AVNİ ÖZGÜREL / Radikal
Bölücü değiliz, bölücülüğe karşıyız falan derken Vehbi’nin kerrakesi anlaşıldı!.. Alevi-Bektaşi Federasyonu Başkanı Ali Balkız ‘sol’ bir parti kuracaklarını açıkladı.
Söz konusu basın toplantısında hızını alamayıp CHP’yi barajın altına itme gücünde oldukları v.s. türünden hayal ürünü iddialarından önce yakın zamanda Alevilerin Atatürk’ü Hz. Ali’nin enkarne olmuş hali olarak gördüğünü açıklamasıyla gündeme gelen hazret, besbelli Alevi toplumuna bir kere daha eziyet çektirme yoluna girdiğinin farkında değil.
Ak Parti, Reha Çamuroğlu gibi birikimini tartışmayacak bir kişinin önerileri doğrultusunda ‘Açılım’ sözü verip ne yapılması gerektiği konusunda Devlet Bakanı Faruk Çelik’in şekillendireceği düzenlemelerle kafa karışıklığından kurtulmaya çalışırken ve Aleviler adına kazanım sayılabilecek bir sürecin başlaması imkanı doğmuşken, bunu elinin tersiyle itip parti kurmaya ve cemaatin toplumsal açıdan sahip olduğu ağırlığın ötesinde farklı dinamiklere bağlı siyasi güç terazisinde hesaba alınacak önemde olmadığını göstermeye kalkmanın ne manaya geldiğini anlamak imkânsız.
Alevi- Bektaşi toplumunu temsil etme iddiasında olan, daha önemlisi sivil toplum örgütü olma iddiasına sahip bir dernek Alevi-Bektaşi Federasyonu. Nitekim bu özelliği dolayısıyla gerek siyasi partiler nezdinde, gerekse Avrupa Birliği zemininde önemseniyor, şikayetleri, önerileri dikkate alınıyor. Keza Alevi meselesinin görüşüldüğü toplantılarda federasyon temsilcilerinin bulunmaması eksiklik kabul ediliyor. Hal böyleyken dernek yöneticileri kalkıp ‘Biz parti kuracağız’ açıklamasını yaptılar.
O yaydan çıktı artık... Bu saatten sonra parti kurulsun ya da kurulmasın federasyon ‘Alevi meselesi’ diyerek kiminle masaya oturur, hangi şikayeti hangi önerisi iktidar ya da muhalefet partileri katında kaale alınır dersiniz?
Siyasi tarihimiz Alevi cemaatinin sivil ve siyaset dışı kalmayı başardığı sürece etkinliğini koruduğunun hatta artırdığının kanıtı. Benim gazeteciliğe başladığım yıllarda tıpkı bugünkü gibi Türk, Kürt, Alevi, Sünni kimlik tartışmaları gündemdeydi ve o kabarma siyaset sahnesine Alevi vatandaşların oyuna talip bir partiyi taşımıştı: Birlik Partisi. BP’nin 1969’da girdiği ilk seçimde yüzde 3’ün altında oy aldığını, 1973’te bu oranın yüzde 1 cıvarına düştüğünü hatırlıyorum.
1977’de ise bindelerle ifade edilebilecek düzeye inmişti oyu. Üstelik o dönemde BP’nin başında şimdikiler gibi bir eli yağda bir eli balda olmayan, Ankara’nın Tuzluçayır gecekondu semtinde yaşayan bir lider vardı: Mustafa Timisi..
Bir eli yağda bir eli balda kişiler tabirini ‘laf olsun’ diye kullanmış değilim... Timisi’li yılların sonrasında köprülerin altından çok su aktı... Aleviliği İslam’dan ayrı bir din gibi gören Pir Sultan Abdal Dernekleri Federasyonu gibi kuruluşlar çıktı ortaya. Hz. Ali’yi Alevilikten dışlayan akımlar türedi. Alevi Kur’an’ı diye nevzuhur kitaplar, Alevistan diye dergiler yayınlandı... Ve Alevi toplumunu temsil iddiasıyla pek çok dernek, ‘dede’ çıktı ortaya.. 1980 sonrasında akçalı meseleler filizlendi, boy attı!.. Kıl payı dengelerle iktidarın el değiştirdiği koalisyon hükümetleri tablosunda Alevi oyları daha bir kıymet kazandı. Kızıştı ortalık. TBMM çatısı altında hangi derneğe ne kadar para verileceği çekişmesi yüzünden kimsenin yardım alamadığı, hangi partinin hangi derneğe yakın olduğu, Hacı Bektaş Şenliklerini kimin organize edeceği tartışması hatta ‘Alternatif Şenlik’ kavgalarını hatırlıyorum.
Bu saatten sonra geri adım atması zor olsa da, Ali Balkız partiyi kurar mı, pabucun pahalı olduğunu görüp bir bahaneyle cayar mı bilemem.. Ama onun sahneye çıkması hükümeti Alevi açılımı yapma kararlılığında tereddüde sevk ederse ona üzülürüm.
Radikal - 02.12.2009