Lale ŞIVGIN / Tercüman
ÇARŞAMBA günü İstanbul’da düzenlenen 5. Alevi Çalıştayı’nın katılımcıları arasındaydım. Devlet Bakanı Faruk Çelik’in açılış konuşmasıyla başlayan çalıştayda bu kez medya mensupları vardı. Çeşitli görüşlerden gazeteciler bir araya gelerek, yaklaşık dokuz saat boyunca medya ve Alevilik konusunda görüşlerimizi bildirdik, çözüm önerileri üzerinde beyin fırtınası yaptık. Doğrusu birbirinden farklı ve hatta zaman zaman aşırıya kaçan görüşleri bir araya getiren ve sabırla sonuna kadar dinleyen Bakan Çelik’i takdir ettiğimi söylemeliyim. Ancak çalıştayda dile getirilen bazı talepleri yersiz bulup, yadırgadığımı da not etmekte fayda görüyorum. Bir sonrakli yazımda dile getireceğim bu ilginç taleplere rağmen, çalıştayın diyalog kapılarını açan bir işlevi olduğunu düşünüyorum.
Medya ve Aleviler
ÇALIŞTAYDA söz sırası bana geldiğinde, özeleştiri yaparak, medyanın Alevilik hakkında yeterli bilgiye sahip olmadığını ifade ettim. Medyada yer alan haber ve yorumların zaman zaman Alevileri incittiğini, bunun da çoğu zaman bilgi eksikliğinden kaynaklandığını hatırlattım ve şu örneği verdim: Cumhurbaşkanı Gül’ün Tunceli seyahatini canlı yayınla veren televizyonların sunucuları, semah başlayınca bunu nasıl anons etmeleri gerektiği konusunda çelişkiye düştüler. Bazı televizyoncular, semah için “gösteri” ifadesini kullandı. Bazıları “semah ibadeti” dedi. Bazıları da “semah ayini” ifadesini kullandı. Peki ama hangisi doğruydu? O anda ben yayında olsaydım acaba hangi ifadeyi kullanırdım? Hangi ifadeyi kullanmalıydım?
Ortak dil oluşmamış
DOĞRUSU ben de çelişkiye düştüm ve hemen Alevi dostlarımı aradım. Ama aldığım cevapların hepsi de birbirinden farklıydı. Kimi semahın bir gösteri olarak tanımlanamayacağını, bunun bir şov olmadığını söylerken, kimi de semah için gösteri ifadesini uygun bulduğunu söyledi. Bir başka Alevi dostum ise, ayin ifadesinden rahatsızlığını dile getirdi ve semah için ayin denmez, ayin kilisede yapılır dedi. Yaptığım görüşmeler sonunda şunu anladım ki Alevi toplumu içinde de ortak bir dil oluşturulmuş değil.
Hassasiyetlerin ve kırılganlık düzeyinin çok yüksek olduğu böyle bir toplum karşısında medya mensuplarının sorumluluğu kat kat artıyor. Ancak burada medya mensuplarının bir handikapı var. Her ne kadar, doğru terminolojiyi kullanmak için özensek de Alevilik konusunda bir kılavuzumuz yok. Semah’ın nasıl tanımlanması konusunda bile kafalar karışık.
Tanımlamayı Aleviler yapmalı
BEN çalıştayda bu örneği verdikten sonra, moderatör Yrd. Doç. Dr. Necdet Subaşı bir parantez açarak kendisinin de Cumhurbaşkanıyla birlikte Tunceli’de olduğunu söyledi ve Cemevinde semahın, “gösteri” olarak anons edildiği bilgisini verdi. Bu bilgi gazeteciler için bir referans olabilir. Ancak bu bilgiye rağmen, bazı Alevilerin semahın gösteri olarak tanımlanmasından rahatsızlık duyduğunu biliyorum.
Neticede semahın ya da Alevilikle ilgili diğer konuların nasıl tanımlanacağına aleviler karar vermeli. Ancak medyanın da hata payını en aza indirgeyebilmek için bir kılavuza ihtiyaç duyduğu da unutulmamalı. Medyanın Alevilikle ilgili doğru ve ortak bir dil kurabilmesi için de öncelikle Alevilerin kendi aralarındaki ortak dili oluşturması gerekiyor.
LALE ŞIVGIN
<!--
var prefix = 'ma' + 'il' + 'to';
var path = 'hr' + 'ef' + '=';
var addy12161 = 'lalesivgin' + '@';
addy12161 = addy12161 + 'yahoo' + '.' + 'com';
var addy_text12161 = 'lalesivgin' + '@' + 'yahoo' + '.' + 'com';
( '' );
12161 );
( '' );
//-->n
<!--
( '' );
//-->
<!--
( '' );
//-->
Halka ve Olaylara Tercüman - 13.11.2009