Yazar Rıza Yıldırım’ın Hacı Bektaş Veli’den Balım Sultan’a Bektaşiliğin Doğuşu adlı kitabı İletişim Yayınları’ndan çıkarak 2019’da okuyucuyla buluşmuştu. Rıza Yıldırım, Alevilik tarihi üzerine incelemelerinin bu halkasında, Bektaşiliğin tarihsel oluşumuna ışık tutuyor.
Yazar Ayhan Aydın, Yıldırım’ın Bektaşiliğin Doğuşu kitabını değerlendirirken, Alevi bilim insanlarının yaklaşımını ve Alevi gençlerin durumuna da dikkat çekti.
Aydın, “Rıza Yıldırım, Alevilik Bektaşilik’le ilgili olan çok önemli tarihi metinleri, düz bir mantıkla değil, tarihsel, dönemsel, kişiler bazındaki ilişkiler ağı içinde, karşılaştırmalı olarak okuyup, yorumluyor” dedi.
“Aynı şekilde konuyla ve dönemle ilgili tüm menakıpları, velâyetnameleri farklı farklı bakış açılarına göre, dili, anlatımı ve tarihi verileriyle değerlendirerek, Bektaşiliğin ilk doğuşundaki gelişmeleri bize sunan Rıza Yıldırım yazdığı kitapla tarihi bir iş yapmıştır” diyen Aydın şunları ifade etti:
“Kitapla birlikte bize sunulan bir yeni perspektif vardır. Buna göre; kişilere, olaylara metinleri karşılaştırarak artık daha farklı bakabilme yeteneğiyle, ‘Ne olacak, ikisi de benzer şeyleri yazıyor’ denilip es geçilen tarihi metinlerin, yeniden yeniden okunup, iyi incelendiğinde, bu alanda bizlere yeni kapıların açılmasını sağlayacak temel eserler olduğunu görüyoruz.Rıza Yıldırım kitabında; velâyetnameler, eren-abdal, velilerle ilgili farklı yazarların farklı görüşlerini de irdelemekte, yer yer batılı bilim insanlarının makalelerine de atıflarda bulunup mümkün olduğunca tarafsız bir şekilde bizlere konuyu yeni bir gözle ele alacak bakış açıları sunmaktadır.”
“ALEVİ BİLİM İNSANLARI KAÇ ALEVİ GENCİN ELİNDEN TUTUP, YOL GÖSTERDİLER?”
“İnsan yetiştiremiyoruz, bizim tarihimizi hep başkaları yazıyor, tarihi çarpıtıyorlar, hurafeleri, devlet dayatmalarını bizlere yutturuyorlar, diye diye yıllarımızı geçirdik” ifadelerini kullanan Ayhan Aydın, “Tüm kurumları eleştirmeyi bıraktım da; Alevi kökenli bilim insanları, akademisyenler bugüne kadar kaç Alevi kökenli gencin elinden tuttular, onlara yol gösterdiler? Bunu da soruyorum elbette” dedi.
“NEDEN ALEVİ GENÇLERİN ÖNÜ BİR TÜRLÜ AÇILMIYOR?”
Ayhan Aydın şöyle devam etti:
“Hadi hepsini katmayalım, zaten kimliklerini belki ortaya bile koymayı istemiyorlar veya benim söylediklerim çok da etik karşılanmıyor, yani ‘kökenine mi bakılır, yoksa yeteneğine mi bakılır?’ diye soranlar olacaktır. Ama diyorum ki, hiç değilse pozitif ayrımcılık diye bir şey yok mudur? Siz yetenekliyi tutun da, başarısız bir insanı sırf Alevi diye tutmayın. Eyvallah onu demiyorum zaten. Ama her şey bu kadar zor mu? Ben mi bunu çok abartıyorum, neden Alevi gençlerin önü bir türlü açılmıyor? Alevi de Alevi’nin elinden tutmazsa sonuç ne olur?Rıza Yıldırım, güzel bir iş yaptı. Bilimsel disipliniyle bir yol açtı, insanlara bir yol gösterdi bu çalışması ve diğer kitaplarıyla. Emeği var olsun…Güzel çalışmaları duyurmalıyız, çoğaltmalıyız.İnsan insanın aynasıdır, varsa hatası, varsa sevabı o aynada hep birlikte birbirimizi görmeliyiz. Görmeliyiz ki, alçak dağları ben yarattım, demeden önce biraz düşünelim, sözde yolundan gittiğimiz Alevi Bektaşi Yolu’nun en temel değerinin “benlik”ten geçmek olduğunu unutmayalım.Sonuçta herkese ve özellikle tarihi konulara ilgi duyanlara gönül rahatlığıyla önereceğim bir kitap bu.”
PİRHA/ İSTANBUL