- Meclis Komisyonuna ayırımcılık başvurusu
- "Cenabet dolaşanın elinden çay içilmez" diye dedikodu çıkardılar
ANKARA - Hükümetin Alevilere yönelik açılım çalışmalarında sona gelinirken, kamu kurumlarında Alevilere yönelik ayırımcılık iddiaları da sürüyor. Kemal Sümbül adlı vatandaş, Başbakanlığa bağlı Türkiye Kalkınma Bankası'nın çay ocağını işletirken, 3 yıllık hizmet sözleşmesi olmasına rağmen, bir yıl dolmadan, sözleşmesi “karşılıklı feshedildi.” Kendisine uygulanan baskılan nedeniyle sözleşme iptaline imza atmak zorunda kaldığını belirten Sümbül, "Alevi olduğum için bu duruma düştüm" dedi.
Sümbül, TBMM Dilekçe Komisyonuna yaptığı başvuruda, 1991 yılından bu yana Başbakanlığa bağlı Kalkınma Bankası'nın çay ocağını işlettiğini belirterek, hizmet sözleşmesini geçen yıl 3 yıllığına yenilemesinin ardından, 1 yıl bile dolmadan "idarenin zorlama ve baskısıyla" sözleşmesinin feshedildiğini savundu. Banka yönetimi ile arasındaki sorunların 5 yıl önce başladığını anlatan Sümbül, önce Genel Müdür Yardımcılarından Bahattin Sekkin'in çay ocağı personelinin banka yemekhanesinden yemek yemesini yasakladığını ancak çalışanların tepkisi üzerine bu yasağın 2 gün sonra kaldırıldığını söyledi. Hakkında, "Cenabet dolaşanın elinden çay içilmez" gibi dedikodular yayıldığını ileri süren Sümbül, "Saçın uzun, saçın dağınık, sakalını kesmemişsin, tırnakların uzamış" gibi şikayetlerle karşılaştığını ifade etti. Sümbül, ardından 9 katlı olan banka binasında çaycıların asansör kullanmasının, idare tarafından yasaklandığını, idarenin kendisine tost yapma izni verdiğini, ancak 2 bin 700 TL masraf yapıp gerekli malzemeyi aldıktan sonra bunun da yasaklandığını anlattı.
Buyurun Alevi açılımı
Banka yöneticilerine ikram için verilen aylık fiş kullanımına da son verildiğini ve bu uygulamanın ayda 7 bin TL zarar etmesine neden olduğunu söyleyen Sümbül, bu uygulamaların kendisini yıldırmaya yönelik olduğunu kaydetti.
Sümbül, "Bir yandan Alevi Çalıştayı düzenlemeler, bir yanda Alevi Açılımı söylemleri... Buyurun Alevi açılımı bir kamu kurumunun çay ocağından başladı. Kurulunuzun dilekçemi, ekte sunduğum bilgiler ışığında maruz kaldığım bu ayrımcılığın araştırılması ve uğradığım zararın tazmini konusundaki iddiamın araştırılması yönünde gerekli işlemlerin yapılması hususunu tarafınıza arz ederim" dedi.
Dava açacağım
Sümbül, sözleşme feshinin ardından Kalkınma Bankası Genel Müdürlüğü İdari ve Sosyal İşler Daire Başkanlığı makamına yaptığı başvuruda da şunları söyledi:
"Bankanız yetkilileri Abdulazim Özdemir ile Ersin Onur tarafından şahsıma tehdit ve zorla kira akdinin feshi için belge imzalatılmıştır. Bu belgenin hiç bir hukuki dayanağı olmamakla birlikte; sırf Alevi olmam sebebi ile kira akdime son vermenin insanlıkla bağdaşır bir yönü bulunmamaktadır. Bankanızın yapmış olduğu ayrımcılık nedeniyle maddi kayıplarımın bulunduğu, bu kayıpların giderilmesini talep ederim. Çay ocağını işleten benim ve çay ocağında çalışan diğer işçilerin tüm yasal haklarının ödenmesini, banka binası içerisinde alınmadığımız için çay ocağında bulunan demirbaşlarımızı teslim alamadığımızı, demirbaşların kaybolmasından doğan zararların ayrıca tazminini talep etmek zorunda kalacağımızı da bildiririz. Alevi olmam sebebiyle iş akdimin sonlandırılmasına sebep olan, karar veren ve bu kararları uygulayan tüm görevliler hakkında suç duyurusunda bulunacağımı haklarında manevi tazminat davası açacağımı beyan ederim."
Fesh nedeni Alevilik değil modernizasyon
Konuyla ilgili sorularımızı yanıtlayan Kalkınma Bankası Eğitim ve Halkla İlişkiler Müdürü Necdet Şahinküçük ise şunları söyledi:
"Şikayetçi arkadaş ayrımcılık nedeniyle sözleşmenin feshedildiğini söylüyor ama böyle bir şey yok. Bankamızda bir modernizasyona gidiyoruz. Elinde çay ve çaydanlıkla dolaşan kişilerin servis yapmasını istemiyoruz, hoş görünmüyor. Bunun yerine katlara çay makineleri kuruyoruz. Bu arkadaş bu konuda yanlı; işini kaybetmek istemiyor. Önce razı oldu ama sonradan böyle bir yola gitti. Kemal bey ile dostluğumuz da var ama hiç bir zaman böyle bir şey düşünmedik. Kendisine banka personeli gibi davrandık, hiç bir sosyal faaliyetlerinden ayırmadık. Bankamızda belli modernizasyonları yapmak zorundayız. Arkadaşlar asansörü çok yoğun kullanıyorlar, müşterilerimizin hareketlerini engelliyorlar. Bu nedenle asansör yasaklandı. Tost makinesi de koku yapıyordu binada. Ayrımcılıkla hiç bir ilgisi yok. İki binamızda iki ayrı işletmecimiz var. İkisinin de sözleşmesi feshedildi. Çalışanlar da kardeşi ve yeğeniydi. Ayrımcılık iddiası doğru değil. Bankamızın ilgili birimi karşılıklı fesih yaptı. Bunun için baskı uygulanmadı."
KAYNAK : Alevihaber.com Özel - Behzat MİSER - 22 Ocak 2010