Alevi Dedeler Toplantısı 29 Kasım 2008 Cumartesi günü Ankara’da Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı (HBVAKV) Genel Merkezi Ali Doğan Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi.
Hacı Bektaş Veli Dergâhı Postnişini Sayın Veliyettin Ulusoy ve Abdal Musa Dergahı Postnişini Hüseyin Halife Baba’nın himayelerinde, üç yüzü aşkın yol önderinin katılımıyla yapılan toplantıda aşağıdaki sonuçlara ulaşılmıştır:
1. Alevi yol önderlerine maaş ya da benzeri biçimlerde düzenli ödeme yapma planı, aynı zamanda devletin Alevi yol önderlerine ilişkin bakış açısının, onları bir tür imam gibi değerlendirdiğinin açık göstergesidir.
2. Nasıl laik bir devletin imamı olmazsa ve nasıl ki bugün binlerce imama maaş ödeyen bir devletle karşı karşıyaysak, bu gösterge devletin laik olmadığının, Sünni karakterinin de açık itirafıdır.
3. Laik olduğu kabul ve iddia edilen bir devlette, yalnızca belirli bir biçimde inananlara hizmet götüren din görevlilerinin ücretleri, o dine mensup olmayanlara karşı da borçlu ve sorumlu durumda olan devlet tarafından ödenemez.
4. Belirli din hizmetlerinden yararlananların aldıkları hizmetin karşılığını kendilerinin ödemesi esastır. Burada devletin rolü yalnızca eşgüdüm ve denetimle sınırlıdır.
5. Alevilikte yol önderliği, belli kurallar çerçevesinde, hizmeti alanla hizmeti veren arasındaki rıza ilişkisine dayanır. Bu rıza ilişkisine, ilgili taraflar dışında hiç kimse müdahale edemez.
6. Yol önderlerinin kimlerden oluştuğu, kimlerin yol önderliğine layık olduğu, kimlerin kimi “görüp soracağı” yalnızca ve yalnızca Alevilik ekseninde Alevilerin sorunudur. Alevilerin, Alevilik içinden koyacakları, koydukları ve geliştirdikleri ölçütler dışında, hiç kimse herhangi birinin yol önderliğini sorgulayamaz, dedelik ve babalık hizmetini herhangi bir ön şarta ya da yeterliliğe bağlayamaz.
7. Bugün ülkemizde Alevilik sorunu yoktur; Alevilerin sorunları vardır. Alevilerin Alevilik gibi bir sorunu yokken, hiç kimse Alevilerin sorunu Alevilikmiş gibi Aleviliğe müdahale edemez. Yol önderliğini soy şartı gibi, icazet gibi ve en temelde rıza gibi temellerinden kopararak başka ölçüler üzerinden tanımlama ve bu tanımlar üzerinden devlet kontrolüne sokma girişimleri apaçık Alevilerin sorunlarını çözme girişimi değil, siyasal iradenin kendi gereksinimleri doğrultusunda yeni bir Alevilik inşa etme girişimidir.
8. Günümüzde giderek kendisini devletle özdeşleştirmeye koyulan AKP hükümeti sorunu çözmek istiyorsa öncelikle sorunu Alevilik sorunu olarak görmekten vazgeçtiğini göstermeli ve bunun bir işareti olarak cem evlerinin ibadethane olarak kamusal tanınırlık ve onayının önündeki engelleri kaldırmalıdır. Hükümet tanısa da tanımasa da Alevilerin kendi inançları gereği cem evlerinde yaptıkları şey ibadettir ve cem evleri de ibadethaneleridir! Bu ibadetin ve ibadethane olarak cem evlerinin ve bu mekanlarda hizmet verenlerin niteliğini sorgulamak kimsenin üstüne vazife olmadığı gibi; Aleviler nasıl kimsenin ibadetini ve ibadet mekanını sorgulamıyorsa, kimsenin haddine değildir.
9. Alevilerin sorunlarının merkezinde Alevilik durmadığı gibi, Aleviler de durmamaktadır. Bu sorunlar yumağının merkezinde bir devlet dini olarak örgütlenmiş haliyle, inananı inanmayanı, Alevisi Sünnisi, Müslimi Gayri-Müslimiyle bütün yurttaşlarımızı demirden bir cendereye sokan, bütün çocuklarımız için baştan beri bir zulüm makinası gibi işleyerek insanlarımıza ikiyüzlülüğü ve gizlenmeyi dayatan zorunlu din dersleri gibi uygulamalarla Türk-İslam Sentezci zihniyet durmaktadır.
Sonuç olarak, biz Alevi yol önderleri, her ne şekilde ve hangi uygulamalarla olursa olsun Aleviliğin Aleviler dışında yeniden inşası, tanımlanması, partileştirilmesi, hükümetleştirilmesi ya da devletleştirilmesine karşı duracağımızı;
Hükümetin ve devletin şu ya da bu dini kayırıcı, kollayıcı, yayıcı ve inşacı uygulamalardan ve buna dönük kurumsallaşmalardan derhal vazgeçmesi gerektiğini;
Bu gerekliliğin ülkemizdeki bütün inançların kardeşçe ve eşitlik zemininde bir arada yaşabilmesi için temel koşul olduğunu kabul ettiğimizi saygın kamuoyuna duyururuz.
KAYNAK : Alevihaber.com - 29 Kasım 2008