Aleviler

AlevilerAhmet ALTAN Alevilerden mektuplar alıyorum. Bazıları, tam bir Alevi’ye yakıştığı gibi fevkalade hoşgörülü, kibar, aynı fikirde...

Aleviler

Ahmet ALTAN

Alevilerden mektuplar alıyorum.

Bazıları, tam bir Alevi’ye yakıştığı gibi fevkalade hoşgörülü, kibar, aynı fikirde olmasa bile bunu dostane bir şekilde anlatıyor.

Bazıları ise inanılmaz bir öfke ve daha da şaşırtıcısı küfürlerle dolu.

Böyle küfürlü mektuplar yazan Alevilerin en kızdığı konu, “özgürlükleri parçalamadan, herkesin bütün özgürlüklere ortaklaşa sahip çıkmasını” öneren yazılar.

Başörtüsü serbestliğinden nefret ediyorlar.

AKP, Anayasa Mahkemesi’nin hedefi olduğunda bu partinin hukuksal haklarını savunmaya çalışmamız da onları kızdırıyor.

Arada bir bazı Alevi yazarların bizim hakkımızda yazdığı yazıları da getirip gösteriyorlar.

Üslupları inanılmaz derecede düzeysiz.

Aleviliğin neredeyse bütün felsefesini “hoşgörü” üzerine oturttuğunu düşünürseniz, bu garip üslup, Alevilerin arasında onların “inançlarını” bile bazen geri planda bırakabilen bir öfkenin yaygınlaştığını gösteriyor.

Niye bu kadar öfkeliler?

Ciddi sıkıntıları ve korkuları var çünkü.

Sanırım öncelikle çocuklarının okullarda “Sünnileştirilmesinden”, bir anlamda “dinsel bir asimilasyona” tâbi tutulmasından rahatsızlar.

İnançlarına ve kültürlerine saygı gösterilmesini istiyorlar.

Kim istemez?

Bence bu konuda çok haklılar.

Sünniler, çocuklarının başka bir mezhebin ya da dinin etkisine sokulmasından hoşlanır mı?

Hoşlanmaz.

Alevilerin kendi aralarındaki tartışmalardan anlayabildiğim kadarıyla bazı Aleviler, Aleviliğin ayrı bir din olduğunu, bazıları da Müslümanlığın bir mezhebi olduğunu savunuyor.

İster ayrı bir din olarak görsünler, ister ayrı bir mezhep, neticede onların farklı bir ibadet biçimi, farklı bir kültürü, farklı bir görüşü var, buna karışmaya da kimsenin hakkı yok.

Bu, çok anlaşılabilir bir şikâyet.

Benim anlayamadığım şu:

Sünnilerin de Alevilerin de bu ülkede sorunları var.

Biri kızının başındaki örtüye uzanan elden, diğeri çocuğunun inancının değiştirilmesinden şikâyetçi.

Ama dertlerini birlikte çözmek yerine, birbirlerine karşı dostane olmayan bir tutum içindeler.

Peki, bu anlaşmazlığı kim çözecek?

Bana sorarsanız bu işi çözmek Sünnilere düşer.

Birincisi onlar daha kalabalıklar.

İkincisi iktidarda Sünni ağırlıklı bir parti var.

AKP, “başörtüsü” özgürlüğü için kendi varlığını bile tehlikeye atabildiği, inanç özgürlüğünü böyle önemser gözüktüğü halde neden bir başka mezhebin inanç özgürlüğüne böyle sağır duruyor?

Bunun bir cevabı var mı?

Eğer Aleviler yığınlar halinde “Cumhuriyet mitinglerine” katılıyorsa, onları Diyanet’ten dışlayanın aslında “devlet” olduğunu unutup devletin yanında yer alıyorsa, hatta “darbe destekçisi” gibi gözüküyorsa, gençleri şiddete eğilimli davranıyorsa, bunda AKP’nin rolü yok mu?

İkisinin de sorunu aslında aynı.

İkisi de kendi inanç özgürlüğünü savunuyor.

İkisi de devletten aynı oranda dışlanıyor.

Bugün “ben Aleviyim” diyerek düzenli olarak cemevinde ibadete giden biri, ya da “ben Sünniyim” diyerek her hafta Cumaya katılan biri bu ülkede general olabilir mi?

Ya da böyle biri Dışişleri’nde yükselebilir mi?

Bu iki kuruluşta da Sünniler ve Aleviler vardır ama dinlerini ve inançlarını açıkça ortaya koymamak zorundadır onlar.

Bu topraklarda yaşayan insanların tümü, hep birlikte özgür olmadıkça, kimse özgür olamayacak.

Alevilerin haklarına aldırmayan Sünniler, başörtüsü özgürlüğünü kazanamazlar.

Başörtüsü özgürlüğünün fikrinden bile nefret eden Aleviler, kendi haklarını koruyamazlar.

Sadece benim özgürlüğüm önemli” diyen hiç kimse bu ülkede özgür olmayacak.

Her dinden, her mezhepten, her dilden, her ırktan insanın bir arada özgür olabilmesinden başka hiçbir şans yok.

Alevinin özgürlüğünü engelleyen Sünni de, Sünninin özgürlüğüne karşı çıkan Alevi de, aslında kendi özgürlüğünü buduyor.

Sünni özgürlüğü, Alevi özgürlüğü, Türk özgürlüğü, Kürt özgürlüğü yoktur.

Özgürlük vardır sadece.

Ve, özgürlük geldiğinde ya herkese birden gelir ya da hiç kimseye gelmez.

Buradaki insanların birbirlerine düşman olarak, birbirlerinden nefret ederek, birbirlerinden kuşkulanarak, birbirlerinin özgürlüğüne set çekerek “özgürleşmeye” çabalamaları seksen beş yıl boyunca bir sonuç vermedi.

Bundan sonra da vermez.

Sünni kızı başörtüsünü takamadığı sürece Aleviler özgür olamayacak.

Alevilerin çocuklarının inançlarına saygı gösterilmediği sürece, Sünniler başörtüsü özgürlüğünü elde edemeyecek.

Mezhepler farklı olabilir.

Ama özgürlükler aynıdır.

AKP, başörtüsü özgürlüğünü gerçekten ciddiye alıyorsa, bunu bir inanç özgürlüğü olarak görüp önce Alevilerin sorununu çözmeli.

Emin olun AKP, Alevilerin inanç özgürlüğü için adım attığında başörtüsü özgürlüğü için de büyük bir adım atılmış olacak.

İstediğiniz kadar birbirinize kızın, birbirinizden nefret edin, bunları yazdığım için bana sitemkâr ya da küfürbaz mektuplar gönderin, kader bu ülkenin bütün “ezilenlerini” kalın zincirlerle birbirine bağlamış.

Ya hep beraber özgür olacaksınız.

Ya hep beraber köle kalacaksınız.

TARAF - 14 Kasım 2008

Makale Haberleri

Ölümsüz bir analiz olarak: Büfeci İslamı - Ufuk Güldemir
Ali mi Aleviliği, Alevilik mi Ali'yi yarattı?
Şebnem Korur FİNCANCI yazdı: Aralık 78
Alevi düşmanlığı yapan Rabia Mine'ye PSAKD yöneticisinden cevap
Din ortaklığının kitle kontrol silahı : Korku