AKP’nin Alevi açılımı iflas etmiştir
AKP, hem Alevi açılımından söz ediyor; hem de Aleviler’le ilgili ne sorulsa, ne tür bir talepte bulunulsa “Hayır, olmaz” yanıtını veriyor. Yanıt verirken de hep gerilime, gerginliğe sebep oluyor.
Örneğin “Madımak’ı utanç müzesi yapacak mısınız?” diye soruyorum. “Hayır, olmaz” diyorlar. “Neden?” diye soruyorum. “Bütçem yok” diye yanıt veriyorlar. Alevi-Bektaşi kardeşlerimiz, “Bütçeyi dert etme, Alevi örgütleri olarak biz gereken parayı sağlarız” diyorlar. Onu da kabul etmiyorlar. Oysa Madımak’ın “utanç müzesi” olması, istisnasız bütün Alevi-Bektaşi kardeşlerimizin ortak isteğidir.
“E peki, Alevi açılımınız nedir?” diye soruyorum. Bu soruyu cevaplandırmak şöyle dursun, görmezlikten geliyor, tek kelimelik de olsa yanıt vermiyorlar. Yanıt vermeyen de sorumu yönelttiğim Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dır.
“E peki, cemevi de diğer ibadet yerleri kapsamına alınacak mı?” diye soruyorum. Ki, cemevinin ibadet yeri kapsamına alınması da -Madımak’ın müze yapılması talebi gibi-, istisnasız bütün Alevi-Bektaşi kardeşlerimizin ortak isteğidir.
Ama Başbakan adına yanıt veren Diyanet İşleri Başkanı Sayın Ali Bardakoğlu, ona da, “Hayır, olmaz” diyor. Dahası, sanki “cemevini, caminin alternatifi olarak göstermişim” gibi, konuyu saptırıyor, amacının dışına taşırıyor. Oysa konuyu gündeme getiren biri olarak konuyla ilgili yazılı soru önergemde ben, “cami” sözcüğünü bile kullanmadım. “Diğer ibadet yerleri” ifadesine yer verdim.
DERS VERMEYE KALKIŞIYOR
Bardakoğlu ayrıca, “Cemevinin caminin alternatifi gibi sunulması, Aleviliği müstakil bir din hâline getireceği ve kahir ekseriyeti camiyi ibadethane olarak kabul eden Alevileri Müslümanlıktan koparacağı için yanlıştır. Bu talep, Aleviliğin özüne ve tarihsel tecrübesine aykırı olduğu gibi Müslümanlar arasında tefrikanın körüklenmesine ve meydana getirilen ayrılığın giderek kemikleşmesine de yol açar” diyerek bana ders vermeye bile kalkışıyor.
Oysa Sayın Bardakoğlu bilmiyor ki, ben de dinimizi en az kendisi kadar biliyorum. Kendisiyle tartışmaya hazırım. Sayın Bardakoğlu’nun Diyanet İşleri Başkanı olması, dinimizi benden daha iyi bildiğini göstermez.
Daha önce de açıkladığım gibi, ben dâhil hiç kimse, hiçbir Alevi; cemevini, caminin ya da başka bir ibadet yerinin alternatifi olarak görmemiştir. Cemevini, caminin karşıtı olarak da görmemiştir. Mesele, alternatiflik ya da karşıtlık meselesi değildir. Bu, bir inancın doğal tercihidir, gereğidir.
Israrla altını çizerek söylüyorum: İnançlar ve inançların ibadet yerleri kesinlikle tartışılamaz. Herkesin inancına ve ibadet yeri tercihine saygı duymak zorundayız. Aleviler cemevini ibadet yeri olarak görüyorlarsa -ki öyle görüyorlar- o zaman hiç kimsenin aksini savunmaya hakkı yoktur. Zira cemevinin ne olduğu konusunda karar verme yetkisinde olanlar, sadece ve sadece Alevi-Bektaşi kardeşlerimizdir.
Şunu da özellikle vurgulamak zorundayım: Sayın Bardakoğlu’nun, “Cemevinin caminin alternatifi gibi sunulması, Aleviliği müstakil bir din hâline getireceği ve kahir ekseriyeti camiyi ibadethane olarak kabul eden Alevileri Müslümanlıktan koparacağı için yanlıştır” ifadesi son derecede tehlikelidir. Asıl böyle bir zihniyet, Sayın Başkan’ın dediği sonuca yol açar, gerginliğe neden olur. Bu söz, Alevi-Sünni kardeşliğinin daha sağlam temellerde tesisine de çok büyük zarar verir.
İSLAMİYET’İN ÖZÜYLE BAĞDAŞMAZ
Bu söz, İslâmiyet’in özüyle de bağdaşmaz. Zira İslâmiyet en özgürlükçü, en demokratik dindir. İslâmiyet, en temel mesele olan inanıp inanmama konusunda bile insanı özgür bırakan bir dindir. Bu vesileyle ilgili ayetleri anımsatmak istiyorum:
“Ey Muhammed! Sen sadece bildirensin. Herkesi inandırmak söz konusu olsaydı bunu biz yapardık. Öyle iken sen onları inanmaya mı zorlayacaksın? Biz seni onlara bekçi (gözcü) göndermedik. Sana düşen sadece duyurmaktır. Sen öğüt ver. Esasen sen sadece öğüt vericisin. Sen onlara zor kullanacak değilsin. Dinde zorlama yoktur. Doğru olan eğri olandan ayrışıp belirmiştir.” Cüz Suresi (48., 99. ve 256. Ayetler), Gâşiye Suresi (21. ve 22. Ayetler)
Allah, Hazreti Muhammed’e bile din bekçiliği görevi vermemişken, Sayın Bardakoğlu’nun İslâmiyet adına Alevi kardeşlerimizin inanç yerlerini dışlamasını kabul etmek mümkün değildir. Alevi-Bektaşi kardeşlerimiz nasıl yaşamak ve inançlarını nerede nasıl yaşatmak istiyorlarsa bu onların en doğal haklarıdır. Diyanet İşleri Başkanı’nın bu konuda fetva vermeye hakkı yoktur.
Alevi-Bektaşi kardeşlerimiz; cemevleri, diğer ibadet yerleri statüsüne alınmasa bile inançlarını cemevlerinde yaşamaya ve yaşatmaya devam edeceklerdir. Zaten bugüne kadar da asırlardır hep orada yaşamış ve yaşatmışlardır. Bunu kimse önleyemeyecektir, engelleyemeyecektir.
Burada sorulması gereken şu: O zaman, 20–25 milyonluk Alevi-Bektaşi kitlesine, verdiği vergilerin karşılığında hiçbir hizmet sunulmayacak mıdır? Bu ülkenin yönetimi, Alevi-Bektaşi kardeşlerimize hiçbir hizmet götürmeyecek midir? Örneğin, Madımak’ın müze yapılması konusunda, “Parasını biz verelim” dedikleri hâlde bile onlara bir hizmet vermeyecek midir?
Bu çok kötü bir negatif ayrımcılıktır. Bu bir inkârcılıktır. Alevi-Bektaşi kardeşlerimizi yok saymaktır. Ki, böyle bir yaklaşımı, inançlara saygıyla bağdaştırmak da mümkün değildir.
Dolayısıyla AKP’nin Alevi açılımı, daha açılmadan iflas etmiştir. AKP de önünde sonunda iflas edecektir.
ALEVİ HABER AJANSI - 11 Nisan 2008