Mustafa Nuri ÖZDEN*
Milliyet Gazetesi’nde 30 Kasım 2009 günü ‘Aleviler yeni solun peşinde’ başlığı ile yer alan (Devrim Sevimay’ın Alevi Bektaşi Federasyonu Başkanı Ali Balkız’la yaptığı) söyleşi kamuoyunda geniş yer bulmuştur.
Sayın Balkız, Aralık ayı başında NTV'ye verdiği bilgiyle, 10 Aralık, SHP, Özgürlükçü Sol Hareket ve akademisyenlerin içinde yer aldığı yeni oluşum çalışmalarına katkı verdiğini açıklamıştır.
Alevi-Bektaşi toplumunun örgütlü ve dayanışma içerisinde hareket etmesi; demokrasi ve laiklik mücadelesinde daha etkin görev üstlenmesi hepimizin arzu ettiği bir husustur. Alevi-Bektaşi toplumu, önceden olduğu gibi bundan böylede, hukuksal, demokratik, sosyal, kültürel ve eşit haklar gibi taleplerini yine sorumluluk içerisinde ve örgütlü olarak yerine getirecektir.
Bununla birlikte, Alevi-Bektaşi toplumu din temelli siyaseti ilke olarak kabul etmediğini, siyasetle inancı birbirine karıştırmadığını bugüne kadar göstermiştir. Demokrasiye, laikliğe ve hukuk devletine yürekten bağlı Alevi-Bektaşi toplumu, çağdaş ve gerçek demokrasilerde din üzerinden siyaset yapılmayacağını da iyi bilmektedir.
TÜRKİYE SIKINTILI BİR SÜREÇTEN GEÇMEKTEDİR…
AKP iktidarı, kapalı kapılar ardında, yaşamın neredeyse her alanında, laik, demokratik ve sosyal hukuk devleti ilkelerine karşı, planlı ve örgütlü bir şekilde Türkiye’yi ortaçağ karanlığına sürüklemektedir. Getirdiği ve öngördüğü yasalar, alınan idari kararlar ve uygulamalar ile Türkiye sıkıntılı bir sürecin içerisine sokulmaya çalışılmaktadır.
AKP hükümetinin projeleri, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca şeriat uygulamak üzere gizli bir gündeme sahip olmak olarak açıklanmıştır. Nitekim Anayasa Mahkemesi, AKP hükümetini ‘laiklik karşıtı eylemlerin odağı olduğuna’ karar vererek, suçlu bulmuştur.
Anayasa Mahkemesi’nin tanımına göre; “Laiklik; egemenliğe, demokrasi ile özgürlüğe ve bilgi bileşimine dayanan toplumsal bir atılım, siyasal, sosyal ve kültürel yaşamın çağdaş düzenleyicisidir. Laik düzende din, siyasallaşmadan kurtarılır, yönetim aracı olmaktan çıkarılır, gerçek saygın yerinde tutularak kişilerin vicdanlarına bırakılır. Böylece siyasal yaşamın dayanağı bilim ve hukuk olur.”
KOŞULSUZ BİRLİK VE DAYANIŞMA
Alevi-Bektaşi toplumu, Ulusal Kurtuluş Savaşında bu ülkeye nasıl sahip çıktıysa, Atatürk Devrimlerine, Cumhuriyet ilke ve değerlerine de aynı coşku ile sahip çıkmaktadır. Önümüzde, çağdaş hukuk anlayışını ret eden; Türkiye Cumhuriyetini ‘ılımlı İslam’ adı altında dinselleştirme ve demokratik-laik cumhuriyetin içini boşaltma gayreti içinde olan bir hükümet bulunmaktadır. Karşımızda, Cem evlerini ‘cümbüş evi’ ne benzeten; “ Tutturmuşlar laiklik elden gidiyor, diye!.. Yahu bu millet istedikten sonra laiklik tabii elden gidecek!.. Sonra nedir bu laiklik Allah aşkına?.. Bu ne menem şey?.. Çıkıyor İçişleri Bakanı, 'Devlet dine karışır' diyor. Eeee.. gerisini niye söylemiyorsun?.. Din devlete karışır demiyorsun!” diyen; “dün neysem bugün de oyum, değişemem, değişmedim” (21 Haziran 2006, TRT) itirafında bulunan bir başbakan ortada iken, duygusal tepki ve arayışlardan uzaklaşmak zorundayız.
Esas olan, birlik ve dayanışma içinde, ülkenin koşulları göz önünde bulundurularak; sorumluluğun ve örgütlülüğün gereğini yerine getirmek olduğunu düşünüyor; “El ele, el Hakka” olmanın hepimiz için yaşamsal bir zorunluluk olduğunu ifade etmek istiyorum.
*Eğitimci, Bektaşi Dedesi
<!--
var prefix = 'ma' + 'il' + 'to';
var path = 'hr' + 'ef' + '=';
var addy28241 = 'nozdenbaba' + '@';
addy28241 = addy28241 + 'mynet' + '.' + 'com';
var addy_text28241 = 'nozdenbaba' + '@' + 'mynet' + '.' + 'com';
( '' );
28241 );
( '' );
//-->n
<!--
( '' );
//-->
<!--
( '' );
//-->
Bu yazı, Antalya GÜNDEM Gazetesinde 21 Aralık 2009 Pazartesi günü yayımlanmıştır.
Kaynak : Alevihaber.com - 6 Mart 2010