yukarıdaki bu gerçeğe paralel olarak Alevi hareketinin son 15-20 yıllık birikimin ve bu birikimin yarattığı toplumsal etkinin sonucu kurulmuşlardır. YOL TV dahil bu televizyonların hiçbirinin kuruluşları yalnızca ‘bireysel sermaye birikimi’ ile ölçülemez, bu televizyonların kuruluşlarında mevcut konjoktürün yanı sıra, yükselen Alevi hareketinin Alevi toplumunda yarattığı özgüvenin belirleyici rolü vardır. Alevi hareketinin yarattığı özgüven sonucu oluşan televizyonlar, şimdi de bu ‘borcunu’ ödüyor: Alevi hareketinin kitleselleşmesine katkı sunuyor. Alevi kurumlarının önemini asla unutmadan, YOL TV’de yaptığımız ‘Madımak’ta Yakılmak’ programlarından sonra 2007’de 20 bin, 2008’de 50 bin kişinin Madımak önünde buluşması, ya da Almanya’da Tatort dizisinden sonra Köln’de 50 bin kişinin protesto için bir araya gelmesi Alevi televizyonlarının, özel olarak da YOL TV’nin Alevi hareketinin kitleselleşmesine katkısının somut iki göstergesidir.
Ekonomik olarak ne durumdasınız, sıkıntılarınız var mı?
Sürekli ve her dakika para öğüten bir canavar olan televizyonun çok küçük paralarla uzun süre devamı oldukça zor. Para kaliteye, programa, ekran görüntüsüne zorunlu olarak yansıyor. Biz baştan itibaren parayı ve ruhu, idealleri ve gerçeği birlikte kurguladığımız için zorlanmamıza rağmen olanaklarımızla kıyaslanmayacak geniş bir alanı etkilemeye devam ediyoruz. Bizim olanaklarımızla, kablo ya da Digiturk’te yer alan bir televizyon kanalının olanaklarını kıyaslamak bile mümkün değil. Yeterli paramız olmadığı için kabloda ve Digiturk’te yokuz. Yalnızca uydu, çanak anten üzerinden izleniyor olsak da, ‘en büyüklerle’ marka ve bilinirlik düzeyinde değil ama izlenme düzeyinde yarışabilecek durumdayız. Nerede Alevi varsa YOL TV orada mutlaka biliniyor ve izleniyor. Bu olanaklarla ‘Hayır olmaz’ diyenlere biz ısrarla ‘evet olabilir’ demeye devam ediyoruz.
Yayın anlayışınızı tam olarak nasıl tarif ediyorsunuz?
YOL TV, laiklik ve demokrasi ekseninde, adalet, özgürlük ve eşitlik isteyenlere bir yayın platformu sunuyor. Ana spotunda olduğu gibi ‘değişim isteyenlerin televizyonu’ olmak istiyor. Hukuğun, adaletin kimliklere ve kültürlere ya da siyasi tercihlere göre şekillenmesini istemiyor. YOL tv, tekçi, ve ‘ya sev ya terk et’ anlayışını reddeden, çok kültürlü bir yaklaşımı öne çıkarıyor. Biz Anadolu Alevilerinin, adalete, özgürlüğe ve eşitliğe dönük yüzünün ekrandaki adıyız.
YOL TV, Alevi televizyonu mu?
Evet biz ‘Alevi televizyonuyuz’ ve bundan rahatsız da değiliz. Yalnızca TURKSAT uydusu üzerinde tam 334 tv yayını var. Bu 334 televizyondan 4’ü, 5’i dışındakiler da açıktan ya da dolaylı olarak ‘Sünni televizyonu’. Çünkü bu televizyonlarda Alevileri ve ‘ötekileri’ yalnızca sorunlarıyla görmek mümkün. Oysa Aleviler de her toplumsal kesim gibi, her kültürel kimlik gibi yalnızca sorunlarıyla yoklar. Yalnızca sorunlarla hatırlanmak bizi rahatsız eder. Aleviler hayata dair her yerde varlar, her yerde de olmak istiyorlar.
Uydu’da 300’ün üzerinde televizyon alternatifi varken, kalite ve farklılık yoksa izleyicinin bizi izleme zorunluluğu olmadığını biliyoruz. Yalnızca Alevi olmamız, sola ve genel olarak demokrasi güçlerine açık olmamız bizi izlenilir kılmak için yeterli nedenler değil. YOL TV’nin bir boşluğu doldurduğunu, milyonlarca insanı kendi gerçeğiyle, kendi kimliğiyle yeniden buluşturduğunu biliyoruz. Karadeniz’de, Kıbrıs’ta Alevilerin olduğunu hem o yörenin insanları hem de bizi izleyen milyonlarca insan gördü. Balıkesir’de, Kütahya’da yaşayan Alevi kendi kültürüyle yeniden buluştu. Kredibilitemiz olduğunu, ama kredibilitenin de sınırı olduğunu biliyoruz. Sürekli acıların, dertlerin, sorunların anlatıldığı, konuşulduğu, tartışıldığı insanların içini karartan ‘karamsar bir televizyon’ olmak istemiyoruz. ‘Alevilerin, solcuların ve genel olarak ‘ötekilerin’ de ‘güler yüzlü’ olduğunu, sorunlarının dışında ‘hayata dair’ olduklarını da göstermeye çalışıyoruz.
Alevilerin Tarihinden (7)
Aleviler 1950’de DP’ye oy verdiler
Alevilerin eskiden beri CHP’ye oy verdiği ve CHP’yi desteklediği doğru değildi. Alevi toplumu, yüzyıllar boyu baskı ve katliamlarla karşı karşıya kaldı, ezildi, horlandı ve dışlandı. Cumhuriyet döneminde de baskılar devam etti. Alevilerin tüm çabaları ve talepleri, demokratik, laik ve barışçı bir düzenden yanaydı. Aleviler, Demokrat Parti’nin CHP’nin tek parti iktidarına karşı muhalefetini, bir demokratikleşme talebi olarak gördüler ve desteklediler. CHP dönemindeki baskıcı uygulamalar bu tercihlerinde önemli bir rol oynadı. Bu nedenle Alevilerin çoğunluğu çok partili dönemin uygulanmaya başlandığı 1950-1954-1957 Milletvekili seçimlerinde oylarını DP’ye verdiler.
Yarın: Hamido’ya bomba ve Malatya provokasyonu (1978)
YARIN: Cemalettin Çelebi’den Mustafa Kemal’e destek belgesi, Fermani Altan, Veliyeddin Çelebi...
RADİKAL - 16 Kasım 2008